Corona Virüsü küresel korkumuz, küresel paniğimiz, küresel ekonomik sıkıntımız, küresel sosyal sıkıntımız gibi ortak faktörlerde ortak paydamız oldu.
Olmaz olası Corona nasıl da bütün dünyayı aynı paydada buluşturdu.
Olmaz olası Corona bazen güldüğümüz, bazen kızdığımız, bazen yapmayın ya bu kadar da olmaz dediğimiz siyasi çekişmeleri unutturdu.
Olmaz olası Corona koşturmaca hayatımızı özletti.
Olmaz olası Corona özgürce dışarıya çıkışımızı özletti.
Olmaz olası Coronabazı ürünleri market raflarında görmeyi özletti.
Olmaz olası Corona sosyal yapımızı salladı.
Olmaz olası Corona ekonomik yapıyı bozdu.
Olmaz olası Corona haber programlarındaki bizi sıkan haberleri dinlemeyi özletti.
Olmaz olası Corona geçmişteki sıkıntı sandığımız gündemi aratır oldu.
Corona bizim acaba… acaba? gibi sorular ile virüs kaygısı ile yaşamak gibi psikolojik rahatsızlığımıza neden oldu.
Coronalı günlerin uzaklaşmasını bütün dünya milleti olarak bekliyoruz.
Corona virüsü iç ticaret ve küresel ticaret üzerinde de etkisini gösteriyor.
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin ile ticaret yapan yabancı firmaların çoğunun seyahat yasakları ve uçuşları, ihracatları askıya alındı.
2003 yılında görünen SARS salgınında Çin, IMF verilerine göre küresel ekonominin yüzde 4,3 ünü kontrol ediyordu. Çok da etkilenmemişti.
Oysa günümüzde küresel ekonominin yüzde 16,3 ünü kontrol ediyor.
2003 yılındaki SARS salgınında da toplum etkilenmiş, ancak erken toparlanmıştı.
Bu kadar da panik olmamış ve ülkemizde piyasalar zarar görmemişti.Corola’dan sonra zararlarının ciddi rakamlar ile ifade edileceğini tahmin ediyoruz.
Panik haldeyiz marketlerde bazı ürünlerin rafları boş.
Örneğin; Un, hamur mayası, deterjan özellikle çamaşır suyu, sirke, bazı bakliyat türleri, limon kolonyası, kâğıt havlu, bazı sıvı sabunların bulundukları raflar sık boşalıyor doluyor.
Nedenleri ise sokağa çıkma yasağı endişesi ya da marketlere gidişi minimum sayıda tutabilmek için olabilir.
Fiyatlar zaten katladı. Corona’dan önce kolonya bidonları çok ucuz fiyata toptancılarda, marketlerde dizi dizi dururken, ilk iki gün içerisinde bitti.
Ben de kolonya arayan vatandaşlardan birisiyim.
Ben de panik yaptım evde iki şişe dolu kolonya olmasına rağmen işyerlerimize, arabalarımıza ve yedek de de kalsın mantığı vardı.
İki gün öncesinin üç katı fiyatı ile kolonya almak zorunda kaldık.
“Bu da fırsatçılık değil mi?”
Diye sorunuza esnafın verdiği cevap “üretim pahalandı” dendi.
Temizlik malzemelerininde fiyatları çok artı.
Çünkü artık birçok kişi fiyat kıyaslaması yapmadan bulduğunu alıyor.
Marketlerde korka korka dokunuyoruz ürünlere.
Artık kimyamız bozuldu.
Gelen paketler eve girmeden yada balkonlara bırakılıp paketler dezenfekte edilip sonra evde yerini buluyor.
Mümkün olduğunca çıkmamaya çalışsak bile 2-3 günde bir zaruri ihtiyacımız için çıksak da sanki üzerimize virüs yağıyor, eve girince kişisel dezenfekte işlemi başlıyor.
Düşünüyorum da başta sağlık personeli ve görevleri başında olan diğer çalışmak zorunda olanların işleri çok riskli. Minnettarız kendilerine.
Köylünün, çiftçinin tarlalarını işleyecek mevsim geldi.
Özellikle sebze, fide dikim zamanı geldi.
Haziran-Temmuz ayları buğdayları biçme zamanı.
Zaman çabuk geçiyor.
Bu kişisel O-Hal devam ederse, fabrikalarda sıkıntı olursa işte görün halimizi.
Daha 15-20 gün önce Elazığ deprem sarsıntısını az olsa da üzerimizden atmaya çalışırken ne kadar da özgürdük.
Sosyal hayat bazıları için sınırsız özgürlük içerisinde akıp gidiyordu.
Ekonomimiz çok iyi olamamakla birlikte esnaf kendi yağıyla kavrulmaya çalışıyordu.
Meğer güzel günlerimizmiş…
Bugünlerimizi aramamakdileğimle…
Sağlıklı günlere…
- - - -