Bu yazıyı yazmaktaki meramım Saygıdeğer Hocam, aynı zamanda dostluğunu benden hiç esirgememiş Nafiz Koca’yı intikad etmek değil sadece son yazısındaki düşünceleri üzerinden tenkit etmektir..
Günışığı’nda böyle bir yazı kaleme almak hem de gazetenin sahibini tenkit etme hatasına düşmek tabiidir ki pek akıl kârı iş değil..
Amacım kâr elde etmek değil..
E zaten ben de pek akıllı sayılmam..
Bu yüzdendir ki doğru bildiğimi anlatıp yanlış gördüğümü eleştirmek alışkanlığım en kötülerinden..
Benim doğrularım senin doğrundan daha doğrudur demiyorum..
Şahsi düşüncelerimi şahsi düşünenlerle mukayese etmektir amacım..
Ayrıca biliyorum ki Saygıdeğer Nafiz Koca’nın bilgi ve düşünce dünyası bu fakirin kalemine ders verebilecek güçtedir.
Dersimize bazen çalışmayabiliyoruz, bundan sebep Sayın Hocamız bizi affetsin..
Ve gelelim asıl mevzuya;
Geçen günlerde CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik soruların yer aldığı afişler üzerinden çıktı bütün mesele..
Sahiplenilmemiş afişlerin kimler tarafından hazırlandığı üzerinde durdu herkes..
İçeriği ile kimse alakadar olmak istemedi..
Dolayısıyla Sayın Nafiz Koca’da bu içerik meselesini es geçti ve yapılanın saygı ve nezaketten yoksun bir tavır olduğu düsturunu geliştirdi ve sonrasında bunun üzerinden başlatılmak istenen algı oyunun tarafı oldu…
Belki farkında olarak belki de olağan refleksi bunu gerektirdiği için bilemem..
Zira afişlerin amacını aştığını belirtmiş son yazısında..
Amacını aşan ve CHP’lilerin bizzat imzalarının olduğu söylemlerin sahibinden ziyade bu afişleri yaptıranlarda sorunu gördü..
Aslında bu bir tenakuzdu..
Ve olayın geçtiği yer milli hassasiyetlerin en ağır bastığı yer Elaziz’di.
Afişlerle güdülmesi düşünülenin tahrik ve provokasyondan ibaret olduğunu varsaymış..
Oysa kimse tahrik de olmadı provokasyona gelip ortalığı ateşe de vermedi..
Tepkisini en demokratik yoldan dile getirmenin bir tezahürü sergilendi sadece..
Aynı zamanda yapılan malumun ilanıdır sadece..
Sevgili Hocam sormak isterin size, afişlerde anlatılmak istenenler, sadece bu çirkin, provokatif söylemlerin, kelime ve cümlelerin sahiplerinin ülkemiz üzerindeki pis düşüncelerinin tezahürü değil midir?
Bu durumun bir kez daha aleni edilmesinin sizi neden bu kadar huzursuz ettiğini de anlamış değilim..
Verdikleri sözün üzerinden iki yıl geçmiş ortada yoklar, seçim arefesinde temel atıp göz boyama derdindeler..
Biz de okulu aldık kabul ettik.. Allah razı olsun..
Sonra, memleketimize gelmişler, hoş gelmişler sefa getirmişler..
Biz de hoş geldiniz sefa götürünüz dedik..
Geldiler, gördüler, grup toplantılarını da yapıp gittiler..
En demokratik şekilde ağırlandılar..
Karşılığında memleketime bakanlık sözü bile verdiler..
Demek ki nahoş bir durum yok..
Hem afişleri pek sevmiş olacak ki önüne geçip poz bile verdi boy boy..
Sonra boş kelamlarla vatandaşı tahrik etmenin ne anlamı var ki?.. Değil mi Sayın Hocam?..
Evet Saygıdeğer Nafiz Koca dediğiniz gibi doğru da bir, aklın yolu da..
Söz konusu afişlerin halkı ayrıştırma amacı güdüsünün ayyuka çıkmasına vesile olmanız hasebiyle yazıyorum; O afişlerin içeriği evet dediğiniz gibi halkı ayrıştırmaya itiyor..
Doğru da bir aklın yolu da bir..
Zira afişleri sahiplenmemek konusunun bu açıdan bakıldığında pek bir önemi de kalmıyor..
Afişlerde yer alan çirkef düşüncelerin sahibi CHP’liler değil midir?..
Bu irite edici çirkef sözleri şahsi olarak söyleyenlerin hanesine eksi olarak yazılmayacak mıdır?.
Bu noktada MHP il başkanı Saygıdeğer Semih Işıkver’in sosyal medyadan yayınladığı yazı ne muhteşem cevap olmuş ilgilileri için sevgili Nafiz Hocam;
Ben de bu konuda nasıl güzel anlatabilirim ve yazabilirim diye düşünürken bir baktım ki MHP il Başkanı Sayın Semih Işıkver duygularıma tercüman olmuş; Sayın Başkan ehl-i düşünce ve ehil bir siyaset adamı..
Daha güzel anlatmış olduğunu düşündüğüm için Sayın MHP İl Başkanı Sayın Semih Işıkver beyefendinin af ve anlayışına sığınarak sosyal medyadaki yazısını noktasına virgülüne dokunmadan kendi blogundan aynen iktibas ediyorum Nafiz Hocam..
*
Başta Kemal Kılıçdaroğlu, CHP milletvekillleri ve CHP’li yazarlar bu afişlere ne dediler biliyor musunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu, “Bay Kemal’in şehre ziyaretini provoke etmek için, her yeri bunlarla donatmışlar. Ucuz provokasyonlar” dedi.
Bir CHP milletvekili “Kirli ve provokatif billboardlar”, bir başka CHP milletvekili “Bu ülkenin insanlarını ayrıştırmaya, düşmanlaştırmaya kimsenin hakkı yok. Yalan ve iftira siyaseti kaybedecek” açıklaması yapmış… Elazığ’daki afişlerle ilgili CHP’deki algının özeti şu: Provokasyon, kirli algı…
Şizofrenliğe bakar mısınız?
Kendi sözlerinin asılmasını kirli algı ve provokasyon olarak görüyorlar. Kendi sözleriniz kirli ise siz niye milyonların huzurunda bu sözleri kullanıyorsunuz?
Kendi sözleriniz provokasyon yaratıyorsa, siz ekranlardan bu sözleri kullanarak Türk milletine karşı provokatörlük mü yapıyorsunuz?
Bu sözler iğrençlik, kirlilik ve provokatörlük içeriyorsa bu cümlelerin sahibi nasıl bir karakter oluyor?
Başta Kemal Kılıçdaroğlu ve diğer sözlerin sahiplerine soruyorum: Bu cümleler size ait değil mi?
Cümleler size aitse, afiş yaptırıp billboardlara astıranlara niçin teşekkür etmiyorsunuz?
Yok, size ait değilse “Bu cümleleri kullananlar her kimse bunlar dünyanın en şerefsiz insanlarıdır” diyebiliyor musunuz?
*
Ne dersiniz Saygıdeğer Hocam; Sizce Sayın İl Başkanı haklı değil mi?
Bunun da mı tutar yanı yok?
Sahi siz meseleye hangi açıdan bakıyorsunuz?
Bilvesile selam ve saygılarımı sunuyorum..Vesselam..