Tıynet; yaradılış, huy manasında kullandığımız bir kelimedir.

Zihniyet; 1.bir toplumdaki ya da topluluktaki bireylerde, görüş ve inanış etmenlerinin etkisiyle oluşan düşünme yolu, düşünüş biçimi ya da anlayış, düşünüş manasını taşıyan bir kelimedir. Basiret; ölçülü görüş, doğru görüş, uyanıklık manasında bir kelimedir.

Tıynet kelimesi ile karakter kelimelerini anlamları babında eşdeğer görüp anlamak mümkündür.

Zihniyet kelimesi ise kişilik manasını taşır, yaratılışımızda ki tıynetimiz nasıl ve ne şekilde olursa olsun, yaşadıkça eğitimimiz, öğretimimiz, deneyimlerimiz neticesinde kendi hür irademizle var ettiğimiz, sürekli değişimde, değişirken gelişmesi için çaba gösterip, gayret ettiğimiz tutum ve davranışlarımız, tavır, tarz, uygulama, hayata sunma şekillerimizin bütünüdür.

Basiret kelimesi manasında da olduğu gibi görüş ve fikirlerimizin bütünü, ölçülü, dengeden sapmayan, doğru olmasına özenli yaklaştığımız, süreç ve bakış açımızın hatalı olmaması için uyanık, geniş açıdan bakıp, geniş açıdan bakarken hiçbir ayrıntıyı gözden kaçırmama hassasiyetimizdir.

Basiret kelimesine mana olarak derinliğine cesareti, ıskalamama özenini, savsaklamama ciddiyetini de ek yaparsak doğru olacaktır.

Dikkat çekmeye çalıştığım, altını çizmeye çalıştığım mevzu, toplumu oluşturan bireyler, her fert, kendisine ait tıynet, zihniyet, basiret yapısını bilme gerekliliği, zorunluluğudur.

Kötü hatta berbat olan insanımızın kendisini tanıma, kendisine ait hassasiyet ve zafiyetleri doğru belirgin olarak tespit etmesi yerine toplumsal akışa, sürü psikolojisine yenik düşmesidir, ekseri hal böyledir.

Peki, toplumsal olarak doğrular ekseriyeti çevresinde tutum ve davranışlar hâkim kılınmış ise adaletli ve etik yaşama şekli empoze edilir halde ise neden kötü olsun ki diye düşünebiliriz.

Düşünme hali insanın muazzam kazanımıdır da, süreç devam ederken suya sabuna dokunmama, aman ben mi çözüm bulacağım gibi zaafta insana ait bir karakter özelliğidir.

Maalesef toplumların eğitim ve öğretim seviyesi ne kadar iyi olursa olsun, kurnaz ve çıkarcı, menfaat düşkünleri de durum analizini çok iyi yapar ve duruma göre plan ve programlarını oluşturup hayatlarımıza sunarlar.

Bireylerinin sürekli kendilerini yenileyip geliştirdiği toplumlar elbette bilim, sanat, kültür seviyesinde sürekli yükselme sağlarlar, kurnazca ve menfaat barındıran baltalama girişimlerinden en az darbeye maruz kalırlar.

Ezber, dayatma, korkutma gibi uygulama halleri, bozuk tıynetli, yanlış zihniyetli, basiretsiz insanların çok olduğu toplumlar ise yerinde sayarak hatta gerileme hallerinde debelenip dururlar.

Tıynetsiz, zihniyeti yanlış ve bozuk, basiretsiz insanların çok olduğu topluluklar her manada çöküşün içerisinde olsalar da içerlerinde çok küçük bir zümre bu farkındalık içerisinde kendilerine zevk-u sefa bir hayat kurmayı, hayatlarının asırlar sonrasına dahi varlık ve zenginlik aktarmayı başarabilirler.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol