Sigmund Freud insanın psikolojik savunma mekanizmalarını anlatırken yansıtma (Projeksiyon) kavramından bahseder.
Freud, yansıtma kavramını kişilerde var olan ama istemediği, kendisine yakıştırmadığı duygu, düşünce ve eylemlerini bir başkasında varmış gibi göstermesi, bir başkasına yakıştırma çabası olarak izah eder.
Her bireyde bir şekilde görülmesi muhtemel yansıtma eylemi, Narsist kişilik bozukluğu gösteren kişilerin tipik rahatsızlığıdır.
Yazıya örnekler ile devam edelim.
Kişi çok dedikoducudur, bu halinden rahatsız olur, rahatlamak için karşısındaki kişileri dedikoducu olarak düşünür, düşünmekle kalmaz dedikoducu olarak lanse eder.
Kişi iftira, karalama, küçük düşürme davranışları sergiler, bu halini bir başkası üzerinde tarif eder, kendini rahatlatmaya çalışır.
Kişi sapkın düşüncelere sahiptir, bu hali ile tedirgindir, bu tedirginliği kendine savunma mekanizması oluşturur.
Bu sapkın kişi için herkes sapkındır, sadece tanıdık çevresini değil, tanımadığı bilmediği, oturup kalkmadığı kişileri bile bu savunma mekanizması ile sapkın olarak bilir, öyle tanıtır.
Kişi de çalma hastalığı (Kleptomani) vardır bu illete yakalanmış kişi için herkes Kleptomanidir çevresindeki herkesi böyle düşünür ve böyle tanıtır.
Kişi cahil ve bilgisizdir, bunu kabul etmek istemez, savunma mekanizması oluşturur, rahatsız olduğu bu halini bir başkası üzerinde anlatmaya çalışır, kendini bir başkası üzerinden yansıtır.
Daha masum örnekler ile devam edelim.
Öğrenci bir dersten başarısız not almıştır, bu başarısızlığını bilgisayarının eski model olmasına bağlar, başarısızlığını bilgisayarın üstüne yıkar.
Eğitim hayatında başarısız öğrencinin başarısızlığını eğitim sisteminin kötülüğüne bağlaması da bir yansıtma örneğidir.
Yansıtma yapan kişi, kendi ile yüzleşmekten korkar, rahatsız olduğu duygu, düşünce ve eylemlerinden kurtulmak istemez, çok korkaktır, resesif bir kişiliğe sahiptir.
Yansıtma yaptığı kişi veya kişiler ile karşılaştığında hiçbir şey olmamış gibi davranır, zarar verdiği kişiye sevgi gösterileri yapar, methiyeler düzenler.
Zarar gören kişi, yansıtma yapan hasta kişiye bunu niye yaptın, ne istedin benden, ayıp değil mi dese bile yansıtmayı yapan kişi yaptığını inkâr yoluna gider, hatta bir başkasının üstüne yıkmaya çalışır, hasta kişiliği özür ve af dilemeye engeldir.
Umarım, bu hastalıklı kişiliği yeterince tarif edebilmişimdir.
Daha önce bu kişilikler için birkaç yazım oldu, hatta ayrıntılı tarif ile bir kişiyi uyarmaya çalıştım
Bu tiplere ne kadar nazik ve medeni uyarılar yapsanız da üzerlerine alınmazlar, bilirler kendilerinin tarif edildiğini, ama kabullenmek istemez, zarar vermeye devam ederler, korkak, hasta kişilikleri kabullenmeyi reddeder.
Toplumsal yozlaşma ve bu yozlaşma çağında çoğalmaya başlayan bu hastalıklı unsurların varlığı her ortamda görülmeye başladı.
Kimi zaman kültür sanat, eğitim adı altında faaliyet gösteren mekânlarda görülürler.
Kimi zaman kalabalık ortamlarda avlanmaya çıkan tilki kurnazlığı ile av ararlar.
Kimi zaman entelektüel maske takarak yansıtma yapacağı avına sinsice yaklaşır tanımaya, tanışmaya çalışırlar.
Velhasıl sosyal hayat nerede ise orada görülebilen hastalıklı habis ruhlardır bunlar.
Bu tiplerin türemesi, iyi niyetli, hoş görülü gençler, hanımlar, her yaş grubunda ki bireyler için bir rahatsızlık, bir sorun, bir tehlike oluşturuyor.
Bir gün hiç aklınızdan geçmeyen, hiç yapmayı düşünmediğiniz bir eylem ve düşünce ile suçlanır iseniz bilin ki bu hastalıklı tiplerin yansıtmasına uğramışsınızdır.
Hiç üzülmeyin, hiç rahatsız olmayın hatta yansıtmayı yapan kişi ile muhatap dahi olmayın.
Bu hasta ruhlar kendi cehenneminde, karanlık dünyalarında azap çekmeye devam etsinler.
Tedavileri çok zordur, hiçbir çaba bu hasta ruhlara şifa olmuyor, bizzat yaşadığım, şahit olduğum, müdahale ettiğim örnekler var.
Bu hasta ruhların varlığı belki toplumda kanıksanır oldu ama hiç de kanıksanacak, hafife alınacak bir davranış bozukluğu olmadığını kabul etmek gerekir.
Bu hasta ruhların düşüncelerini yönetme becerisi kazanmalarını beklemek, umut etmek den başka çaremiz kalmadı.
Çaremiz kalmadı çünkü Elazığ deyimi ile ifade edecek olursak, bu hasta ruhlar ‘’Yağlı Kara, Ziftli Bela’’ tipler.