Kendini dürüst, namuslu olarak tanımlayan hemen herkesin kullandığı bu argümanın aslında çok da doğru olmadığını hepimiz iyi biliyoruz.
Ama iş hava atmaya geldiğinde bunu sonuna kadar kullanmaktan da çekinmiyoruz.
Oysa gerçek bir tanedir ve gerçeğin sana göre bana göre'si yoktur.
*Banka ve ATM kuyruklarında öncelik sırası almak için her yolu deniyoruz.
*Komşunun internetini izinsiz kullanırken ya da maç yayınlarını kaçak izlerken hak, hukuk aklımızın ucuna bile gelmiyor.
*Hastaneye, kamu kurumlarına adam ayarlarken hiç utanmıyoruz.
*Bir işini görmek, çözmek için adamlarımızı devreye sokmaktan çekinmiyoruz.
*Oğlumuzu ya da kızımızı işe sokmak isterken diğer vatandaşların hakkına girdiğimiz gerçeği aklımıza bile gelmiyor.
*Komşu iş yapmasın diye her türlü yalana, dolana başvuruyoruz.
*Çocuğumuza okulda özel imtiyaz tanınsın diye paranın gücünü ve statümüzü sonuna kadar kullanıyoruz.
*'Biz' yerine 'Ben' olgusunu kullanmak için her yola başvuruyoruz.
*Kişisel menfaatimiz uğruna her yol mübahtır anlayışıyla hareket etmekten çekinmiyoruz.
*Hak, hukuk, liyakat ve en önemlisi de Allah Korkusu hiç aklımıza bile gelmiyor.
*Biraz canımız yandı mı dünyayı ayağa kaldırırken, kitleler halinde yapılan haksızlığa ve zulme seyirci kalıyor, üç maymunu oynuyoruz...
Her türlü krediye ve faize bulaşmamıza rağmen, alnı secdeden kalkmayanlar olarak bizler yapıyoruz bunları ki, en üzücü olanı da bu...
İş zekât vermeye geldiğinde de yan çizip, benimle mi kazandılar, diyebilecek kadar da insanlıktan çıkabiliyoruz.
Ve bütün bunları yapmamıza rağmen, bu güne kadar kursağımdan haram lokma geçmedi, çok şükür ki, haram yemedim, yedirmedim diyebiliyoruz.
Oysa gırtlağımıza kadar pisliğin içinde olduğumuz gerçeği öylece karşımızda durur...
Ahirette hesap günü hepimiz için birgün kurulacak ve o gün geldiğinde işler hiçbirimiz için kolay olmayacak.
Oysa bu konudaki hükümler açık ve nettir. Allah sınırları çizmiş ve gerçeği ayetlerde açıkça belirtmiştir.
Mümtehine Suresi, 3. ayette: "Ne yakın akrabalarınız, ne çocuklarınız kıyamet günü size bir yarar sağlayamaz..."
Ahkaf Suresi, 5. ayette: "Allah'ı bırakıp kıyamet gününe kadar kendisine icabet etmeyecek şeylere tapandan daha sapmış kimdir...
" 7-10 "Göz dehşetle açıldığı, Ay tutulduğu, Güneşle Ay birleştirildiği zaman; İşte o gün insan 'Kaçacak yer var mı?' diyecektir." der.
Peki bu ayetleri nereye koyacağız? Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyoruz.
Halbuki hayat birgün bizim için de "Ve Perde" diyecek. Cahit Sıtkı'nın dediği gibi: "Neylersin ölüm herkesin başında Uyudun uyanamadın olacak Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında Bir namazlık saltanatın olacak Taht misali o musalla taşında..."
Sizce de bi silkinip kendimize gelmemiz gerekmiyor mu artık?