Görme farklılığı olan birine ‘’Dur Nereye Yürüyorsun’’ demektir üstenci bakış.

Çoraklaştırılmış entelektüel ortamda, şımarıklık, hakaret ve çarpıtmadır üstenci bakış.

Küçük burjuva aydın hastalığıdır üstenci bakış.

Uzak taşra entelektüel edepsizliğidir üstenci bakış.

Kendini kutsamaktır üstenci bakış.

Ötekini aşağılamaktır üstenci bakış.

Üstenci bakış için, Hegel salak, Marx dangalaktır.

Kendini onaylamayana koyun diyecek kadar serseridir üstenci bakış.

Nesnel gerçeklikten kopuştur üstenci bakış.

Kavramları, hastalıklı bakışı ile yorumlayan, kavram yitimi (Afazi) illetine yakalanmış bakıştır üstenci bakış.

Buyurgandır üstenci bakış.

Bu bakıştan çok çekti bu Ülke.

Bu hastalıklı bakışın temsilcileri çok kimliklidir.

En çok sevdikleri ve kuşandıkları kimlik özgürlükçü kimliktir.

Emek yanlısı kimlikleri ile tatmin olurlar.

Kurtarıcı rolü biçilmiş kaftandır bunlar için.

Din uyuşturucu, Vahiy dogmadır üstenci bakış için.

Laik sistem özlem duydukları burjuva hayat tarzıdır onlar için.

Halk ile arası hep açıktır üstenci bakışın.

Halk onlar için;

Patates kafalıdır.

Koyun gibidir.

Güdülen bir sürüdür.

Sürekli aşağılanan, potansiyel suçludur.

Makarnacıdır.

Dilencidir.

Gönüllü köledir halk.

Üstenci bakış kendi zavallılığını aşağıladığı, hakaret ettiği halk ile gidermeye çalışır.

Güdülen sürü dediği halkı, kendi gütmeye heveslidir.

Fırsatçıdır, faydacıdır, bu kirli yüzünü adalet, hak, hukuk, merhamet, hümanist kavramlar ile örter.

Üstenci bakış hovarda mirasyedi gibidir.

Düşünce sistematiği yoktur üstenci bakışın, kopyacı ve taklitçidir.

Egosu ve iflah olmaz kaprisleri, zamanla Onu kendi için çok değerli olan mutlak yalnızlığa sürükler.

Yalnız ve karanlık dünyasında mutludur artık, suçlu halktır, kendi gibi olmayan herkes, her düşünce ezilmeye, köle olmaya gönüllü yığınlardır, bu kaderi hak etmiş lanetli yığınlardır.

Üstenci bakış illeti bu Ülkede sol entelektüeller, sosyal demokrat aydınlar başta olmak üzere ‘’Aydınların’’ kronik hastalığıdır.

Her biri telkinci bir tarikat şeyhi gibidir.

Bir feodal gibi davranır, diktatör gibi hükmedicidir.

Özgür iradeye ipotek koyan noter rolünü oynamayı kendine çok yakıştırır.

Üstenci bakışı batı toplumları kendi içinde eritmeyi büyük ölçüde başarmıştır, sadece küçücük ırkçı, faşist bir damar olarak devam eder bu toplumlarda üstenci bakış.

Batı toplumlarında üstenci bakış oryantalist bir akım olarak doğu toplumlarına yaklaşır, tıpkı yarı sömürge ülkelerdeki üstenci aydınlar gibi davranır, gütmeye çalışır, düşünce telkin eder.

Üstenci bakış deneycidir, halk onlar için deney faresidir.

Üstenci bakış kısaca hastalıklı ‘’Aydın’’ despotizmidir.

Üstenci bakış tanımını niye bu kadar uzattım, sadece yazının ilk paragrafındaki ‘’Görme farklılığı olan birine, dur nereye gidiyorsun’’ yazarak da tanımlayabilirdim.

Uzatmamın nedeni, üstenci bakışın bu Ülkenin temel sorunu olduğunu düşünmemdendir.

Uzatmamın nedeni, bu bakışın farklı kimlikler, farklı ideolojik akımlar şeklinde karşımıza çıkmasıdır.

Genellikle, sol ve sosyal demokrat aydın kimlikle Ülkemizde baskın olmaya çalışır üstenci bakış.

Zaman zaman, Liberal Aydın kimliğine bürünür, kimi zaman da ırkçı milliyetçidir üstenci bakış, siyasal İslamcı üstenci bakış ise son elli yılda bir başka sorunudur Ülkede.

İnsan, doğduğu andan itibaren eğitime muhtaçtır, insan doğduğu anda bir serçe kadar yetenekli ve eğitimli değildir, beslenme ihtiyacını bile karşılayamayacak kadar çaresizdir.

İnsan eğitilmek zorundadır, insan kendi çabası ile aydın bir mihmandar tarafından eğitilmeye ihtiyaç duyar.

Aydın önderliği baskıcı ve dayatmacı değildir.

Aydın insan doğduğu, yaşadığı toprakların nesnel gerçekliği ile düşünür, öyle davranır.

Aydın insan, bilimin yol göstericiliğin savunan, sorgulayan, insanların bağımsız ve özgür bir şekilde kimlik edinmesi için çaba sarf eden, düşünce derinliği olan, tutarlı davranan, alçak gönüllü ve insanlara saygılı kişidir, düşünce namusu ve dürüstlüğü olan kişidir.

Ülkemiz aydın yoksulluğu yaşıyor.

Ülkemiz aydın kimlikli üstenci bakış despotizminin kıskacında.

Siyasetinden basınına kadar, sinemasından, tiyatrosuna kadar, edebiyatından, kültürel yaşamına kadar egemen olan despot üstenci bakış bu Ülkede baskın olmaya devam edecek gibi görünüyor.

Özellikle sol ve sosyal demokrat siyasi partiler ve bu cenahın ‘’Entelleri’’ bir şekilde edindikleri aydın kimliği ile doğduğu, yaşadığı toprakların nesnel gerçekliğinden uzak batı emperyalizminin bu toprakları kültürel olarak değiştirme projesine taşeronluk yapma ihanetini, bu bağlamda kendi halkına yabancı, oyalayıcı, avutucu görevini icra etmeye devam edecek gibi görünüyor.

Sorun değil, kim hangi çöplükte debelenir ise debelensin denilebilir.

Hayır, diyemiyoruz çünkü bu Ülkenin ezik, yoksul, çaresiz, talihsiz halkı bu taşeron kültür ajanlarını umut olarak görüyor, bunların etkisinden kurtulamıyor, bunlara bel bağlayarak sorunlarına çözüm bulamıyor, rotası belli olmayan bir gemi içinde sürüklenip gidiyor.

Kayıtsız kalamıyoruz, bu güruha kayıtsız kalmak bu topraklara ihanettir, bu ihanete ortak olamayız, bunları deşifre etmeye devam edeceğiz.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol