Bu yazıyı başta Çevre Şehircilik İl Müdürü olmak üzere Sayın Vali, Sayın Belediye Başkanı ve diğer ilgililerin okuyup empati kurmalarını arzu ediyorum.

Sayın memleket-i ekabirlerimiz;

Şöyle bir tasavvur edin lütfen;

Yaşlı bir anneniz var, bir de annenizin yaşına yakın olmasa da annenize bakmakla yükümlü bir ablanız var.

Anneniz Parkinson hastası, ablanız çaresiz.

Başlarını sokacak mihnetsiz yaşayacak bir çatıya ihtiyaçları var.

Dişlerinden tırnaklarından arttırdıklarıyla ev bakıyorlar.

Uzun bir arayışın ardından kendilerine uygun olduğunu düşündükleri bir eve denk geliyor, gezip dolaşıyorlar metrekaresinden evin standartlarına kadar kendilerine uyacağını düşündükleri evi bir hacı amcadan satın alıyorlar.

155 metre karelik evi almak için eş dost da destek oluyor ve 12 yıl önce bu eve yerleşip yaşamlarını sürdürüyorlar.

Evin merkezde olması birçok işlerini kolaylaştırıyor.

Parkinson hastası yaşlı annenin ihtiyaçlarını gidermek için eczane yakın, ucuzluk pazarları yanı başlarında, bakkalıydı, fırınıydı, kasabıydı hepsi yaşam alanlarına yakın…

Dolayısıyla ablanız annenizi birkaç dakikalığına da olsa evde yalnız bırakıp ihtiyaçlarını gidermek için dışarıya çıkabiliyor.

Yaşamları böyle devam ededururken 24 Ocak depremi yaşanıyor ve o korkunç sarsıntıyla biri hasta olan iki yalnız kadın çaresizliğin ve yalnızlığın acısını bir kez daha iliklerine kadar hissediyorlar.

Derken sarsıntılar bitiyor hayat normale biniyor, sıra evin kırık dökük - çatlaklarının boyutlarının ne olduğuna ve evin akıbetinin ne olacağına geliyor.

Öncelikle hasar tespitinin yapılması gerektiğini salık veriyor eş dostları.

Rapor çıkıyor: BİNA 23 YILLIK VE ORTA HASARLI.

Ama gören her göz bu binanın orta hasar değil, ağır hasarlı olduğunu söyleyince ablanız da rapora itiraz etmek zorunda kalıyor.

Zaten sıkıntılar da bu itirazdan sonra başlıyor.

Bir taraftan aynı binada ikamet eden ve altında ticari işletmesi olan mülk sahibi; “Eviniz çöp olur vazgeçin bu itirazdan” diyerek mobbing uygularken öbür taraftan diğer dükkan sahipleri ‘işyerlerimiz gider’ diye ablanızı ikna etmeye çalışıyorlar.

Ablanız ikna olmuyor ve rapora itiraz ediyor.

Derken prosedür gereği tapu müdürlüğünden bazı evrakların alınması gerektiği için tapuya gidiyor ve asıl korkunç olan aldatılmışlığın belgesini orada görüyor.

Zira 12 yıl önce 155 metre kare olarak almış olup 155 metrekarelik parasını verdiği evin resmiyette 155 değil de 122 Metre kare olduğunu öğreniyor.

O anki yaşadığı şoku anlatamıyor bile.

Evi satın aldığı kişilere durumu bildirip neden böyle bir şey yaptınız, neden beni kandırdınız dese de eline bir şey geçmiyor.

Meğer oturdukları evin banyo ve bir odası kaçak yapılmış.

Derdini kimseye anlatamadığı gibi, sorununa kimse de çözüm olamamış.

Başını vurduğu her kapı yüzüne kapanmış ablanızın.

Olası bir depremde enkaz olabileceğini düşündükleri evlerine mi yansınlar, 12 yıl önce dünyanın parasını vererek kandırıldıklarına mı?..

Bir kez daha evi satan hacı amcaya haber göndererek ilgili yerlere şikayet edeceklerini ama kendisinin hacı, mütedeyyin bir insan olduğunu düşündükleri için toplumda utanılacak duruma düşmesin diye de son bir kez daha elini vicdanına koymasını salık vermişler.

Gelen cevap; “Benimle muhatap olmasınlar istedikleri yere gitsinler.”

Bu tür durumlarda takdir edersiniz ki; Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım ve diğer Sayınlar; vatandaş bize geliyor.

İşte o sahipsiz olduğunu düşündükleri ablanız bize gelip çaresizliklerini anlattılar.

Eksiği var fazlası yok bu yazıda.

Şimdi bu iki eksetek, çaresiz.

Binanın önünden geçen ağır tonajlı araçlardan dolayı meydana gelen hafif sarsıntıda bile 24 Ocak depremini yaşıyorlar.

Moralleri bozuk, sinir sistemleri alt üst, biçarelikleri üst seviyede…

Bunlar sizin anneniz ve ablanız sayın memleket-i ekabir.

Yaşadıkları kolay şeyler değil.

Aldatılmışlık var, kandırılmışlık var, sömürülmüşlük var her şeyden önce kendi kaçak göçek işleri ortaya çıkmasın diye olası bir depremde Allah korusun ölüme terk edilmişlik var.

Şimdi biriniz bu şehrin tepe yöneticisi Valisiniz, biriniz gönül belediyeciliği düsturuyla şehrin seçkinleri arasında olan Belediye Başkanı; şehrin şehreminisiniz.

Bu sıkıntıyı yaşayan da ne yazık ki sizin Parkinson hastası anneniz ve kendisini annesine bakmaya adamış ablanız.

Lütfen bir empati kurun da bu iki yalnız hanımlara sahip çıkın.

Bakın bugün Dünya Kadınlar günü, en azından bu günün anısına bu konuyu gündeminize alın lütfen.

Sayın Belediye Başkanımız bu konu biraz da sizin ilgili birimlerinizin sorumluluk alanına giriyor.

Kaçak yapılarla mücadelede bir ilk olabilir lütfen gereğini yapınız.

Bu hanımlar bize geldiler biz empatimizi kurduk ortaya böyle bir yazı çıktı.

Siz de okuduklarınızla bir empati kurarsanız eminim ki bu iki hanımın sorunu çözülecektir.

Bu sorunu çözeceğinize olan inançla mağdurelerin adreslerini nazik alakalarınıza arz ediyorum:

(Arzu ederseniz iletişim bilgileri de bizde mevcut)

Rızaiye Mahallesi, 1’nci Harput Caddesi, No:25/4

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol