Sosyal medyanın çocuklar üzerindeki etkisi tartışılan konular arasındadır. Çocuk video içerikleri eğlence, oyun, tatil, alışveriş, makyaj, mutfak, tüketim ve kenarına eklenen eğitim. Başlıklar genelde bu şekilde. Her biri ayrıca tartışılabilir. Gelelim, bu konudaki yasal işleyişe. Ülkemizde on üç yaşından küçük çocukların sosyal medya ve YouTube gibi kanallarda kullanıcı olması yasak. Ancak uygulamaya bakıldığında, ciddi bir sorun var. Denetim eksikliği olduğu aşikar ve bu konuda yasal yaptırım gerekli. Çünkü çocukların kullanıcı olması yanında, çocuğuyla birlikte ebeveynlerin aktif rol aldığı video içerikleri üretilmektedir. Çocuklarının görselleri yanında özel alanlarını paylaşan ebeveynler hakkında ne söylenebilir, bilemedim. Ebeveynlerin kendi elleriyle, özel alanlarını yıktığına şahit olduğumuz bir dönemdeyiz. İstenen ise, daha fazla beğeni ve daha fazla takip.
Bazı çocuk videoları, anne ve babanın onayladığı ve kurguladığı içeriklere sahip. Bu içerikler ebeveynlerin kontrolünde çocuğun merkezde olduğu ve çocuğun davranışlarının yönlendirildiği oyun ve eğlenceden öte, maddi kazanç sağlamak amaçlı tasarlanıyor. Ebeveynler, çocuğun değer kaybına neden oluyor. Bu dijitalleşmenin ebeveynlere etkisi olarak okunabilir. Yine sosyal medyanın ebeveynlere etkisi, çevrimdışı alanda çocuğuyla oyun oynamaya üşenirken, sanal ekranda oyun içinde aktif rol almasıyla açıklanabilir.
Geçtiğimiz günlerde, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, “Çocuklar Sanal Dünyada Yalnız Bırakılmamalı” başlıklı ebeveynlere yönelik bazı tevsiyelerde bulundu. Bunlar,
çocukların kişisel bilgileri, fotoğraf ve video gibi görselleri kötü niyetliler tarafından istismar edilebilir. İyi niyetli paylaşımlar çocukların sağlıklı gelişimini etkileyebilecek riskler ortaya çıkarabilir. Çocukların internet kullanımını engelleyici ve yasaklayıcı tedbirler yerine, rehberlik tavrı takınılması gerektiği yönünde tavsiyeler içermekteydi. Bir diğeri, çocuklarımızı yazılı, görsel ve dijital yayınların zararlarından korumak amacıyla, Bakanlığın 2023 yılı Ağustos ayı itibarıyla 168 zararlı içeriğe müdahale etmesiydi. Her iki uygulamayı önemsiyorum. Çocukların sağlıklı gelişimi ve ruhsal iyiliği bakımından çok önemli adımlar.
“Çocukları Sanal Dünyada Yalnız Bırakmamalı” cümlesini doğru okumalı. Çünkü bazı ebeveynlerin çocuklarının kişilik hakları ve mahremiyeti için daha dikkatli olması beklenmektedir. YouTube her türlü konuda video içeriklerinin üretildiği bir ortam. Ebeveynler bu ortamda kendileriyle birlikte çocuklarını vitrine çıkarıyor ve kendi elleriyle onların hem özel alanlarını yıkıyor hem de çocuğun çocukluğa dair anlamının yitirilmesine katkıda bulunuyor. Aslında, sosyal medya platformlarında kötü niyetli kişilerin yaratacağı riski, ebeveynler farkında olmadan çocuklarına ilişkin içerik üreterek kendileri hazırlıyor.
Bu nedenle, ebeveynlerin yasal müfredata bağlı olarak medya okuryazarlık eğitimi alması gerektiğini düşünüyorum. Bakanlık dijital risklere karşı ve mahremiyet konularına ilişkin eğitimler veriyor. Ancak küçük çocukların ebeveynleri adına hesap açması ve buralarda uygun olmayan içeriklere maruz kalmasını engelleyici ne tür tebdirler aldığını merak ediyorum. Açıkça, ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte video içeriği üretmesi ve bu şekilde çocukların istismar edilmesi,çocukların tüketime özendirilmesi gibi konularda denetim ve yasal süreç, yaptırımlarıyla birlikte işletilmeli. Bunlar dikkatle üzerinde durulması gereken konular. Çocuğun mahremiyeti ve çocuğun hakları ihmal edilmemesi gereken en hassas meselemiz olmalıdır.