Yankı odası tanımı genellikle sosyal medya için kullanılır, benzer düşüncelerin sürekli tekrarlandığı, karşıt görüşlerin lanetlendiği ortamlardır yankı odaları.
Sadece sosyal medya için kullanılması sosyal medyaya haksızlıktır, öyle yankı odaları vardır ki sosyal medya yankı odalarına parmak ısırtır.
Bu meşhur yankı odalarının başında CHP genel Merkezi gelir.
Gelin, hep birlikte bu yankı odasından gelen seslere bir kulak verelim.
Çökertmeden çıktım da Halil’im aman başım selamet.
Bitez de yalısına varmadan Halil’im aman koptu kıyamet.
Yankı odası koro şefi kızgın, kesin şarkıyı yirmi dört saat Atatürkçülük yapacak zaman değil.
Ülke elden gidiyor.
Cumhuriyet yok oluyor.
Bu son seçim, köprüden önceki son çıkış.
SADAT suikast yapacak. Taliban adam öldürecek, on milyon mülteci daha gelecek, iç savaş çıkacak, sandıklar kaçırılacak, oylar çalınacak.
Yankı odası sakinleri koro şefinin dediklerini hep bir ağızdan tekrar etmeye başladı.
Koro şefi çok kararlı, Ülkeyi ‘’Diktatörden’’ kurtaracağım, Kuvva-i Milliye zamanı, kurtuluş Savaşı yeniden başlıyor diye kükrüyor.
Kollar sıvanıyor, Millet yedi ayaklı bir masa etrafında toplanıyor, Saraydan atılanlar, Neo Ülkücüler, Post Modern Demokratlar, Islah Olmuş Kürtçüler, yok yok, tam tekmil post modern Kuvva-i Milliye.
Masada Sadece Mustafa Kemal eksik, Yankı odası koro şefinin kafasında şimşek çakıyor, benim adım Kemal, ‘’Diktatörü’’ ancak ben deviririm, Kemal gelecek ‘’Diktatör’’ gidecek diye bağırmaya başlıyor.
Masanın Asena’sı hariç herkes, Onun Adı Kemal, Kemal gelecek ‘’Diktatör’’ kaçacak diyerek sokağa fırlıyor, Asena masaya tekme atıp, vururum böyle Kuvva-i Milliyenin kulpuna diyerek tanrı dağına çıkıyor.
Tanrı Dağının bilge kralı, sen kovuldun Tanrı Dağını terk et diye Asena’yı azarlıyor, Asena süklüm büklüm Kuvva-i Milliye lideri Bay Kemal’e biat ediyor.
Artık her şey tamam, bu sefer ‘’Diktatör’’ kesin gidecek.
Yeni Post modern ‘’Diktatörün’’ yardımcıları ilan ediliyor, hükumet üyeleri belirleniyor, yeni bürokratların evlerine iadeli taahhütlü görev emirleri gönderiliyor.
Köprüden önceki son çıkış, 28 Mayıs 2023 gecesi, ‘’Diktatör’’ balkon konuşması yapıyor, Post Modern Atatürkçü ‘’Diktatör’’ Kuvva-i Milliye Baş Komutanı Bay Kemal, ben kaçmadım, ben buradayım, yenildim ama ezilmedim diyerek ağzı kulaklarında kameraların karşısına fırlıyor.
On üçüncü yenilginin derin ve dayanılmaz hazzını yaşıyor.
Yankı odası siyasetinin kısa bir özetini yapmaya çalıştım.
Yankı Odası siyaseti böyledir, O karanlık odalarda her şey vardır, var olmayan sadece temiz havadır.
Havası kirli O odanın sakinleri sık, sık halüsinasyon görür, gördüklerini gerçekmiş gibi algılar.
Yankı odası siyasetinin iktidar olma, Devlet yönetme, risk alma, seçim kazanma diye bir derdi yoktur.
CHP bu Ülkede yankı odası siyasetinin önemli! bir temsilcisidir.
CHP Konforist yankı odası siyaseti ile hem Atatürk’e Hem de Onun bize armağan ettiği Cumhuriyete 85 yıldır ihanet ediyor.
