Vatan nedir?
Bu soruya herkesin kendince bir cevabı olacaktır muhakkak ancak bunu gerçek mânâda idrâk eden ve onu hisseden, yüreğinde yaşayana kimler vardır?..

Vatanın ne demek olduğunu; bizlere ve tüm dünyaya gösteren, hiçbir maddi güce boyun eğmeyen, ellerindeki taşlarla tanklara karşı direnen, insanlığın en hayasız ve vicdansız ordusuna karşı savaşan Filistinliler, Gazze halkı anlattı!..

Bir yıldan uzun bir süredir büyük bir baskı ve abluka altında yaşamaya çalıştılar. Dünyanın en büyük açık hava hapishanesinde işkence gördüler, evsiz barksız kaldılar, evlatlarını kendi elleriyle toprağa verdiler, yetim ve öksüz kaldılar, aç kaldılar, susuz kaldılar kuru yaprak misali oradan oraya savruldular ama hiçbir şekilde onlara boyun eğmediler. Hepimiz tüm bu olanları bir film sahnesi izler gibi izlerken televizyon başında veya sosyal mecralarda, onlar ise bu filmin başkahramanıydılar!..

Üzerlerindeki gök, maviliğini yitirip karalara büründü ama onlar maviliğe sarınıp umutlarını kaybetmedi!..
Evleri başlarına yıkıldı, taşlar yastıkları, gökyüzü battaniyeleri oldu ama onlar yaşama tutunup umutlarını kaybetmedi!..
Susuz bırakıldılar günlerce, bir Kerbala’yı yaşadılar ama onlar sabrı kuşanıp umutlarını kaybetmediler!..
Bazen aç kaldılar, bazen susuz, kimi geceler aç yattı çocuklar ama onlar dualara sarılıp umutlarını kaybetmediler!..
Sevdiklerini toprağa verdiler, yalnızlığı iliklerine kadar hissettiler ama onlar Allah’a sığınıp umutlarını kaybetmediler!..
İnsalar; onlara karşı kör olup yaşadıklarını görmediler, sağır olup feryatlarını işitmediler, dilsiz olup doğruları söylemediler ama onlar hakikâte inanıp umutlarını kaybetmediler!..
Çünkü onlar öyle bir yürek taşıyorlardı ki içi  imanla doluydu. Ne olursa olsun Rablerinin onları terk etmeyeceğini, yalnız bırakmayacaklarını biliyorlardı. Buna öyle inanıyorlardı ki küçük bedenlerinde kocaman yürekler taşıyan çocukların dillerinden dökülen cesaret dolu cümleler arşı alada yankılanıyordu!..

Onlar biliyordu,
Şafağın sökmeden önce gecenin en karanlık anının yaşandığını ve bu karanlığın ardından doğan güneşin onlar için yeryüzünü aydınlatacağını!.. Solan güllerin bir bahar sabahı yeniden açacağını, dallarına konan bülbüllerin vuslatın ve umudun şarkısı şakıyacağını!.. Edilen duaların elbet kabul olacağını!..

Bugün herkes, onların tüm dünyaya verdiği mesajı bir kere daha gördü. Vatanın ne demek olduğunu, haksızlığa karşı nasıl direnilmesi gerektiğini yaşayarak anlattılar. Dillerinden “Allah bize yeter!” eksilmedi hiçbir vakit. Canlarını verdiler ancak onlara Peygamber’in emaneti olan “Mescid-i Aksa”yı bazen  Ömer olup savundular, bazen Selahaddin olup sonuna kadar savaştılar, bazen Abdülhamid olup taşını dahi vermediler.

Onlar ne olursa olsun tarihi yeniden yazdılar ve bunu tüm dünya devletlerine ders olarak verdiler!…

“Nehirden denize özgür Filistin!”

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol