İyi insanlar biriktirmeli insan bu hayatta...
Çünkü geriye sadece onlarla ortak paydanız olan anılar kalır.
Biriktirilen bu güzel insanlarla aranıza giren mesafeler de anlamsızlaşır zaten.
Öyle bir bağlanılır ki bir kalp atımı kadar yakın oluverilir.
Bu güzel insanlardan birileri de komşularımızdır...
Eskilerin çok güzel ifade ettiği gibi,
“Ev alma komşu al.” tavsiyesi hiçbir vakit geçerliliğini yitirmez.
Başımızı koyduğumuz o çatının bizim cennetimiz olmasını sağlar güzel bir komşu.
Yalnızlığımıza ortak, acımıza paydaştır onlar.
Vakitsiz çalabildiğimiz bir kapımızdır.
Sığındığımız en yakın limanımızdır.
Sesimizin yankılandığı gökyüzümüzdür.
Soframızın tanrı misafiridir.
Anadolu’da güzel bir gelenektir bu.
Her zaman sofrada fazladan kaşık, çatal ve tabak vardır.
Çünkü o sofrada kimin kısmetinin olduğu bilinmez.
Peygamber edendimiz (s.a.v) de komşuluk hakkı üzerinde çok durmuştur.
Hatta Cebrail, Peygamber efendimizle (s.a.v) komşulukla ilgili konuşurlarken şunu söylemiştir Efendimiz;
“ Cebrail, bana komşuluk hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki onu mirasçı bırakacak sandım.”
İnancımız da bizlere onun ne kadar değerli ve önemli olduğunu anlatıyor aslında.
Hayat bazılarıyla bir ömür komşuluk etmeyi nasip ediyor ama bu da genellikle kırsal kesimlerde geçerliliğini sürdürmekte. Maalesef kentleşmenin artmasıyla doğru orantılı olarak komşuluk yaptığımız insan sayısı da artmakta.
Onların sayısı artması olumlu gibi görünse de aslında tam tersi bir durum vardır ortada.
Taşındığımız bir apartmanda bazen kimi komşularımızın ismini veya cismini dahi bilmeyiz.
Bu da insanlar arasındaki ilişkinin, güvenin, paylaşmanın ne kadar azaldığını gösteriyor.
Birbirlerine çocuklarını emanet eden komşuluklardan birbirinden Allah’ın selamını dahi esirgeyen komşuluklara doğru yol aldık.
Tamamen kötü örnekleri yoktur elbette.
Çok güzel ve bir ömür süren komşuluklar da vardır.
Hatta uzun süre komşuluk yapılan kişilerle aranıza başka binalar, başka semtler, başka şehirler girse dahi o güçlü bağı koparamıyor hiçbir güç. Çünkü o bağ tamamen gönülden bağlıdır ve o gönüle girenler kolay kolay unutulmaz.
Onlar mutluluğumuza ortak, acımıza paydaştır.
Uzun süre yüz yüze görüşülemese dahi buluşulduğunda sabahlara kadar devam eder muhabbetler.
Külüne muhtaç olduğumuz insanlar olsun bu hayatta.
Çat kapı gidebileceğimiz bir evimiz olsun.
“Geliyorum” değil “Geldim” diyebileceğimiz insanlar olmalı.
İyi güde de kötü günde de yanınızda olan birileri olmalı.