Atatürk’ün partisi, 85 yıldır Atatürkçü olmayan, sadece yüzüne Atatürk maskesi geçirilmiş ekipler tarafından işgal edilmiş durumda.
Bu cümleler çok ağır ithamlar olarak görülebilir.
Hayır, bu cümleler bir itham değil, hakikatin ta kendisidir.
Bu yankı odası siyasetçilerinin yüzlerinde her türlü maske vardır.
Gün gelir liberal, zaman, zaman sosyal demokrat, işlerine gelince sosyalist devrimci, şartlara göre Kürtçü, irticacı, tarikatçı olma becerisini gösterirler, bir türlü Atatürkçü olmazlar, işlerine gelmez Atatürkçülük.
Kaybedişlerine gerekçe bulmakta çok mahirdirler.
Kaybettirenler onlar için;
Oyunu beş yüz liraya satan ‘Milletin Efendisi’’ köylüdür.
Makarnacı yoksul halktır.
Koyunlaşmış, cahil seçmendir.
Oyları çalan trafo kedileridir.
Saraya bağlı yargıçlar, Ak Partili sandık başkanı devlet memurlarıdır kaybettirenler.
Girdikleri her seçimi kaybederek derin bir haz yaşayan CHP yankı odası sakinleri, görkemli ve dokunulmaz Genel Merkezlerinde Hazine yardımlarını, İş Bankası hisselerini afiyetle tüketmenin derdindedir.
Edindikleri milletvekili ayrıcalığı ile sadece yankı odasında bağırarak tatmin olur, bu konforlu odanın kaybedilmemesi için ellerinden gelen her türlü entrikayı çevirir ve başarırlar, CHP yönetimlerinin elde ettiği tek başarı Yankı odası iktidarını ele geçirmektir.
Bu odanın temiz havadan mahrum muktedirleri akla ziyan öyle işler yapar ki akıllar karışır, mantığı ve gerekçesi bulunamaz.
Bu karanlık işlerin en çarpıcı örneği, adı, sanı, niyeti ve hedefi belli olan, anketlerde bile oy oranları görülemeyen ufak, tefek partilere kırk milletvekili kazandırıp zafer çığlıkları atmasıdır.
Çoğu insan bu garip çığlığa bir anlam veremedi.
CHP yi yakından izleyen, ne olduğunu çok iyi bilen bizler, bu garip çığlığın ne anlama geldiğini anlıyoruz.
Bu çığlık, yine başardım, yine iktidar olamadım, Ak Partiye kızan seçmen olurda bana oy verir iktidar olursam, yankı odası konforunu kaybedersem ben ne halt ederim kaygısı ve korkusudur.
Bu çığlık, hedefleri ve niyetleri belli olan bu küçücük partileri, çaktırmadan kendi listelerine seçilecek yerlerden monte etme kurnazlığını ve başarısını elde etmenin çığlığıdır.
Bu küçücük partilerin hiçbir şekilde CHP ile birlikte hareket etmeyeceğini yankı odası yöneticileri adları gibi bilir, bilerek bu kirli işleri yapar, amaçları ana muhalefet olmanın risksiz konforunu yaşamaktır.
Neyse olan oldu, biten bitti, Yankı odasının gerçek yüzü bir daha ortaya çıktı.
Artık bir başka seçime kadar yankı odası konforunu yaşama zamanı.
Yankı odası meşki başladı bile.
Çökertmeden çıktım da Halil’im aman başım selamet.
Bitez de yalısına varmadan Halil’im aman koptu kıyamet.
Çıktım belen kahvesine baktım ovaya.
Bay Mustafa çağırdı dam oynamaya.
Ormancı da gelir yıkar masayı, yıkar masayı.
Laf anlamaz ormancı çekmiş kafayı, çekmiş kafayı….
Yazarın Notu; Bitez yalısı Bodrumdan gelirken, Gümbetten önceki ikinci ana koyda yer alır, nasıl bir saltanat yeri olduğunu görmenizi öneririm.