Abdullah Paşa…
İsmini İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’nun Trabzonlu hemşehrisinden alan Mahalle.
(Sayın Soylu’nun mahalleye sahip çıkması açısından dikkat çekmek istedim.)
Şehrin en mazbut, en muhafazakar, en milliyetçi en saf duygulu insanlarının yaşadığı müstesna bir yerleşke.
Sakinlerinin ekseriyeti elde edindikleri birkaç metre karelik mülklerini dişlerinden tırnaklarından arttırarak almışlardı.
Birçok aile bilirim ben o kooperatife üye olurken;
“Doğru mu yapıyorum yanlış mı” kavramları arasında kaç kez gidip geldiler.
Yine bir çok aile bilirim ben kooperatifin aylık aidatlarını öderken nelerinden kısıp nelerden fedakarlıklar ettiklerini.
Birçok aile daha bilirim herkesin bildiği gibi Kooperatifin peşin kısmını ödemeye çalışırken eş dostlarından altınlar borçlanırken alan el olmanın mahcubiyetiyle yüzlerinin nasıl kızardığını, hicap duyduklarını…
Borçları bitene kadar da dakikalık altın kurlarını nasıl takip ettiklerini de çok iyi bilirim.
En çok da neyi bilir üzülürüm biliyor musunuz; o kooperatiflere üye olup dişlerinden tırnaklarından arttırarak ödedikleri evleri bitmeden hayata gözlerini yumanların ailelerinin yaşadıkları acıları, buruklukları…
‘Rahmetlinin gözü açık gitti, nasip olmadı hayalini kurduğu evinde bir gece uyumak’ diyerek yıllarca o evde buruk yaşayanları hiç tanıdınız mı bilmem, ben tanıdım.
İşte o yılların emeği, yıllarca dökülen alın terleri bir bir yerle bir oluyor Abdullah Paşa Mahallesinde.
İnsanlar acılı, insanlar mahzun, insanlar çaresiz, insanlar tedirgin…
Günlerdir niyaza durmuş yakarışlarda bulunuyor; Allahım bizlere hayırlı bir kapı aç diyorlar.
Herkesin umudu Belediye Başkanı Sayın Şerifoğulları’nda…
Sayın Şerifoğulları’nın yarın yapacağı toplantıyı iple çekiyorlar.
Belediye Başkanı bu meraklı bekleyişlere nasıl karşılık verecek, Mahalle sakinleri Sayın Şerifoğulları’nın vereceği müjdeyle mutlu mu olacaklar yoksa tipik TOKİ mantığını sürdüreceklerini söyleyerek insanların umutlarını dumura mı uğratacak bekleyip göreceğiz.
Aslında top Belediye Başkanında…
Şehrin idari açıdan tek yöneticisi var o da kendisidir.
Alacağı kararların vebali de takdiri de kendisine ait olacaktır.
Çünkü bu günden sonra şehirdeki tüm tasarruflardan kendisi sorumludur, bu halka kendisi hesap verecektir.
Şehrin Valisi bugün var yarın olmayacaktır.
Milletvekilleri 2 yıl sonra tarih olacak ve bugünlerin hesabını Sayın Şerifoğulları 5 yılın bitiminde bu halka kendisi verecektir.
Onun için acele etmesine gerek yok, düşünüp taşınıp öyle karar vermelidir.
Gerekirse bir teknik danışman ordusuyla konuyu gündemine almalı şehri sil baştan imar etmelidir.
Zor bir olay değil; yapması gereken sadece inisiyatifi eline alıp güçlü bir otorite kurmaktır.
Bakın bitim kadar sevmem, ama hakkını da inkar etmem, bu süreçte şehrin en az 50 yılını heba ettiğine inandığım Mücahit Yanılmaz olsa idi işler çok daha farklı seyrederdi bu süreçte.
Gerek burnundan kıl aldırmamasından, gerekse egosundan kaynaklı… Sebep ne olursa olsun Mücahit Yanılmaz olsa idi depremin henüz ilk haftasında inisiyatifi eline alır Valisinden Milletvekillerine kadar herkesi bypass eder ve işin başına geçerdi.
Tamam, belki yine nalıncının keseri gibi yapar şehrin anasını ağlardı ama inanın hesabını kendisinin vereceği bir konuya da kimsenin müdahale etmesine izin vermezdi.
Sayın Şerifoğulları’na Allah olağanüstü bir fırsat verdi ve bu fırsatın kapılarını şehrin batısından yani, Abdullah Paşa’dan araladı.
Aralanan bu kapıyı çok iyi ve mantıklı değerlendirirse bu millet bu şehre Şerifoğulları’nın heykelini diker.
Zor bir olay değil, hemen birkaç yüz metre doğusunda iki tane gökdelen var ve depremde zerre miktar zarar görmemiş.
Gökdelenlerin de birkaç yüz metre doğusunda eski İl Özel İdaresinin arsasında devasa rezidanslar yapılırken Abdullah Paşa Mahallesinde deprem riski bahanelerine sığınarak zemin artı 5 kat inşa etmek en hafif tabirle safdilliktir.
Bu fikir başkalarına ait ise Şerifoğulları emin olsun ki bu fikrin sahipleri kendisinin ayağına oynamışlardır.
Abdullah Paşa Mahallesi şehrin batıya açılan kapısıdır ve yerleşke olarak en seçkin bir yerdir.
Dolayısıyla burası yeniden inşa edilecekse öyle bir inşa edilmeli ki yukarıda bahsettiğim o birkaç yüz metre ötedeki yapıları gölgede bırakmalıdır.
Mevcut düşünülen şekilde zemin artı 5 kat inşa etmek sadece orada evini kaybedenleri borçlandırarak ev sahibi yapmaktan ve onların ahını almaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Bu mantıkla inşa edilen bir yapıyı önüne gelen herkes yapabilir zaten.
Şerifoğulları vizyonunu ilk kez bu yerleşkede görücüye çıkarmalıdır.
Aksi takdirde 5 yılın bitiminde Sayın Şerifoğulları yeniden aday olursa kendisine; “Senin ufuk ve vizyonunu Abdullah Paşa Mahallesinde gördük kardeşim, zahmet edip kendini bize anlatma.” derler kendisine.
Dolayısıyla; Sayın Şerifoğuları kendisine altın tepside sunulan bu fırsatı ne yapıp yapıp Abdullah Paşa Mahallesinde değerlendirmeli vizyonunu ortaya koymalıdır.
Aksi takdirde Mücahit Yanılmaz’ın akıbetini yaşaması kaçınılmaz olur.
Onun vizyonu nasıl iki battı çıktıyla değerlendirildiyse kendisinin vizyonu da Abdullah Paşayla neşet bulacaktır.
Netice Mücahit Yanılmaz gibi ya kiraz bahçesi olacak ya da şehrin batısındaki vizyonu o kiraz bahçesine kendisinin heykelini diktirecek.