Sosyal medyayla birlikte gerçeklikten ziyade görüntülere ve görünmeye takıntılı bir toplum haline geldik denilebilir. Örnek olarak Guy Debord; insanın herhangi bir ekrana yansıdığı zaman kendine de seyirci olduğunu dile getirmiştir.
Sinema kurgu yaratımında özgürleştirici temaları işlemekten kaçınmaz: Bunlardan biri de saykodelik temalı filmler. Edebiyatta ise Lewis Carroll’un kaleme aldığı Alice Harikalar Diyarında eseri örnek verilebilir.
Türkçeye saykodelik olarak çevrilen kelimenin İngilizcesi Psychedelic’tir.
Psyche kelimesinin kökeni anlamına göre “zihni tezahür ettiren şey” veya ruh anlamına gelir. Halüsinasyonların ötesindeki metaforlar, tezahürler, bilinci dönüştürebilir ve hayal gücümüzü harekete geçirebilir.
Zihnimizin psikoaktif maddelerle uyarıldığında geçici eşikler şeklinde deneyimlediği holografik gerçeklikler sunar.
Saykodelik, gerçeküstücülükle veya dışavurumculukla da karşılaştırabiliriz: zihnimizin rüyalar aracılığıyla (bilinçdışı) tezahür ettiği şey; sinemada, saykodelik filmlerde karakterlerin değişmiş ve halüsinasyon hallerini psikedelik anlatı, ses veya görsel söylem yoluyla temsil edilir.
Saykodelik, sinemada hayaletimsi (soyut) bir perdeyle bölünmüş aynı alanı oluşturmaktadır: Dijital çağ ile birlikte sosyal medyada kurgulanmamış sinemasal tadında soyut bir perdeyle bölünmüş siyasal adayların seçmeni manipüle eden açıklamalarına maruz kalıyoruz.
Gün geçmesin ki, cumhurbaşkanı ya da milletvekili adaylarının gerçeklikten aşınmış bir siyasal söylemi-bir gafları ya da görüntüleri sosyal medyaya düşmesin.
Sırf bu nedenle 14 Mayıs 2023’te yapılması planlanan Genel Seçim: Türk siyasal tarihinin en ilginç seçimi olmakla beraber cumhurbaşkanı adaylarının ve vekillerin, seçmen kazanmak için gösterdikleri performans takdire şayan olarak hafızalarımızda yer edecek olması kaçılmaz bir sonuç gibi duruyor.
Birkaç örnek vererek açıklamak gerekirse: Bir cumhurbaşkanı adayının dans ederek dansı partinin sloganı haline getirmeye çalışması…
Yine ha keza seçmen yaşının 18 yaşın altına indirildiği takdirde seçimi kazanacağına inandırılması.
Bir başka adayın özel olarak kendisine aday olması gerektiğinin söylenmesi saykodelik değil de nedir?
Ülkede büyük bir deprem yaşanmış, kentler yıkılmış, binlerce can gitmiş.
Bir o kadar yıllarca emek verilen maddi kayıplar varken, hala adayların ülkenin içinde kıvrandığı ekonomik krize, enflasyona karşı tutarlı bir açıklama yapmamış olmaları.
Saykodelik değildir de nedir ?
İnsanlar yeterince beslenemiyor, geçinemiyor, İşsizler ordusu bekleyişte! Ama sosyal medyanın saykodelik kurgusunda bütün siyasiler mükemmel!
Guy Debord “Gösteri Toplumu” eserinde şöyle der: Gerçekten ters çevrilmiş dünyada gerçek, sahtenin bir anıdır.”
Sosyal medya, saykodelik de şovun, gösterinin, işe yaramaz siyasal imajından başka bir şey değildir de nedir?
Gösteri toplumunun başarısı, geçmişi unutmak isteyen ve artık gelecek inancı taşımayan saykodelik bir ideolojik nesil oluşturmamalıdır.