Uhut Savaşı demiştik ya!
Uhut Savaşı günümüzde hem de bütün hızıyla devam ediyor. Nasıl mı?
Hatırlayalım savaşa var, verilen emirler var, ne olursa olsun bütün gücü ile asker savaşacak, emre itaatsizlik etmeyecek, gevşemeyecek, rehavete kapılmayacak adımı adım zafere gidecek, ranta; ganimete kanmayacak, asker savaşırken diğer asker savaştan kaçmayacak; arkadaşına fazla yük getirmeyecek, hesabi değil; hasbi olacak, inancına, davasına sadık olacak, gayret gösterecek, tahammül edecek, vatanı için canını seve seve verecek…
Tarihte fiili olup da hala devam eden Uhut Savaşı hala devam ediyor. Bir yandan hasbi ve samimi bir anlayışla davasına, inancına, mukaddesatına her şeye rağmen sebatkar olup hırs göstermeden, fitneye; harama bulaşmadan ben üzerime düşeni yapmakla mükellefim diyenler…
Diğer yandan duruş göstermeyip daldan dala, ranttan ranta, renkten renge, şekilden şekle, hesaptan hesaba girenler; bukemlemunlukta, münafıklıkta, bozgunculukta sınır tanımayıp bencilliklerine, nefislerinin kötülüklerini ince geçişle kendini; vatanı aldatanlar, kandıranlar…
Uhut Savaşı ama sıcak, ama soğuk halde de olsa devam ediyor!
Uhut Savaşından, Malazgirt ve Çanakkale Destanından, İstiklal Harbinden, 30 Ağustos Zafer Bayramından… Bugüne…
Çanakkale Destanı İstanbul’un Fethi’ne, Malazgirt Zaferine (Destanına)…Bedir Harbine giden yoldur.
Çanakkale Destanı, İstiklal Savaşından, Osmanlı’dan Türkiye’ye bırakılan mirastır.
Çanakkale Harbi belki de bugünün teknolojisini mağlup edecek bir savaştır.
Çanakkale dünü, bugünü, ecdadın şehitlerle alemler; zamanlar, sınırlar ötesi bir duruş ve ruhtur.
Çanakkale tarihte savaştan öte zafer; hatta destan olarak bilinmektedir. Birçok gerekçe ve bahaneler ile muharebe iki devlet Osmanlı, Almanya- İttifak Devletleri ile Rusya, İngiltere, Fransa, İtilaf Devletleri arasında yapılmıştır.
En geniş bakış açısı ile İttifak devletleri Osmanlı ve Almanya ile birlikte Avusturya-Macaristan, Bulgaristan’dan oluşmaktadır. İttifak Devletlerine ABD, Britanya, Sırbistan gibi devletleri katmayı da unutmamak gerekir. Aslında İtilaf Devletleri ordusu değişik etnik ve dinsel gruplardan gelen askerlerden oluşmaktaymış.
Çanakkale’de “…kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela..”; Anzaklar, Britanya, Fransızlar, İngilizler, İskoçlar, İrlandalılar, Hintliler, Kuzey Afrikalılar (Cezayirliler, Zuaveler), Avustralyalılar, Yeni Zelandalılar, Rum ve Yahudi gönüllüler, Polinezya Adaları'ndan Maoriler, Okyanusya Adaları Yerlileri, Gurkalar, Müslüman Senagalliler, Araplar, Amerikalılar’ın… savaşta yer aldığı tarihi kayıtlarda mevcuttur.
Bu savaş var olmak, yok olmak mücadelesidir. … Çanakkale sen, ben, Kınalı Kuzular, … sınır ötesi bir duruştur…
Batı; Çanakkale Savaşını kaybettik ama bir milletin gelecek yüz yılını yok ettik diye ta yüz sene öncesi tarihe not düşüyor.
Çanakkale olmasaydı, biz, vatan, hürriyet diye bir şey olmayacaktı. Çanakkale çok iyi okunmalı ve okutulmalı. Geçmiş, ecdat, hayat şartalar, yaşlar, meslekler ve duygular doğrultusunda yeniden neşvünema ile Asım’ın Neslini yaşatmalıdır.
Batı belki günü kurtardı ama şunu da unutmasın ki yüz yıl doldu!
Tarih ibret almaktır; tekerrürdür. Öncelikle ebediyete irtihal eden bütün şehitlerimizi, kahramanlarımızı, rahmet; dua ve minnetle hatırlayarak gelin tarih ile bağrışmayalım.
İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneğine kulak vererek savaşların zafer ve destan olarak ifade edildiği Çanakkale Zaferini milli bayram ilan ederek destanlarımıza destan katalım.