Bir eğitim öğretim yarıyılının yine sonuna geldik. Uzaktan eğitim sistemini 3 yarı dönem uyguladık.
Öğrenci ve eğitimcilere “bu sistemden memnun musunuz?” diye sorulursa, eminim ki avantajlı ve dezavantajlı yönleri ile anlatılacak çok husus söylenecektir.
Evden ders anlatmanın ve ders dinlemenin, toplantılara iştirak etmenin, yani mekânın öneminin olmaması bir avantajdır.
Ancak uzaktan eğitimde yüz yüze eğitim kadar veriminin alınamadığını düşünüyorum.
İletişimi zorlasak dahi öğrencilerden geri dönütü almak sınırlı kaldı.
Derse katılımı cazip hale getirdiğim halde istediğim katılımın sağlanmaması doğrusu beni üzdü.
Yoklama aldığımda genellikle aynı kişilerin katıldığını gördüm.
Derse katılımın katkısından yararlanmak isteyen bazı öğrenciler eş zamanlı ders esnasında derse girip listede görünüyorlar, ancak ders sonunda yoklama aldığımda sadece sistemi açıp gittiklerini fark ediyordum.
İnanın o davranışları beni sadece dürüst olmadıkları için üzdü. Yüz yüze eğitimde dahi dikkat edilmezse birbirinin yerine sınıfta varmış gibi imza atanlar karşısında adeta infilak ettiğimi öğrencilerim bilir.
Bir engeli, probleminden dolayı derse gelemeyebilir.
Bilgimiz dâhilinde 1-2 hafta fazla devamsızlığa göz yumduğumuz oldu.
Ancak gelmediği halde yerine imza atan ve isteyen öğrenciler için neler yapıldığını ve düşünüldüğünü bilirler.
Sanalda da benzer durumlar yaşandı.
Uzaktan eğitim sistemi olarak kullandığımız Blackboard sistemine ders notlarımızı Word, pdf, ppt olarak, konu anlatımını da bazen ders hocasının önceden kendi ders anlatım videosunu aynı anda haftalık yükledik.
Çoğunlukla da tüm öğrencilere eş zamanlı (canlı) ders yapacağımız mesajını göndererek bilgilendirdik.
Öğrencilerin zaten o saatte sisteme bakabilmelerini düşünerek canlı derslerimi programdaki ders saatlerinde yaptım.
Buna rağmen dersi takip eden öğrenci sayısı beklenilen kadar değildi.
Sayıları çok az olsa da bazı öğrencilerim canlı ders öncesi, derse katılamayacağı mazeretini önceden bildirenler oldu.
Bu da sorumluluktur.
Sınavlarda ders ile ilgili ön açıklamaları okumaktan aciz öğrencilerimiz var.
Bu durumu bildiğim için sınavdan önce ders esnasında sözlü duyuru da yaptığım halde işlerine geldiği gibi sistemi kullananlar oldu.
Uzaktan eğitimde sistem olarak ne kullanılırsa kullanılsın biz toplum olarak açık yaratıp illegal yol bulmada çok başarılıyız!
Dijital sistem üzerinde ölçme değerlendirme yapıyoruz.
Ne var ki içimize sinmeyen ortam.
Biz hocalar bir ders için soruları hazırlamak için birkaç günümüzü harcıyoruz.
Öğrencilerimiz ile aynı grupta olduğumuz whatspp grubundan bazen şahit oluyorum, sınavdan birkaç dakika önce “sınav başlamak üzere” ek duyurusuna, bazı öğrencilerden gelen cevaplar da şaşırtıcı “sınav mı vardı?” diye şaşkın olmaları, derse olan ilgisizliklerinin göstergesi idi.
Ders sürecinde öğrenci bizi eş zamanlı videoda görebiliyor.
Ama biz sadece onlardan mesaj alabiliyoruz.
Yazışabiliyoruz.
Sesli iletişim kurabiliyoruz.
Oysa bazen soru cevap şeklinde giden derslerde, sınavlarda öğrencilerimizi görmek isteriz.
Kamerayı açmalarını istediğimizde çeşitli gerekçeler ile açmıyorlar.
Açmazlar, neden açsınlar dayandıkları kocaman Kişisel Verileri Korunma Kanununu var ki…
Gel de kamerayı açması için ısrar et!
Sınav güvenlik açığı elbette ki başarısız öğrenci lehine gibi görülebilir.
Başarılı öğrenci emeğinin karşılığını ilerleyen yıllarda görecektir.
Ancak bazı derslerde yılsonu başarı notlarının birbirine yakın olması, derse katılmayan bazı öğrencilerin derse katılım sağlayan öğrenciden daha yüksek not alması düşündürücüdür.
Sistemde gerekli önlemler alınmıştır.
Soru havuzu oluşturup öğrencilere aynı sıra ile değil farklı sıra ile testlerde seçenek yerleri değişen sorular ile karşılaşabiliyorlar.
Sınav sisteminde soruya geri dönüş kapalı, tek oturum izni var.
Ancak teknik bir sıkıntıdan dolayı sistemden düşen öğrenci tekrar bağlantı kurarak kaldığı yerden sınava devam edebiliyor.
Ama ne önlem alınırsa alınsın sınava giren öğrenci grubunun kendi aralarında organize olduklarını yedek bilgisayar ve bilgisayar hızlı kullanabilen arkadaşları yanlarına aldıklarını ve cevaplarını Google’dan bulduklarını biliyorum.
Kopyacı yapımız var.
Bu kopyacılık, bazı kişilerin illegal yol ile başarı sağlama çabasını çocukluktan başlayıp, yetişkinliğe kadar olan süreçte zaman zaman görüyor ve şahit oluyoruz.
Şu an bir anım canlandı.
Amerika Birleşik Devletlerinde ehliyet alabilmek için yazılı sınava girmiştim.
Orta büyüklükte bir salonda kolçaklı koltuklar vardı.
Biz adayları o salona aldılar. İstediğiniz yere oturabilirsiniz dediler ve bir görevli soru kitapçıklarını dağıtarak kapıyı kapatıp çıktı.
O küçük salonda biz adaylar kalmıştık.
Sınav süresince salonda asla fısıldaşma ve hareketlenme olmadı.
Süre dolunca görevli kapıyı çalarak açtı ve sürenin sona erdiğini söyleyerek soru ve cevap kâğıtlarımızı topladı.
O an hemen aklıma gelen tablo biz sınavda öğrencilerimize salonda sırtımızı dönemiyoruz.
Bu nasıl bir eğitim çocukluktan verilmiş ki hayatlarında hileye yer vermiyorlar.
Böyle birçok anılarım oldu.
Demek ki düzgün karakterli çocuklar yetiştirmek ilk hedef olmalı.
Ama toplum sonradan o bireyi değiştirebiliyor ne yazık ki…
Evet bir eğitim dönemi daha bitti.
Final sınav arifesindeyiz.
Sınavların objektifliği konusunda içim her zaman olduğu gibi rahat değil.
Derse emek veren öğrenci ile emek vermeyen öğrenciyi ayırt edememek bir hocanın vicdanını sızlatan en büyük nedenlerden birisidir.
Başta öğrenme gayreti içerisinde olan, derse emek veren sevgili öğrencilerimize başarılar diliyorum.
Sona eren eğitim öğretim dönemine güle güle, Covid korkusu olmayan gelecek eğitim öğretim dönemini hoş geldi umuduyla bekleyeceğiz.