Gürsel Erol Bey çok yetenekli biri, gündemde kalmayı, her şeyi uluorta kullanıp, yapmadığı, yapamayacağı işleri yapmış gibi göstererek prim yapmakta üstüne yok.

Biz gazeteciler siyasileri yakından takip eder, her sözünü, her işini didik didik inceler bir açık yakalamaya çalışırız.

Gürsel Bey, her işi, her sözü ile işimizi kolaylaştırıp köşe yazmamıza yardımcı oluyor, hakkını verip kendisine teşekkür edelim.

Bir insan kalkıp ben şunun torunuyum, bunun yeğeniyim niye der?

Bir insan yapmadığı işleri, şuna buna rağmen ben yaptım niye der?

Bir insan gücünün dışında bir güce sahip olduğunu niye sürekli vurgular?

Bu soruların cevaplarından bir karakter çıkar, bu karakter çıkarımını biz yapmayalım, okuyucuya havale edelim.

Gürsel bey son günlerde yine gündemde, bir ayağı televizyonlarda, bir eli gazetelerde, ikinci dönem Elazığ milletvekili olmanın hazzını ve hazımsızlığını yaşıyor.

Ben Elazığ’ı adım adım dolaştım, bundan böyle Elazığ’ın işlerini Ankara bakanlıklarda çözeceğim diyerek Elazığ’ın abisi olduğunu hemen ilan ediverdi, sanki Elazığ’ın işlerini çözmek kendine kalmış gibi, sanki Elazığ’da çözülmedik iş bırakmamış gibi.

Gürsel Bey, ben ikinci dönemimde oyunu iki kat artıran tek milletvekiliyim diyerek kahramanlık rolüne hemen soyunuverdi, ilk dönem İyi Parti oyları ile ikinci döneminde de ittifak oyları ile vekil olduğunu unutmuş gibi.

Sanal kahramanlıklar konforludur, bırakalım kendini avutsun bu vekil efendi.

Bir kaç gün önce Halk TV ekranlarında durup dururken ben Diyap ağanın torunuyum diye fiyaka satınca ister istemez biz de köşemize konuk ettik Gürsel beyi.

E, sana ne kim kimin torunu olursa olsun denilebilir.

Vallahi bana göre bir şey yok, kim kimin torunudur beni fazla ilgilendiren bir şey değil, Kafkas şehidi Dedem bile beni çok fazla ilgilendirmez, herkes kendi hayatını yaşar, Dedemin ismi ile yaşamıyorum ki ben, dedemi durduk yere sağda solda anlatayım.

Gazeteciyiz ya, bir bakalım dedik Gürsel bey ne kadar Diyap ağanın torunu.

Bölgenin insanıyız, bölgeyi biliriz ama yine de emin olmak için araştırmaya girdik, biyografiler Gürsel beyi doğruluyor, her yerde torun olarak geçiyor, yetinmedik biyografiler ile Diyap ağa araştırmasına girdik.

Diyap ağa bilinen bir zat, ilk meclisin Dersim milletvekili, meclis konuşmaları ile dikkat çeken bir şahsiyet.

Koçgiri isyanında isyana karşı tavır alması ile biliniyor, Lozan görüşmelerine Kürt temsilci gönderilmesi teklifine Kürt, Türk ayrımı yoktur, böyle bir şey olmaz diye itiraz ediyor.

İlk Meclisin güvenlik amacıyla Sivas’a taşınmasına karşı çıkarak, olmaz öyle şey Ankara’da kalıp direnelim gerekirse ölelim diyerek cesaret örneği oluyor.

Tunceli’nin İl olmasını sağlıyor yani tam bir Atatürkçü, sıkı bir Cumhuriyetçi, Allah Rahmet etsin.

Diyap ağanın babası Seyithan Ağanın üç çocuğu oluyor, Diyap, Hüseyin ve Ane Hatun.

Hüseyin hiç evlenmiyor, Ane Hatun ise Diyap Ağa meclise gittiğinde aşireti yönetiyor.

