Uzaklaşan gitmiş değildir

Yaklaşan gelmiş değildir

Laedri

Nasıl da uzağız diye sayıklıyorsun, sayıklama sakın.

 Mesafe sorun değil özlemeye, delicesine sevmeye mani değil.

Göğün zirvesindedir güneş ama dünyayı aydınlatıyor ve ısıtıyor.

Güneş, güneşliğinden bir şey mi kaybetti şimdi? 

Yakında olsa ırak da olsa güneş güneşliğini gösterir cümle âleme. 

Yok sayamazsın parlaklığını güneşin ve hissiz kalamazsın sıcaklığına.

Trenler gelip geçer, otobüsler, uçaklar, gemiler…

Hasretler taşınır bir kalpten başka bir kalbe.

Bakışlar asılı kalır uçağın dumanında, geminin rotasında, trenin katarında.

Katran geceler başlar kafamızın içinde, geceden daha gece, işkenceden beter. 

Herkes kendi uzaklığını yaratır aklında, kendi mesafesini belirler kalbinde.

Var ama yok dediğimiz onca kişi yanı başımızda, yok ama var dediğimiz onca can var uzağımızda.

Kim bırakır ki kalbini? Gittiği yere kalbini de götürür çünkü.

Gelmiş ama kalbi sende değil, neye yarar ki?

Herkesin hasreti kalbi kadar.

Elimizin altında bildiğimiz ama el olan…

Yâd elde olan ama elimizin içinde sıcaklığı kalan…

Saksındaki çiçektir baktığın ama ne kokusu var ne rengi…

Uzaklardan gelir kokusu nerede olursan ol mesafe ne olursa olsun tanıırsın bu kokuyu.

Gözünün önünde olup da günbegün tükeneceğine, uzağında olsun milim milim büyüsün.

Kahır olacağına yanı başında, murat olsun uzağında.  

Gözyaşı olacağına kirpiklerini ıslatan, taze toprak kokusu olsun yaz yağmurunda.

 Buram buram sevda koksun sokağında.

Gurbet; kalpten uzak düşmektir, gözden uzak düşmek değildir.

Aklında yoksa eğer kucağında olsa nafile, kalbinde yoksa eğer göğsünde uyusa da boş. 

Geceleri rüyana giriyor, kokusunu duyumsayıp mutlu oluyor, varlığını hissediyor ve aynı göğün altında soluklandığınızı hayal edip mutlu oluyorsan mesafeler sıfırlanmıştır o zaman.

Giden gelmiştir aslında sana;, farkında olman lazım.

Gelen gitmiştir belki de.

Sevda türküleri şimdi hüzne ayarlıdır. 

Turnalar selam yüklenmiştir uzaktaki yâre götürmek üzere. Mektuplar yakılmıştır ucundan, çekilen hasretin gönlü nasıl da küle çevirdiğine delil olsun diye. 

Nasıl da güzeldir uzaktan sevmek.

Yok ama var.

Ne de çok bir aşk birikmiştir dudaklarda.

Sözler sarf edilmek için hazır kıtadır.

Gözler nemlidir hasretten.

Kollar sarılmaya mecburdur.

Uzaklaştıkça artan bir aşkın müdavimleri, büyüyen bir yangının şerareleriyiz. 

Bir damlacığız ama dalgaya karışacağımız anı bekliyoruz.

Bir çakılız ve dağa aşığız. 

Özlem de uzadıkça büyür, büyüdükçe çığırdan çıkar.

Gelen belki de ayrılığıyla gelmiştir, terkiyle.

Heybesinde gözyaşı saklıdır, kahır vardır belki de.

Koşup da ona sarılmanın boş bir duvara sarılmak olduğunu, kurumuş bir ağacı kollamak olduğunu ifade etmek abesle iştigaldir.

Gelen çöldür düştüğün ve kendini kaybettiğin.

Giden ummandır düştüğün ve kendini bulduğun.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol