Yeşilçam yaparak dökmeye devam ediyor.
Geriye pek kimse kalmasa da sayıları azalmakta her geçen gün bizlere sinemayı sevdirenlerin.
Dün de Kartal Tibet’i kaybetmenin acısıyla tanıştık.
Dün onu kaybettiğimiz gün diye kaydedildi, bundan yaklaşık yirmi yıl önce de Kemal Sunal’ı kaybetmiştik.
Bu iki yakın dostun ölüm günlerinin art arda olması da belki kaderin bir cilvesidir.
Kartal Tibet, yakın dostu olan Kemal Sunal için şunları söylemişti bir söyleşisinde;
“ O, dünya çapında bir oyuncuydu.
Bir gülüşüne, bir bakışına koca bir sahneyi, bir filmi sığdırırdı.
Sahnenin dışında da ne kadar komik biri olsa da ciddiyetini kaybetmezdi.
Onun gidişine hâlâ alışamadım.”
Dün bu yalan dünya 83 yıl geçirdikten sonra hakkın rahmetine kavuşan Kartal Tibet de diğer usta jönler gibi bu toplumun rol model olarak aldığı biriydi.
Onlar da bunun farkında oldukları için genellikle harketlerine, yaşantılarına dikkat ederlerdi.
Hatta “Tekrar dünyaya gelme şansınız olsaydı, Kartal Tibet olmak ister miydiniz?”
Sorusuna verdiği cevap onların taşıdıkları karakteri ve bağlı oldukları geleneği yansıtıyor.
“Elbette olmak isterdim. Her şeyden evvel, eşime ve iki çocuğuma sahip olacağım için cevabım her zaman için evettir.”
Çok genç yaşlarda beyaz perdeye yansıyan o karizmatik hâline rağmen iyi bir aile babası ve eş olmaya özen göstermiştir.
Sigara ve alkol gibi bazı kötü alışkanlıkları olsa dahi zamanla onları da terk etmesi birçok şeyi ortaya koyuyor.
“Gençe ve yakışıklı bir jöndünüz, çapkın mıydınız?” sorusuna cevabı aslında şimdiki birçok oyuncu grubuna ders olarak verilmeli.
“1963 yılında eşimle evlendim 1965’te oyunculuğa başladım.
Hâlâ aynı yastığa baş koyarız.
Oyunculuk benim mesleğimdi, gerçek olan ben değildi.”
Eskilerin neden hiç unutulmadığını ve unutulmayacağını gösteren tarzda bir cümle.
Onlar özel hayatlarıyla ön plana çıkmazlardı.
Sadece sevdikleri işi yapan kişilerdi.
Senede onlarca film çekerlerdi belki de çoğundan fazlaca para kazanamazlardı ama onları izleyenlerin gönüllerini kazanmalarını sağladı.
Orada sahip oldukları taht aldıkları en büyük ödüldü onlar için.
Hâlâ onların o duygusal fimlerini izleyip öyle sevdaların peşinden koşarız.
O dramatik sahneleri izleyip empaty kurarcasını onlar için ağlayıp dururuz.
Gözyaşlarına ortak oluruz.
Onlar bizim veya bir başkasının mahllesinden çıkıp sinemanın tanınan yüzü oldular ama hiçbir vakit çıktıkları o sokakları ve mahalleleri unutmadılar.
Geldikleri yerleri unutmamaları daha çok sevilmelerini sağladı.
120 filmde oynadıktan sonra yavaş yavaş kameranın önünden çıkıp arkasına geçmeye başladı Kartal Tibet. Canlandırdığı karakterleri saymaya kalkışmak uzun bir zamanımızı alacaktır.
Ancak o artık kameranın arakasına geçmeyi tercih etmişti.
Çok da başarılı filmler çekti.
Yönetmenliği Ertem Eğilmez’i izleyerek onun asistanlığını yaparak öğrenmeye çalıştığını söylemesi bir jön kibrine sahip olmadıklarını gösteriyor.
“Tosun Paşa”, “Şark Bülbülü”, “Zübük”, “Umudumuz Şaban”, “Davaro” bunlar gibi daha nicelere yönetmen olarak imza attı.
Bunları izlemeyen yoktur neredeyse hatta isimlerini bile duymamız onları zihnimizde canlandırmamıza yeter de artar bile.
O sahneler zihin dünyamızda tekrar tekrar oynamaya başlayınca yüzüme gelip konu verir tebessümlerin en güzeli.
Her sahnesini ezbere bilmemize rağmen bu tarz filmleri izlerken hâlâ gülebiliyorsak bunun temel sebebi onların doğallığıdır.
Sinemamızdan bir Kartal Tibet geçti.
Fimlerinin beyaz perdede gösterildiği dönemlere denk gelenler kendi gençliklerini ve yakışılılıklarını ifade ederken “Kartal Tibet gibi!” bir benzetme yapmaları onun ne kadar beğenilen ve benimsenen bir karakter olduğunu gösteriyor aslında.
“Kemal Sunal, Tarık Akan, Münir Özkul, Adile Naşit....
Düşünüyorum da onlar birer isim değildi, ayrı birer dünyaydı.
Ortaya koydukları, duruşları, oyunculukları, mesleklerine olan sevgi ve saygıları...
Ve dostlukları tabi...
Hepsi nur içinde yatsın.
İşte zaman bazı kayıpları unutturmuyor.
Bir Yılmaz Güney unutulur mu?...”
Yakın dostlarının ardından böyel güzel sözler sarf etmişti yakın zamanda.
Unutulmadılarını ifade etmişti.
Onları ne kadar özlediğini ifade etmişti ve zamanı geldi o da bu hasretliği bitirip bu dünyadan uçup gitti geride sayısız başarı, sayısız film ve sevenlerimi bırakarak.
Hiçbiri unutulacak kişiler değiller.
Kervanın son halkası Kartal Tibet oldu.
O da artık unutulmayacakların arasında yerini alıp göç eyledi. Rabbim mekanlarını cennet eylesin.