Olgunlaşmış insanın erdemleri açık ve tanımlıdır, tanımlanabilir kavramsal içeriğe sahiptir.
Cömertlik, samimiyet, vicdan, kendisiyle barışık, rasyonel düşünen vs… gibi günlük hayatta çok duyduğumuz, okuduğumuz basit ve sıradan şeyleri barındırırken: iletişim içinde olduğumuz hem kendimiz hem çevremizi doğru anlamamız gerekir.
Max Scheler önemli yapıtlarından biri olan “Pişmanlık ve Yeniden Doğuş”ta pişman olmanın insanı özgürleştirdiğini savunur.
Rasyonel biçimde içgörümüzü kullanarak hayatımızın bazı evrelerinde nelerin iyi gitmediğini, daha fazla neler yapabilirimi sorgulamamızı sağlar: İnsanın bilinçli veya bilinçsiz gerçekliğin kurgusal karakteri bozma tekniklerinin öğretiyor diyebilirim.
Scheler Hınç eserinde ise biz insanların ötekine karşı hırsımızın kıskançlık rekabeti oluşturduğunu savunur.
“Hasetli ya da kıskanç kişi de kendi çıkarını, hatta kendini ‘korumayı’ unutur,” kendisini koruma eylemini unutmasına neden olan şey ise “ötekine” vereceği zarar stratejisidir.
Ötekine karşı kıskançlık içinde rekabet ederken de kişi “bencilik” derecesinde kendini sevmesinin de “gerçekçi” olmayan bir “kendini sevme” biçiminin olduğu ifade eder: Çünkü bencillikte kişi kendi öneminin farkında değildir.
Ötekiyle rekabet kıskançlığın izlerini yansıtır davranışlarda…
Scheler, kıskanç kişilerin kendilerini sevmekten öte sevilmeye aşırı bir ihtiyaçları olmaları onların yaşadıkları güvensizlik ve yetersizlik duygularıyla baş edemediklerinde başvurmaktadır. Kıskançlık, içerisinde özgüven eksikliği ve yetersizlik duygularını barındırır.
Scheler’in düşündüğü gibi kıskançlık ya da haset olgunlaşmamış, geçmiş deneyimlerinden olumlu veya olumsuz öğrenmeler çıkarımı yapmayan kişilik özelliği denilebilir.
Büyüklerimiz hep şöyle demiştir: Olgunlaşmamış, kıskanç insanların önünde mutlu olmaktan daha tehlikeli bir şey olmadığını vurguladıklarını duymuşsunuzdur.
Yüzme bilmeyenlere içinizdeki denizi göstermemelisiniz, yoksa en fazla sizi o denizde boğmaya çalışacaklardır.
Olgunlaşma, kıskançlığın zıttı hali gibidir.
Olgunlaşma ise yıllara dayanan bir deneyim yolcuğundan çok kendi içsel yolculuğumuzun güzelliklerini keşfeden gemi yolculuğudur.
Amerikalı psikolog ve kişilik özellikleri teorisinin geliştiricisi Gordon Allport, insan olgunlaşmasının sürekli ve ömür boyu süren olma hali (oluş) süreci olduğunu savunmuştur.
Psikolojik olarak olgun bir insanın altı (6) ana özelliği olduğunu belirtmiştir.
1-Olgun bir insanın “benliğinin” geniş sınırları vardır.
2-Olgun bireyler kendilerine “dışarıdan” bakabilirler.
3-Olgun bir insan sıcak, samimi sosyal ilişkiler kurabilir.
4-Olgun bir insan duygusal huzursuzluk ve kendini kabul etme gösterir.
Yetişkinler kendilerine pozitif bir bakışa sahiptirler ve bu nedenle hem sinir bozucu hem de sinir bozucu fenomenleri ve kendi eksikliklerini öfkeli ya da acı olmadan tolere edebilirler
5-Olgun insan gerçekçi algı, deneyim ve ilgi alanlarını gösterir.
Her şeyi olduğu gibi görür, olmasını istediği gibi değil.
Önemli bir görev tamamlanana kadar kişisel istek ve dürtülerini geçici olarak arka plana koyabilir.
6-Olgun insan kendini tanıma ve mizah anlayışını gösterir.
Olgun bir insanın bütün bir yaşam felsefesi vardır.
Olgun insanlar, kendi hayatlarında önemli olanı net, sistematik ve tutarlı bir şekilde ayırmaları sayesinde büyük resmi görebilirler.