Bakan Nebati’nin gözlerindeki ışıltıyı görme şansını henüz yakalayamadık ama sosyal medya hesaplarındaki onlara göre övünç bizlere göre utanç dolu paylaşımlarını özenle takip etme şansımız henüz elimizden alınmadı.
Hazretin kendince övünç dolu son paylaşımı sosyal yardımlarla alakalı idi…
Akşam, HABERTÜRK TV’deki programında Sayın Hülya Hökenek de başlık olarak konuyu tartışmaya açmış Bakan Nebati’nin 2002 yılı ile 2022 yılı sosyal yardımlarını mukayese edişini “Enine Boyuna” masaya yatırmıştı.
“2002 yılında sadece 1 milyon haneye sosyal yardım hizmeti verilirken pandemi yardımları hariç tutulduğunda 2021 yılında 4,3 milyon ailemize ulaşılmıştır.” Demişti paylaşımında Bakan Nebati, övünçle…
Dedim ya kendilerine göre övünç, bize göre utanç tablosu bu rakamlar.
Zira Victor Hugo’nun dediği gibi onlar yardım edilmiş yoksullar istiyor, biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk…
O yüzden onlar yaptıkları yardımlarla övünürken bizler artan yardıma muhtaç kişi sayısından da yoksullar üzerinden siyaset yapılmasından da utanıyoruz, utanç duyuyoruz.
Bakan Nebati’nin verdiği rakamların ne yazık ki doğru olduğuna inanıyoruz.
Yaklaşık 84 Milyonluk bir ülkede 4,3 Milyon insan devletten sosyal yardım alıyorsa, ve bu rakam 2002 yılından bu yana 4 kat büyümüş ise aslında burada hükümet olarak övünülecek bir durumdan ziyade utanılacak bir durum söz konusudur.
Bana göre övünme hakkı devletindir. Devlete hükümet edenlerin değildir.
Devlete hükümet edenlerin hakkı ve görevi ise devlet tarafından sosyal devletçilik anlayışıyla yardıma muhtaç kişilere verilen yardımların yerine ulaşıp ulaşılmadığını kontrol etmek ve denetlemektir.
Bakın Devlet, Sosyal Devletçilik gereği sığınmacılar da dahil olmak üzere 81 vilayetin en ücra noktasındaki yoksullara yıllardan beridir yardım elini uzatıyor.
Kimine yaşlılık, kimine engelli, kimine hasta bakım kimine ise yakacak yardımı…
Bakan Nebati’nin içerisinde bulunduğu hükümetler göreve gelmeden önce bu ülkede kendi tespitleriyle 1 Milyon haneye sosyal yardım giderken kendileri geldikten sonra Devlet artan yoksulluktan dolayı yine kendi tabirleriyle 4.3 Milyon haneye sosyal yardım hizmeti vermeye başlamıştır.
Devlet bu sosyal yardım hizmetlerini verirken mevcut hükümetler üzerinden bunu gerçekleştirir.
Mevcut hükümetler de bu yardımların sevk ve idaresini layık-i veçhile yapmak zorundadır.
Yapamıyorsa devlete de sosyal yardım hizmetlerine muhtaç kişilere de yazık etmiş demektir.
Bakın kimse inkar etmiyor, devletin verdiği yardımları mevcut hükümet dağıtmakta oldukça mahir diyebiliriz.
Ancak dağıtılan yardımların denetim mekanizmasında ve gerçek sahiplerine ulaştırılmasında ciddi sıkıntılar var.
Gazetemizin manşet haberi bu sıkıntılarla ilgili…
Devlet tüm illerde olduğu gibi Tunceli ve İlçelerindeki dar gelirli vatandaşları da tespit ederek her yoksul haneye kışlık yakacak yardımı yapıyor.
Allah var; önceki hükümetler döneminde devletin yapmış olduğu bu yardımlar vatandaşlara ulaştırılırken envai türlü sıkıntılar yaşanırdı.
Yapılan yakacak yardımları ya zamanında ulaştırılmaz, ya da en kalitesiz ürünler verilirdi.
Ama şimdi öyle değil, yiğidi öldür ama hakkını teslim et deriz.
Daha kış mevsiminin gelmesine aylar var, devletin vereceği yakacak yardımlarının ihalesi mevcut hükümet tarafından yapılmış, yüklenici firmalar tespit edilmiş neredeyse dağıtımı bitmek üzere…
Üstelik ithal ve en kaliteli kömür.
