Şöyle dönüp etrafınıza baktığınız zaman yaratılan her şeyin ne kadar da mükemmel ve uyum içerisinde olduğunu görebilirsiniz ancak bu da tabi ki bakmak ve görmek arasındaki ince çizgiyle fark edilebiliyor.
Ağaçların baharda açtıkları çiçekler ve doğanın yeşilin her tonunu barındırmasıyla inanılmaz bir uyum içerisindedir tabiat.
Usta bir ressamın elinden çıkan en güzel tablo bile o kadar uyum içerisinde olamaz. Her mevsimde bu böyledir aslında.
Hazan mevsiminde mesela yapraklar bu defa renklerin neredeyse her tonunu taşır haldedir ve pastel boya ile yapılmış bir tablo gibi durur etrafımızda. Çoğu insanı şair bile yaptığı söylenir...
Ancak insanın yüreğinde de yer almalı bu renk cümbüşünün uyumu.
Hüzünlendiğimizde farklı bir renge bürünürüz, sevindiğimizde ise apayrı bir renge.
Bazen renklerin en canlısı uçuşur kuşlarla yüreğimizde, bazen de en zifti karaya dönüşüverir duygularımız.
İnsanın yüreğindeki duyguların, zihnindeki düşüncelerin renklerini göremeyiz ve göremediğimiz bir şey üzerine de yorum yapmak veya herhangi bir duygu beslemek doğru olmaz.
Ancak insanoğlu ne zaman dış görünüşe takılıkaldıysa yani teninin rengine, saçının rengine, kıyafetin tarzına vs. o zaman bütün renkler terk emeye başladı vicdanını ve yüreğini insanların.
Çok daha eskilere dayanır bu söylediklerim. Günümüzde ise bunu ırkçılık diye bir sözcükle karşılarlar.
Bu da genellikle siyah-beyaz diye ayrılır. Beyazlar genel anlamda hep siyahları hor görmüştür ve onları en olmadık işlerde kullanmışlardır tarih boyunca hatta insan olarak bile görmeyenler olmuştur.
Medeniyet her ne kadar gelişse de bu gelişim daha çok teknolijik anlamda olmuştur ve maalesef bu, insanlık anlamında olmamıştır. Bir ters orantı gibi, medeniyet geliştikçe insanlık dibe doğru yol aldı.
Kim olduğumuzu, nereden gelip nereye gideceğimizi unutur olduk. Elbette güzel şeyler de olmuyor değil ancak çirkinlikler daha çok olduğu için o güzellikler hep geri planda kalmıştır.
Geçen gün özgürlükler(!) ülkesi denilen Amerika’da bir polisin siyahi birine yaptığı insanlık dışı muamele yansıdı meydyaya. Suçunun ne olduğunu bilmiyorum ancak kim olursa olsun o muameleyi hak etmediğini düşünüyorum.
Polis memuru kollarını arkasında kelepçelediği vatandaşı yüzüstü yere yatırmış ve dizini boynuna dayamıştı.
Etrafta da olanı biteni izleyen insanlar vardı. Yerde yatan adam nefes alamadığını söyledi bir süre sonra ancak polis oralı bile olmadı.
Olaya tanık olan vatandaşlar memuru uyarsa bile hiç oralı olmadı.
Hem de pişkin pişkin bir elini cebine koyup dizini de boynuna dayamaya devam ediyordu.
Zaman geçtikçe yerdeki siyahi vatandaş nefes almakta zorlanmaya başlıyordu ve tüm tepkilere rağmen polis, dizinin ağırlığını hafifletmeden bekliyordu. Sanki bir insanın boynuna değil de bir eşyanın üzerine koymuştu dizini.
Sonunda nefes alamayan siyahi vatandaş, olaya tanık olan diğer insanların gözlerinin önünde vefat etti.
İnsanların hayatı neden bu kadar basit?
Neden insanların ten rengine takılı kalıp duruyoruz?
Hepimizin taşıdığı bir can değil mi ki günü geldiğinde bu emaneti teslim edeceğiz. Hiç birimizin canı bir diğerinden değerli değildir ve ten renklerimiz de öyle. Kiminin rengi kara yüreği temiz, kiminin rengi beyaz yüreği kara.
Yüreğimizde her renge yer verelim ki hayatın bir bütün olduğunu görelim. İnsanları farklılıklarıyla kabul edelim ve bu farklılıkların hayatımızdaki önemini fark edelim. Bütün çiçekler aynı renkte olsaydı ve aynı şekilde koksaydı gülün, papatyadan;karanfilin, laleden bir farkı kalır mıydı?
Bir de şu var tabi.
Bu olay ülkemizde yaşanmış olsaydı tepkiniz nasıl olurdu?
İnanın birçok insan çıkıp da
“Bu ülkede yaşmak istemiyorum ve utanıyorum!”
Tarzında cümleler kurardı ve linç kampanyası başlardı o olaya bulaşan polisler hakkında. Ancak özgürlükler ülkesi diye diye yer göğe sığdıramadığımız Amerika’da olunca neden aynı tepkiyi gösteremiyoruz.
Tepkilerimiz ne olursa olsun yanlışlar karşısında aynı olmalı. Kişiye veya ülkeye göre değilmemeli.
Unutmayalım ki insanlar ölüp de hesaba çekildiğinde ten renkleriyle yargılanmayacaklar. Sadece amelleriyle yargılanacaklar ve amellerimiz de önce yürekte filizlenir. Eğer orası kararmış ise tenimizin renginin hiçbir önemi kalmaz.