30 Ağustos Zafer Bayram’ının 98. Yıldönümü kutladık. 30 Ağustos Zafer Bayramı kolay kazanılmadı.
Vatanları için binlerce Türk yiğidinin kanıyla sulanan bu topraklar üzerinde yaşadıkça o şehitlerimizi anmamak mümkün mü? Dünyanın en büyük kahramanlık destanlarından biri Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesidir. Bu muharebe 30 Ağustos’ta zaferle sonuçlandı. 30 Ağustos Zafer Bayramına nasıl ulaşıldı? Kısaca hafızalarımızdaki bilgileri tazelersek…
Batı cephesinde 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Savaşında Türk Ordusunun kazanımıyla Yunan Ordusu geri çekilmek zorunda kalır. Gazi Mustafa KEMAL Paşa’ya, Gazi unvanının verilmesi TBMM tarafından bu başarı sonrasıdır. Bu arada Yunan Ordusunun ülkeden atılma kararı alınır. Hazırlıklar başlar. Taarruz hazırlığı ancak Ağustos ayında tamamlanır.
Düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruzu başlatır. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, muharebeyi yönetmek üzere Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile Afyon Kocatepe'ye geçer.
Birlikler Kocatepe bölgesine yerleşir, Anadolu topraklarında silah ve cephane yığını yapılır. Türk ordusu 26 Ağustos 1922 yılında taarruzunu gerçekleştirir. Hızla amaçlarına ulaşan ordu 30 Ağustos günü düşmanı çember içerisine alır, içlerinde Yunan Başkomutanı Trikopis’in de olduğu büyük bir grup asker esir alınır. Büyük Taarruz başarıyla sonuçlanınca İzmir’e kadar ilerleyen Yunan Ordusu takip edilerek 9 Eylül 1922 tarihinde Yunan işgali altındaki topraklar geri kazanılmış olur. Bu başarı resmi olarak 1935 yılı Mayıs ayında TBMM’nin aldığı karar ile 30 Ağustos artık Zafer Bayramı olarak ilan edilmiş ve her yıl kutlanmıştır.
30 Ağustos Zafer Bayramı hatırlıyorum çocukluğumdan beri yıllarca belirli meydanlarda kutlanırdı. Tebrikler Genel Kurmay Karargâhında alınırdı. Eğitim öğretim dönemi olmadığı için tatil döneminde bayramda öğrenci görünmezdi, şehrin A protokolü belirlenen alanda yine halkı selamlayarak resmigeçit gerçekleşirdi.
Tebrik kabullerini asker alırdı. 2010’lu yılların ilk yarısında 30 Ağustos Zafer Bayramı gölgelenmeye başlanmıştı. Doğrusu hem içimiz yandı hem elimiz yüreğimizde endişelenmeye başladık. Nasıl bir tesadüf olacak ki yöneticilerimiz o tarihlerde önceden belirlenen resepsiyonları gerçekleştiremiyorlardı. Çünkü hastalanıyorlardı.
Hatta hatırlıyorum geçmiş yıllarda 2011 yılından itibaren çeşitli gerekçeler ile 30 Ağustos Zafer Bayramı 5 kez kutlanamadı. Hastalıklar, şehit haberleri, terör endişesi gibi bazı gerekçeler sunulmuştu. Hatta 26 Ağustos 2016 tarihinde bütün devlet erkânı Yavuz Sultan Selim Köprüsünün açılışını gerçekleştirilirken, 30 Ağustos Zafer Bayramı etkinliği güvenlik nedeniyle yapılmamıştı. Elbette 15 Temmuz şehitlerimizi unutamayız, acımız çok tazeydi, ama 30 Ağustos Zafer Bayramı bayram, eğlence havasında değil, anma programı gibi bir program gerçekleştirilebilirdi.
Yine hatırladığım 2013 yılında Mısır’daki darbe olayları vuku bulmuştu. Demokratik seçimle başa gelen Cumhurbaşkanı Mursi’nin cezaevine konulmasından sonra onu desteklemek için çeşitli eylem yapanları kadın, erkek, çocuk demeden öldürülen insanlar için tabii ki içimiz yanmıştı.
O yıl Genel Merkez Yerel Yönetimler Başkanlığının 19 Ağustos tarihinde Belediyelere gönderdiği yazı çerçevesinde belediyelerin ya da farklı kurumların çeşitli konser, müzik ya da farklı eğlence programlarının bir süre iptal ya da ertelemesine karar verilmesi konusunda uyarı yapmışlardı. Bence yerinde bir uygulama. Acıya saygı bizim geleneklerimizdendir. Ancak kaygım şuydu: Geçmiş yıllarda bir bayram kutlaması yine bir toplumsal olay ile yakın zamanlarda birbirlerine denk gelmişlerdi. Bu gerekçe ile bayram kutlaması yapılmamıştı. Bu uygulama içimi acıttı. Yavaş yavaş takvim yapraklarından hayatını bu günlere adamış ecdadımızın emeklerini mi silip atacağız diye korkmaya başlamıştım. Belli günleri mi unutacağız, gelecek nesle bu heyecan yaşattırılmayacak diye endişe etmemek mümkün mü? kaygısını yaşamadım desem yalan olur. Adı bayram olunca yas günlerinde bayram olmasın mı denilecek? Adını bayram değil adını örneğin; 30 Ağustos Zafer Bayramını Anma günü olarak düşünelim. Umarım gelecek yıllarda aksilikler ile karşı karşıya kalınmaz. Arada taş duvarlar olan sivil ve asker el ele, omuz omuza Zafer Bayramını yaşarlar, yaşatırlar.
Bazı gerekçeler asla kabul edilir değildi. Bu davranışlar halkın yüreğinde bazı endişeleri doğurduysa da Atatürk, bayrak sevgisi daha çok arttı. Şehitler için mevlitler okundu, dualar yapıldı.
Hayal edilen tablo mutlaka insanları mutlu edecek tablodur. Zafer bayramı Türk Ulusunun bayramıdır. Sivil halk ile askeriyenin bütünleşik olmaları arzu edilen tablodur.
Bu yıl televizyon kanallarından gördük ki Beştepe’de 300 İnsansız Hava Aracı kullanılarak Gazi Mustafa Atatirk’ün silueti, ay yıldız motif ışık gösterisi ile etkinlikler yapıldı.
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Bando Komutanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı Mehteran Birliği ve Armoni Mızıkası Komutanlığı tarafından Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde özel konser verildi.
Türk ulusunun 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu olsun. Bu uğurda can veren şehitlerimizi ve gazilerimizi de saygıyla anıyorum. Ruhları şâd olsun.