Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100.yılındayız ve yaşıyoruz.
Kenan Evren” öncülüğünde var edilen 12 Eylül 1980 darbesini, optimum 1970 doğumlular ve daha önce doğmuş olan tüm yurttaşlarımız hatırlar.
12 Eylül 1980 darbesi sonrasında da “Kenan Evren’e övgüler yağdıran ve yapılan oylamada oy verip destek olanlarda annelerimiz, babalarımız, büyüklerimiz ( 1980 de 14 yaşında lise öğrencisiydim). Anayasa, 7 Kasım 1982 Pazar günü yapılan halk oylamasında %8,63 "RED" oyuna karşılık %91,37 "KABUL" oyuyla kabul edildi.
Evren, yürürlüğe giren Anayasa'nın 1. geçici maddesi uyarınca yedi yıllık bir süre için Türkiye'nin 7. Cumhurbaşkanı sıfatını kazandı ve 9 Kasım 1982 günü göreve başladı.
% 91,37 kabul oyu veren bizim insanımız ve günümüzde görüyoruz ki ekseriyetimiz bu darbenin karşısında, karşısında olmasının da çok ötesinde lanetliyor, iğrenç buluyor, insanlık dışı kabul edip “Kenan Evren” e de ekip arkadaşlarına da öfke duyuyor.
Öfke ancak ve ancak yıllar yılı geçtikten sonra Kenan Evren’in ölüsüne dahi sahip çıkılmayıp cenazesini taşıyacak bir avuç insanın olmamasıyla anlam kazanmaya başlıyor.
Bu ahval ve şerait içinde her birimiz masum ve lekesiz mi oluyoruz?
Bu ıvır zıvır, çer çöp, zamazingo ve zımbırtılardan oluşan günlerin, yılların yaşanmasında ki tavrımız ve yaklaşımımız ile destek verip övgüler dizmemizle neden kendimizi de sorgulamıyoruz, neden “bende suçluyum, hatalıyım” diye öz eleştirimizi yapmıyoruz.
Neresinden baksan, ne şekil de değerlendirsen, elle tutulur bir yanı, iyimser bir değerlendirme, pozitif bir sonuç çıkaramazsın. Rakamlar, ölenler, yaralananlar, asılanlar, gözaltılar, işkenceler, ihraçlar, fişlemeler vs.. Böyle yaptık, böyle yapmaya devam ederiz, bilmeyiz ki on milyonlarca insana yaşattığı hüznünü, yıkılan hayalleri, kaybolan azmi, yok olan müteşebbis ruhu, idealleri, manevi ve milli değerlerin hasıraltına itilmesini. Sayılan, rakamlara dökülen sonuçlar, acı haliyle de olsa az fikir sahip olmamıza neden.
İnsanlar üzerinde ki ruhsal çöküntü, tedirginlik hali, ne olacak endişesi var ki; sonuçlarını bir gün, bir yıl, bir asır da daha görebilmek mümkün değil. Radyasyon gibi, berbat ve kötü bir şey olduğu bilinse de, sonuçlarını henüz hiçbir müspet ilim dalı rakamlara dökemez, sanırım dökemeyecek de.. Vatan eliniz de kalsa da, millet sallapati bir düşünme tarzına girer.
Üretim, sanat kültürel faaliyetler olsa da, olsun, adet yerini bulsun tarzına dönüşür. Barış ve özgürlük temel isteğim olsa dahi, bu 12 Eylül faşizmi ülkeme, insanıma savaştan fazla zarar vermiş, frenlemiş, düşünme değil düşünme istemini ya yok etmiş ya da frenlemiştir.
_Resmi açıklamalara göre 650 bin kişi gözaltına alındı _Milyon kişiden fazla yurttaş fişlendi _200 bin’in üzerin de dava açıldı _7 bin kişi için idam cezası talep olundu _517 kişi için idam kararı verildi _50 idam kararı infaz edilerek yerine getirildi _100 bin kişi (optimum) örgüt üyesi olmaktan yargılandı _30 bin kişi (optimum) sakıncalı tanımı ya da görüşüne sığınılarak işten atıldı _14 bin vatandaşımız yurttaşlıktan çıkartıldı _30 bin kişi siyasi mülteciliği kabullenerek ülkemizi terk etti _İşkenceden ölenler 171 kişi, resmi kayıtlar böyle, belgeler böyle, gerisi muamma _Bin’e yakın film için sakıncalı denildi.
Sakıncalı denilmeyen birçok filme de makaslama işlemi yapıldı. _20 bin’den fazla dernek faaliyetleri durduruldu, bir kısmı lav edildi. _4 bin’e yakın öğretmen meslekten ihraç edildi _Üniversitelerde 100’den fazla öğretim üyesinin mesleki uğraşları sonuçlandırıldı _50’ye yakın hâkim görevden men edildi _Yüz binlerce gözaltı içinde olan binlerce gazetecinin 31’i mahkûmiyete uğratıldı _300 gazeteci saldırıya uğradı,3 gazeteci 3’ü hayatını kaybetti _Gazeteler bir yıla yakın yayın yapamadı ve gazeteler için 300’den fazla dava açıldı _Tutukluluk halinde 300’e yakın kişi yaşamını yitirdi. Göz altı sürecinde açlık kararı alan 14 kişinin de yaşamı sonlandı.
Sallapati bakışımızla dahi şu durumu anlayabiliyoruz; bu 12 Eylül ülke de yaşayan herkesi bir şekilde hırpalamış, üzmüş, ezmiş, yaralamış. Kendi faşist girişimlerini masum ve albenili göstermek adına işinde, gücünde, ailesinde, emeğinde ki milyonlarca yurttaşımızı da karalamış. İnsanın ürkmüşü hayvandan bin beterdir.
Yaralı ve karalı halk, var eden darbe mümessilleri, devleti ve yönetimini halk eliyle, halkoyuyla ele almış. Sonra mı?
Geldik bu günlere Bu gün 12 Eylül 2023 Ne yazık, ne kötü, ne berbat ki, ülkem adaleti yurtdışı odaklardan beklemekte, hayal kurmak, adım atmak için umut beslemekte.. İnsanı seven, Vatan ve Türk milletini en üst değer olarak gören bizler, halk ve yetişen nesil, bakalım bu süreçte ürkmüş halimizi üzerimizden atabilecek miyiz?
Zor, elbette çok zor, zihniyet ve dayatma halleri kurur, çürür diye beklerken! Umut işte, ilk adım düşünmek ve hainin, zorbanın üzerine yürümek, yok etmek değil mi?