Bilimsel olarak dilde kirliliği doğuran iç ve dış etmenler vardır.
Küreselleşmenin dil üzerine etkisi azımsanmayacak kadar fazladır.
Dil, millî kültürün taşıyıcısıdır.
Bizi başkalarından ayıran değerlerin en önemlisidir.
Dil sadece iletişim aracı değildir.
Dil kültürümüzün aynasıdır.
Dilimize bakarak nasıl düşündüğümüzü, zihnimizin nasıl çalıştığını, dünya görüşümüzü, bütün değer yargılarımızı görebiliriz.
Düşünce tarzımızın göstergesidir.
O, bize atalarımızın mirası ve emanetidir. Varlığımızı geleceğe taşıyacak tek değerdir. Dilini yaşatamayanlar, Millî kimliğini ve kişiliğini kaybeder.
Sinanoğlu’nun ifadesiyle “Türkçe giderse, Türkiye gider! Öyleyse dilde yaşanan yozlaşmaya, yabancılaşmaya ve kirlenmeğe karşı birlik içinde bulunalım.
Normal konuşma dilinde bazı İngilizce kelimelerin dilimize karıştığını ve yanlış kullanıldığını sık sık işitiriz.
Benzin istasyonlarında benzin alacaklardan duyuyoruz. “depoyu fulle” ifadesi Türkçe değil. İngilizce değil.
Dil bu kadar hassas bir konumda iken sosyal medya ya da internetin yaygınlaşması ile dilde bozulmalar, yozlaşmalar hızlandı.
Günümüzde en çok iç içe olduğumuz alan internet ve daha da özelinde sosyal medyadır.
Milyonlarca insan bu ortamlarda veri paylaşıyor, yazıyor ve kendince sosyalleşiyor.
Özellikle gençler başta olmak üzere çoğu kişinin kullandığı bu ortamda kullanılan kısaltmalar, simgeler, yabancı kelimeler, yabancı kelimelerle Türkçe kelimelerin birleşiminden oluşan ifadeler ve kavramlar ne yazık ki bir milletin varlık sebebi olan dili olumsuz etkileyebiliyor.
İnternet üzerinden öyle yazışmalar var ki Türkçe yazılan kelimenin anlamını bilemiyoruz.
Yapılan kısaltmalar, hatta duygularını yazı ile ifade etmek uzun olduğu için yerine kullanılan emojiler (simgeler) ile duygular anlatılmaya çalışılmakta.
Sosyal medyada vaz geçilmez olan bu Türkçe kelime kısaltmaları, semboller (emojiler) dili, duygu, iletişim, düşüncelerimizi zenginleştiriyor mu?
Yoksa yoksullaşmasına, yozlaşmasına mı neden oluyor?
Whatsapp, Facebook, kısa mesaj gibi platformlardaki yazışmalarda en sık kullanılan bazı kısaltmalardan bir demet:
Slm: (selam), Mrb: (merhaba), Tmm: (tamam), Kib: (Kendine İyi Bak), Nrd: (Neredesin), Nbr: (Ne haber), Aeo: (Allah’a emanet ol), Grş: (Görüşürüz), Nzm: (Ne zaman), bgn: (Bugün), Yrn: (Yarın), Ltfn: (Lütfen), İnş: (İnşallah), Tşk: (Teşekkür ederim), Tbr: (Tebrikler), Ss: (Seni seviyorum), Cnm: (Canım) gibi kısaltmalar var.
Ne yazık ki bu kısaltmalar ile fazla okuyup yazma ve konuşma dilinden uzaklaşan nesil ile karşı karşıyayız.
Dilden uzaklaşma yazma dilini, konuşma dilini, yüz yüze iletişim dilini de etkilemektedir.
Bazı kelimeleri de ifade ettikleri gibi yazıyorlar.
Örneğin; değil (deil), sağol (saol), benziyor (benzio), beğenmek (likelamak), herhalde: (Heralde) gibi birçok kelimeleri artık yazı diline dökenleri de görüyoruz.
İnternet ve sosyal medya okuryazarlığı son derece önemli ve üzerinde yoğun çalışma yapılması gereken bir konudur.
Sosyal medya okuryazarlığı, internet temelli teknolojilerin kullanıldığı ortamlarda doğru iletişim kurma yeteneği, sorumluluğu ve konuşmaları değerlendirme kabiliyeti olarak biliniyor.
Bu da ancak bu ortamlarda dilin doğru kullanılmasıyla mümkün olabilir.
Bu konuda özellikle ebeveynlerin de bilinçli olması oldukça önem taşıyor.
İnternet ve sosyal medya başta olmak üzere dilin doğru kullanıldığı bilinçli dijitalleşme hareketi ile dilin yanlış kullanımına engel olabilirler.
Netice itibariyle çağımızın vazgeçilmez bir unsuru haline gelen sosyal medyada en doğru iletişim yöntemi, gerek sözlü iletişimde gerekse de sanal yazılı iletişimde; doğru yazımlar biraz zaman alıp eziyetli olsa da açık, anlaşılabilir doğru Türkçe kullanılmalıdır.
Böylelikle hem doğru bir iletişim kurmuş, hem yanlış anlamaların önüne geçmiş oluruz, hem de sonraki kuşaklara örnek olmuş oluruz.