Diyap Ağa iki evlilik yapıyor, ilk evliliğinden çocuk olmuyor, ikinci evliliğinden 7 çocuk oluyor, Veli, Mahmut, Hüseyin, Hasan, Süleyman, Arif ve Nare, hayatta olanlara sağlık, vefat edenlere rahmet diliyorum.

Gelelim Gürsel Erol beye; Gürsel Erol beyin künyesine bakınca, Baba isminin Zeynel, Anne isminin ise Nurten olduğunu görüyoruz, Nurten hanımefendi ve Zeynel beyefendinin nüfus kayıtlarında baba isimleri Diyap Yıldırım olarak geçmiyor, her iki merhuma da rahmet dileyelim.

Yazmaya gerek yok ama yazayım, Gürsel beyin Torun olabilmesi için Anne veya Babasının, Diyap Ağanın çocuklarından biri olması gerekir, böyle bir yakınlık olmadığı çok açık.

Diyelim ki Gürsel Bey Dede ifadesini kan bağı olarak değil de, Diyap Ağanın Alevi inancındaki dedesi olarak kullandı, Diyap Ağa bu anlamda dede değil ki, Diyap Ağa bir aşiret reisi.

Hadi diyelim bizim bilgilerimiz yanlış, Gürsel bey Diyap Ağanın torunu, Gürsel beyin bundan ne faydası olacak, niye böyle bir fayda bekliyor ki, tüm özgeçmişleri Diyap ağa ismi ile başlıyor, tüm biyografileri Diyap ağa ismi ile bitiyor, Diyap Ağayı hiç dilinden düşürmüyor.

İnsan ‘’Bilişsel Benlik’’ edinmek zorundadır yani kendini tanımalı, kendini kendi ile anlatmak zorundadır, bir insan kendini anlatırken bir başkasını kendine referans veya yakın gösteriyor, Onunla anlatıyor ise ‘Bilişsel Benlik’’ sorunu yaşıyor demektir.

Umarız bu kadar vahim değildir Gürsel beyin durumu.

Yazımızı Gürsel beye birkaç soru yönelterek bitirelim.

Tarihi eser Restorasyonu işi yapıyorsunuz, bu iş özellikli bir iştir.

İş deneyim belgesi ve karnesi ister bu işler, Dayınız Doğan Taşdelen beyin Kültür Bakanlığı Müsteşarlığı döneminde edindiğiniz Restorasyon İşi Müteahhitlik Karnesini hangi iş bitirme veya iş deneyim belgesini vererek aldınız?

O dönemler böyle idi, iş bitirme belgesi olmayana Müteahhitlik belgesi verilmiyordu?

Karne edinmeden önce Restorasyon işi yapıyor muydunuz?

Ak Parti iktidarı döneminde aldığınız işlerin bedeli ne kadardır?

Yine Ak Parti döneminde, Ertuğrul Günay’ın bakanlığı sırasında aldığınız işler açık ihale ile mi alındı yoksa davetiye usulü ile mi?

Bu işlerin kesin kabulü yapıldı mı?

Ödemediğiniz hak edilmiş işçi tazminatı var mı?

Çalıştırıp ödemediğiniz iççi ücreti var mı?

Bunlar ve benzeri iddialar her yerde var, bunlar bizim iddialarımız değil, elimizde belge olmadan bir iddia da bulunmayız biz, sadece gazeteci merakı ile soruyoruz.

Diyap Ağa ile kendinizi anlatmak yerine, bu soru ve ithamlara cevap vererek kendinizi tanıtının Kamuoyu da rahatlasın siz de.

Az kalsın unutuyordum, kamuoyunda merak edilenlerin dışında ben bir soru sorayım, düşman saldırısı ihtimaline karşı ilk meclisi Kayseri’ye taşıyalım teklifine hayır olmaz burada kalıp direnelim, gerekirse ölelim diyerek cesaret abidesi olan ‘’Dedeniz’’ Diyap Ağa gibi, 15 Temmuz hain saldırılarında Mecliste direniş halinde miydiniz, yoksa…..? 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol