Mutluyum çünkü… veya mutsuzum çünkü … gibi ifadeler duyabildiğimiz gibi hatta bazen kendimizi de bu modda görebildiğimiz gibi nedenini bilmediğimiz mutluluk veya mutsuzluğu yaşayabiliriz.

Mutluluk duygu değildir. Oluş şekli olabilir.

Bazen mutluluk yerine haz kelimesini kullanabiliyoruz.

Oysa mutluluk ve haz alma kavramları farklıdır.

Hazda ulaşılan belli doyum vardır.

Bu doyum sağlandıktan sonra birey eski haline dönebilir.

Herkese göre mutluluk değişebilir.

Örneğin; belli şeylere sahip olunca mutlu olacağını düşünen insan, aslında sahip olduğunda geçici mutluluğu yaşar.

Sonra o sıradanlaşır.

Kimilerinin ömrü boyunca aradığı ve kimilerinin yaşamın telaşından aramaya bile fırsat bulamadığı ortamdır.

Mutluluk; insanın bütün istek ve özlemlerine eksiksiz ulaşması ya da ulaşmak istenen olguya erişince hissedilen sevinç şeklinde tanımlanabildiği gibi, mutluluğun birçok tanımı yapılabilir.

Çünkü herkesin mutluluğu, daha doğrusu mutluluk duyduğu kavramlar bambaşka. İşte bu nedenle mutluluk nedir, sorusuna birbirinden farklı cevaplar çıkması çok normal.

Serotonin, denilen hormon salgılaması duyguları etkiler.

Serotonin duygu durum ve davranış üzerinde etkili olan habercidir.

Yeterli miktarda salgılandığında kişinin davranışlarını ve ruh halini olumlu yönde etkiler.

Mutluluk hormonu olarak da adlandırılmaktadır.

Mutluluğun birçok tanımı vardır, ama kesin tanım verilmesi de güçtür.

Bana göre her birey kendi mutluluğunu büyük oranda hazırlayabilir.

Hayalperest olmak, başkası olmaya çalışmak, rekabet ortamı oluşturmak gibi duygular zaten mutluluğa engeldir.

Elbette her insan gibi iniş çıkışlı hayatım oldu.

Kendimi çok mutlu hissettiğim anlar olduğu gibi ben bunu hak etmedim diye üzüldüğüm, mutsuz olduğum anlar da oldu. İlerleyen yaş bazı konularda hassasiyet arttırdığı gibi insanları olduğu gibi kabul etmeyi ve onlara da ona göre yaklaşmayı öğretti, hayata iyi yönden bakmayı öğretti, bulunduğum ortamda durumun tamamını görmeyi, ama iyi olana odaklanmayı öğretti.

Kendim için yaşamayı ne kadar yapabilirimi öğretti, kendimi tanımamı öğretti, mutluluğu olayların sonucuna bağlamama gibi unsurları öğretti, herhangi bir strese sebep olan durumlarla karşılaştığımda nasıl baş edeceğimi öğretti, yaşam amacı edinmeyi öğretti, yaşam amacı insanı olumsuz düşüncelerden, takıntılardan uzaklaştırır, amaca ulaşabilmek için kendimizi geliştirmeye ortam hazırlar.

O da mutluluk hormonu salgılamaya neden olur.

Sosyal çevre edinmeyi ve ortamda aktif olmayı öğretti, kendime özsaygı ve özerklik gibi duygularımı uyandırdı.

Olaylara iyimser ve pozitif bakmayı öğretti, mutsuzluk yaşatan insanları yok saymayı öğretti, gerektiği zaman hayır diyebilmeyi öğretti.

Aslında o kadar çok sıralanacak ayrıntı var ki…

Bu kazanımlardan öğrendim ki; mutlu olmak kısaca kendimiz olmaktır. Normal sağlıklı ruh yapısına sahip birey zaten çevresinin mutluluğu ile de mutlu olandır. Mutluluğun ilk adımı istemekten

geçer. Pozitif düşünmekten geçer.

Bizim kuşak elimizdekiler ile yetinmeyi bildik, hayalperest olmadık.

Mücadele etmeyi öğrendik, paylaşımı öğrendik, bencil büyümedik.

Bu faktörler hayata bakış açımızı değiştirdi.

Farklı hayatlara dokunmak, farklı insanları tanımak, farklı yerler gezmek, okumak insanların bakış açılarını değiştiriyor.

Mutluluk kişiye de özeldir.

Olumlu düşünceye odaklanmak mutlu olmayı bir alışkanlığa dönüştürmemize yardımcı olabilir.

90 öncesi doğan kuşak yine mutlu olmayı, mutluluk kaynaklarını biliyorlar.

Ancak 90 sonrası doğan, şimdiki çocuklar ve gençler çoğunlukla hayallerine çok daha kolay ulaştıkları için elde edilen imkânların kıymetleri pek bilinmiyor.

Özlem duyulmadan sahip olunan maddi manevi olguların anlamı uzun süre devam etmiyor.

Çocukluğumu hatırlıyorum ben, kardeşlerim ve arkadaşlarım bize alınan her şey ile çok mutlu olduğumuz gibi en güzeli maddi değeri olmayan durumlarda da çok mutluyduk.

Neydi onlar?

Bize ayrılan zaman idi.

Ebeveynlerimiz ile baş başa geçirilen süre ve yer. Anılarımızın en güzel yerinde halen duruyor.

Halen benim için paha biçilmeyen mutluluğun insanların birbirlerine ayırdıkları zaman olduğunu söyleyebilirim.

İmkânların zıt görüldüğü ülkede ayrıca yaşam koşullarının zorluğu da gençleri mutsuzluk anlamında etkilemektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) "İstatistiklerle Gençlik, 2020" araştırmasının sonuçları şöyle:

Araştırmaya göre "Mutluyum" diyen gençlerin sayısı azaldı. Dikkat çeken bir başka veri ise genç işsizliği oldu.

Ne eğitimde ne de istihdamda yer alan gençlerin oranı yüzde 28,3.

Mutluluk sonlu mudur?

Hayır, mutlu olmak için elde edilmek istenilen şey elde edildikçe daha fazlası istendikçe istenebilir.

Mutlu gelecek dileklerimle…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol