Medyaya, gazetelere, konuşmalara, kutlamalara, siyasi mesajlara bakıyoruz Elazığ Dünyanın en cazibeli, en dindar, en milliyetçi, en vatansever, en delikanlı, en muhafazakar şehri.
Görmeyen, bilmeyen gıpta eder, bu nadide şehirde yaşamak ister.
Elazığ’ı böyle tanıtanların tabi ki kendince haklı nedenleri var, haklıdırlar da kendi kentlerini yerden yere vuracak değiller ya, tabi ki göklere çıkaracaklar, en azından nadide kent Elazığ diye bir rüyaları olacak.
Sanal kahramanlıklar, sanal aşklar her zaman konforlu olmuştur, kolaydır, insanı avutur, uyutur, farklı dünyalara götürür, götürür ama uyanıp, gerçekle yüz yüze gelince damdan düşmüş gibi olur rüya sahipleri.
Bir festival düzenlenir, gelecek sanatçı açık saçık kostümler ile sahne alacaktır, sanki festivalde mevlit okutmak farzmış gibi kıyamet koparılır, evliyalardan, yatırlardan, dinden, imandan, muhafazakarlıktan, milliyetçilikten dem vurularak ortalık darmadağın edilip cihada geçilir.
Sadece festival ve sanatçı cihadı yapılmaz bu kentte, dünyanın herhangi bir köşesinde Müslümanlara bir saldırı olsa kentte gösteriler düzenlenir, toplantılar yapılır, zalimlere lanet okunur, İsrail bayrakları yakılır, ABD ye lanet okunur.
Cihada kalkan bu zevat, dinin ve dindarlığın tüm motiflerini cihat malzemesi olarak kullanır.
Muhafazakâr, milliyetçi ve dindar bir zaferi kazanmaya çalışır, savaşı kazanıp toplumda kabul görüp el üstünde tutulmayı beklerler, bunların şerrinden korkan kent sakinleri sesini çıkarmaz, aman aman bize bulaşıp da kafir ilan etmesinler diyerek olup biteni sessizce seyreder.
Bir kadına saldırı haberi duyuşa, infaz rüyaları görülür, hapse düşüp O sapık saldırganı cezaevin de delik deşik etmenin rüyası görülür bu kentte, güzel rüyalardır bunlar, rüyayı göreni mutlu eder, rüyadan uyanıncaya kadar süren bir mutluluktur bu.
Cihatçı beyler sizi artık rüyadan uyandırıp, damdan düşürüp gerçekle yüz yüze getirme zamanı, tabi her türlü riski göze alarak bir yüzleşme yapalım.
Risk diyorum çünkü bir Funda Arar konseri ve İrem Derici cihadından sonra cihatçılara yaptığım eleştiriden dolayı yemediğim laf kalmamıştı, laf yemeğe alışık olduğum için pek umursamadım, sadece gülüp geçtim bu sanal cihatçı beylere.
Mücahit efendiler, aynı saflarda yer almasak bile, toplumun aykırı gördüğü, dinin yasak saydığı her türden melanetin toplumun gözüne sokulmasına, alenen yapılmasına biz de karşıyız.
Karşıyız ama, biz sadece o dekolte giysili, çıplak bacaklı sanatçı ile sınırlı görmüyoruz bu işleri, hatta o kadını çok masum görenlerdeniz, O kadın bu kentte işlenen günahların, yapılan rezaletlerin, göz yumulan pisliklerin yanında çok masum, çok daha namuslu.
Eğer temiz toplum diye bir derdiniz var ise, eğer günahtan sakınıyor iseniz, eğer Allah’ın namazdan önce önerdiği salatı ifa eden musallin olmak istiyorsanız gelin aşağıda sayacağım pislikler ile mücadele edelim.
Mücahit beyler;
Elazığ, tefeci yuvası, gelin hep birlikte bu bataklığı kurutmak için cihat ilan edelim.
Elazığ, her mahallesinde bir fuhuş yuvası barındıran bir kent, gelin bu günah yuvalarını kapatalım.
Elazığ, evliyalar diyarı diyorsunuz, Harput da yatan evliyaların kente çıplak sanatçı gelir ise rahatsız olacağını söylüyorsunuz, gelin O evliyalar mezarlığında zina yapan içki içen serserileri birlikte taşlayalım.
Elazığ, uyuşturucu kullanımında ön sıralarda yer alan bir kent, gelin bu uyuşturucu tacirleri ile mücadele edelim, gençlerimizi bu illetten, zehir tacirlerinin elinden kurtaralım.
Elazığ işsizliğin pençesinde kıvranan bir kent, gelin devleti dolandıran, hazineyi soyan, gençleri işsizliğe ve açlığa terk eden hırsızlar ile mücadele edip, gençlere temiz ve umutlu bir geleceğin yolunu açalım.
Çıtayı biraz yükseltelim mücahit efendiler, gelin hep birlikte yukarıda çok azını saydığım Dinin ve ahlakın aykırı gördüğü işleri meşru gören Devlet düzemi ile hesaplaşalım, temiz ve adil bir Devlet düzeni için mücadele edelim.
Belki anlamadınız bu önerilerimi, sizin anlayacağınız dille söyleyeyim ‘’ Nehy-i Anil Münker, Emri bil Maruf, yani kötülükten men iyiyi ve güzeli emreden Allah’ın emirlerini kendimiz ve bu Kentin hayatına hakim kılalım, bu görevi bir kadının giyim kuşamına kurban etme kolaycılığına kaçmayalım, sürekli kadın, kadın diye kafanıza vuruyorum, haklıyım çünkü kadın sizin elinizde olan tek cihat malzemesi, kadından başka elinizde silah kalmadı.
Kadına bakınca, kadın eline eli elinize değince abdesti bozulan, ama aynı el ile faiz alıp verirken abdesti sağlamlaşan mücahit beyler, Elazığ’ı anlatıyorum, anlatırken içim daralıyor, umarım bu Elazığ’ı siz de görüyorsunuz veya görüp de kafanızı kuma gömüyorsunuz, bir kadının bacaklarını gören o gözlerin bunları görmemesi, duymaması mümkün değil.
Görüyorsunuz, görüyorsunuz ama işin kolayına kaçıyorsunuz, cihadı bir sanatçının bacakları, göğüs dekoltesi ile yapma kolaycılığını tercih ediyorsunuz, çünkü sizin hayatınızda, cihadınız da sanal, sanal kahramanlığın cazibesi ile kendinizi avutuyorsunuz.
Sanal Elazığ dan gerçek Elazığ’a bakışları çevirmeye çalıştık, bazıları için aykırı bir yazı olabilir yazdıklarım, bizler aykırılığı bu düzen, bu ahlaksız sisteme başkaldırı olarak görüyoruz, bundan da çok mutluyuz, davetimiz bakidir mücahit beyler gelin hep birlikte aykırı olalım, gelin hep birlikte mutlu olalım, gelin çocuklarımıza, torunlarımıza mutlu, müreffeh, ahlaklı, temiz bir toplum ve Devlet düzeni bırakalım.
Sürçü Lisan ettik farkındayım, ama bilin ki hiçbirinizden af dilemiyorum.