Lakin denetim mekanizmasında sıkıntı büyük ve devletin yakacak yardımı olarak gönderdiği kömürler vatandaşa ulaşmadan buharlaşmış.
Tunceli ve İlçelerine gönderilmek üzere Elazığ’a gelen kömürlerden bahsediyorum.
Devlet Tunceli ili ve Ovacık İlçesine toplamda 1650 ton kömür göndermiş ancak bu kömürlerin yaklaşık 100 tonu Elazığ tren garında kayıp.
Fire deseniz değil, 1650 tonluk kömürden yaklaşık 100 tonluk bir firenin çıkması imkansız.
100 ton kömür hacimsel olarak 4 vagona tekabül ediyor.
Çok ilginçtir, kayıp olan kömürlerin nereye gittiği bilinmiyor ama sabahın erken saatlerinde üzerlerinde TCDD’na ait yeleklerin bulunduğu iki kişi tarafından pikaplara yüklenerek alandan çıkarıldığı iddia ediliyor.
Aynı zamanda Ak Parti Tunceli İl Başkanının da babası olduğu bilinen TCDD Müdürünün bu yelekli kişilerin kim olduğundan haberi var mı?
Bir kuruma ait yelekleri herkes istediği gibi temin edip istediği yerlerde kullanabilirler mi?
Zira oradaki vatandaşlar bu şahısların üzerinde bu yelekleri gördüğü için TCDD’nin çalışanları zannediyorlar.
Dahası Tunceli Valiliği, Tunceli Sosyal yardımlaşma Kurumu yetkilileri, Ovacık Kaymakamlığı ve Ovacık sosyal yardımlaşma Kurumu yetkilileri devlet tarafından kendilerine öngörülüp gönderilen miktarı bildikleri halde eksik alınan kömürlerin eksik olduğunu araştırıp soruşturmuyorlar mı?
Benzeri kayıp ve buharlaşmanın geçmişte yine Tunceli iline bağlı ilçelerden biri olan Mazgir’te yaşandığı söyleniyor.
Dönemin kaymakamı olayı fark edince gerekli talimatları veriyor ve teslim tesellüm tutanakları tutulurken kendisine bağlı kurum çalışanlarından fotoğraflı tutanaklar istiyor.
Onunla da yetinmiyor, fakir fukaranın hamisi, devletin gerçek temsilcisi misyonuna sahip Sayın Kaymakam fireler düşük olsun diye kömürlerin getirildiği vagonları bile temizleterek fireyi asgariye düşürüyor.
Lakin gelen iddialara göre bırakın bu kadar hassas davranmayı Tunceli’deki mevcut kurum yöneticileri bu eksik kömürler için bir araştırma yapma gereği bile duymamışlar.
Anladığımız mantık şu; eksik olabilir ama devletimiz büyük.
Eksik aldığımız kömürlerin tamamlanması için yeniden talepte bulunuruz devletimiz de gönderir.
Evet doğru, devletimiz büyük ve yoksulunu mağdur etmez.
Ya hükümet yetkililerimiz?..
Ya devleti temsil eden büyüklerimiz?
Onlar neden bu konuyu araştırıp kaybolan kömürlerin nereye gittiğini merak etmezler ki?
Tunceli merkeze gönderilen kömürlerden 22, Ovacık İlçesine gönderilen kömürlerden de 76 ton kayıp var.
Toplamda; 98 ton eder.
Yaklaşık 100 ton, yüz hane eder.
Tunceli’nin Ovacık haricinde 6 ilçesinin daha olduğunu varsayıp 76 ton ile çarparsak bu kayıpların miktarı değil bakan Nebati’yi, Nebati’nin içerisinde olduğu hükümeti bile zora sokar.
İlgili Valilik Kaymakamlık ve Sosyal Yardımlaşma Kurumlarının yetkililerini söylemiyorum bile.
Yazının başına dönersek, ne demişti Sayın Nebati; “2002 yılında sadece 1 milyon haneye sosyal yardım hizmeti verilirken 2021 yılında 4,3 milyon ailemize ulaşılmıştır.”
İyi de Sayın Nebati 2002 yılındaki sosyal yardımların kayıp oranıyla 2021 yılındaki sosyal yardımlardaki kayıp oranlarına da baktınız mı hiç?
Emin olun ki bu kadar değildir?