Son üç aydır ülkede yaşananları anlamak, anlamlandırmak mümkün değil.
Dünyada yaşanan ekonomik sıkıntıların ülkeye yansıması giderek ağırlaşıyor.
Acı olanı ise, bu kayıtsızlığın devam ediyor olması...
İktidar, yaşananlar karşısında çaresiz.
Ülke parası döviz karşısında hızla erirken, sokakta yükselen çığlığa kulak tıkayan iktidara olan güven de giderek azalıyor.
Yandaş medya her şey yolunda algısıyla halkın yașadıklarını görmezden geliyor.
Ve belki de en büyük ihaneti onlar yapıyorlar bu ülkeye. Her yerde 'siz' 'biz' algısıyla ciddi bir ayrıştırma, ötekileştirme anlayışına tanık olmak insanı üzüyor.
Asgari ücrette, memur maaşlarında ve emekli maaşlarında yapılan iyileştirmeler sokaktaki yangını dindirmeye yetmedi.
Zamlara hergün yenileri ekleniyor.
Etiketler neredeyse her gün değişiyor.
Bu hıza hangi maaş artışı yetișebilir, diye sormadan edemiyor insan...
Fahiș fiyat artıșlarıyla mücadele adı altında yapılan göstermelik baskınların halk nezdinde inandırıcılığı pek yok.
Vergi dilimlerindeki artışları akaryakıt, elektrik ve doğal gaz artışlarının izlemesi geleceğe dair umutları da başka baharlara taşıdı.
İktidarın durumu düzeltmek için yapmaya çalıştığı cılız çabalar samimeyetten uzak geliyor...
Artık birilerinin iktidara ve Reise bu işin ciddiyetini anlatması gerekiyor.
Yirmi yıldır iktidar olmanın getirdiği deneyim, güç ve çabanın yerinde şimdilerde öfke ve gerginlik var.
Muhalefetle olan bu kısır çekişme artık kabak tadı veriyor.
Meclisteki gerginlik sokağa da yansıyor.
Yandaş - muhalif ayrıştırmasının izleri sosyal medyada kendini tüm çirkinliğiyle ortaya koyuyor.
15 lira sınırına yaklaşan dolar, benzin ve motorin yarına dair umutlarımızı da alıp götürüyor.
Son olarak bir paket makarnanın 10 lira sınırına yaklaşması, bu kadarı da olmaz dedirtecek türden...
İktidarın yanlışları ve halktan uzak söylemleri, onları seçim öncesinde umutsuz bir bilinmezliğe götürse de bu acı gerçeği anlayabilecek ferasetin olmadığını görüyoruz.
Bu köşenin müdavimleri buna benzer yazıları daha evvel de birçok kez okudu.
Ama iyileştirme adı altında bu konuda somut adımların atılamaması, belki bu kez bu çığlığı duyan olur anlayışıyla sizi yeni şeyler yazmaya itse de sonucun değişmediğini görmek, hayli üzücü...
Yarın başka bir gün olsun artık.
Umutların yeșerdiği, yüzlerin güldüğü, güvenin sağlandığı ve beraberliğin egemen olduğu bir güne uyanmak istiyor insan...