Harput edebiyat ikliminin en önemli yapı taşlarından olan Şeyhül Muharririn Ahmet Kabaklı Hoca’nın aramızdan ebediyete intikalinin üzerinden tam 21 yıl geçti.
Edebiyat Cemiyeti’ni ve Türk Edebiyatı Vakfı'nı kuran, Türk Edebiyatı dergisini yayınlayan Kabaklı Hoca ömrünü Türk milletinin varoluş mücadelesindeki bilinçlenmesine ayırmış usta bir yazardı.
‘Eyleme geçirilmeyen, hareket haline gelemeyen düşüncenin ya da sözlerin gerçek bir söz ve düşünce hüviyetine sahip olması beklenemez’.
Ahmet Kabaklı hocamız edebiyat, düşünce ve sözlerin eyleme, harekete geçirilmiş halidir.
O yalın ve sadedir, söylediğini yapan adamdır.
Bana göre Hocamız kendi ruhunu inşa etmiş, içsel yolculuğunda tek başına, sessizce, sürekli bir tefekkür halinde ve gösterişsiz bir şekilde tek başına yürümüş ender şahsiyetlerden biridir.
1924 yılı Mayıs ayında Elazığ Harput’da doğmuş, çocukluğu Harput yakınlarındaki Göllübağ’da geçmiştir.
Kabaklı Hoca’ya 1997 yılında Şeyhül Muharririn (Yazarların Şeyhi) payesi verilmiştir.
Sultanahmette’ki Çarşamba sohbetlerini otuz yıl aralıksız sürdürmüştür.
Ancak 77 yaşında ebediyete intikaliyle “Çarşamba Sohbetleri” öksüz ve boynu bükük kalmıştır.
Batı ve Doğu’da insanları fikirleriyle etkileyen çok az insan vardır.
İşte Şeyhül Muharririn Ahmet Kabaklı Hoca’da bu şahsiyetlerden biridir. Edebiyat toplumumuzun tarihi, edebi şuuru onunla manasını bulmuştur.
Değerli Hocam Usta Hikayeci Mustafa Kutlu’dan dinlemiştim;
Merhum Ahmet Kabaklı Hoca, o yıllarda benim de içinde olduğum yayınevinin kuruluş amacı ve felsefesini oluşturan “Fikirde ve Sanatta Hareket Dergisi’nin” devamı olan topluluğun önde gelen temsilcisi Nurettin Topçu’nun fikirlerinden esinlendiğini dile getirmişti.
Nitekim Nurettin Topçu’nun 1940’lı yılların önemli dergilerinden olan Fikirde ve Sanatta Hareket dergisinde makaleleriyle okurlarıyla buluşmuştur.
Kanımca Nurettin Topçu gibi büyük bir fikir adamından etkilenmiş olacak ki Türk milleti kendi varoluş mücadelesine ondan öğrendikleriyle devam etmişlerdir.
Hoca, Nurettin Topçu’nun fikirlerini Paris seyahatinde öğrenmiş olabilir. Çünkü büyük düşünür ve filozof Nurettin Topçu’da o yıllarda Paris’te bulunmaktadır.
Daha sonraki yıllarda Hoca Ahmet Kabaklı, Türk milletinin kendi öz değerlerinin yılmaz bir savunucusu olarak tanınmaya başlamıştır.
Kabaklı Hoca ile tanışmayı çok istemiş olmama rağmen, hatta Sultanahmet’teki Türk Edebiyatı Vakfı’na birkaç kez gitmeme rağmen bir türlü tanışmak nasip olmadı.
Zaten benim yayınevi yolculuğum yeni başlamıştı ki, çok kısa bir süre sonra da Hocamız vefat etti.
Kabaklı Hoca Elazığ özellikle Harput sevdalısı bir yazardı. Harput’un efsanelerini, masallarını, edebiyatını, taşını ve toprağını en ince ayrıntısına kadar bilirdi.
O, Hocaların hocasıydı.
Ahmet Kabaklı bir "şeyh"di! Muharrirlerin, yazarların şeyhi idi, şeyhülhmuharririn idi!
Mekânı cennet olsun.