Korona korona neler yaptın sen. Gözle görülmez virüs olarak taaaa Çin’de doğdun.
Bütün Dünyayı esir aldın. Kim derdi ki bütün dünyada yaşayan insanlar aynı zamanda evlerine kapanmak zorunda kalacaklar, kim inanırdı?
Tıp ve teknolojinin ilerlediği çağdayız virüs bu kadar etkili olamaz, sarmaz derdik, ama Dünyayı öyle bir sarmaladı ki artık aile bireyleri birbirinden uzak kalmak zorunda kaldık.
Dostlarımızı özledik, arkadaşlarımızı özledik.
Aynı şehirde yaşadığımız kardeşlerimizi görmeyi özledik.
İş yeri arkadaşlarımızı özledik, işyerimizi özledik.
Özgürce alış veriş yapmayı özledik, alış verişte özgürce ürünlere dokunmayı özledik.
Özgürce dışarıya çıkmayı özledik, hafta sonları özgürce Hazar gölü sahilinde çay içmeyi özledik.
Zamanı planlı kullanmayı özledik.
En önemlisi bir yıldır yollarını beklediğim evlatlarımın gelişlerini, onları karşılamayı özledim.
Özlenen ve özlenecek o kadar çok unsur var ki…
Bütün bu özlemler evde kalmayı zorlaştıran nedenler değil.
Evde kalmayı avantaja çevirmek bizim elimizde.
Pekâlâ, evde de evde kalmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Belki aile bireyleri bugüne kadar bu kadar uzun süre kesintisiz bir arada kalmamışlardı.
Yapılacak o kadar çok şey var ki evde…
Evde sıkıldım diyenlere şaşıyorum.
Yapacağımız şeyleri gerçekleştirmeye zaman yetmiyor.
Sadece bazı özlemler ve tedirginlikler huzursuz ediyor.
Özellikle alış verişten sonraki paketlere korku ile dokunup hijyen şartlarını sağlamak artık psikolojimizi bozuyor.
Evdeki ihtiyaçlarımızı biriktirmeden çıkmak da eziyet artık…
Çünkü yanımızdan her geçenden korkmaya, bir yere dokunmaya, paraya dokunmaya korkmak yoruyor artık.
O nedenle belki en rahat ve huzurlu olduğumuz yer evlerimiz değil mi?
Evde kalmak bazı etkinliklerin yapılmasına engel olmadığını en son kutladığımız 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamasında yaşadık.
Ülkemizde insanların balkonlara, pencerelere doluşmalarıyla tek yürekten kutlanan bayram coşkusu İstiklal Marşı ile taçlandı.
Birçok apartman bayraklar ile donatılmıştı.
Sadece ülkemizde mi yurtdışında da eş zamanlı kutlamaların yapılması bizi heyecanlandırdı, duygulandırdı.
Belki o heyecanı önceki yapılan kutlamalarda yaşayamamıştık.
İstenirse bazı engellerin aşılabildiğinin, avantaja dönüştürülebildiğini yaşadık.
Hafta sonları 31 şehirde sokağa çıkma kısıtlaması uygulanıyor.
Hatta 23 Nisan tarihini içine alan hafta 96 saatlik kısıtlama yapıldı.
Ben doğrusu bu kısıtlamalardan çok mutluyum.
Valimizin Sayın Çetin Oktay Kaldırım’ın Elazığ için aldığı önlemleri takdirle karşılıyoruz.
Biz toplum olarak duyarlı olmalıyız. Her yerde kontrol edilmeyi beklememeyiz.
Bilinçli olmalıyız. Bazı marketler ciddi olarak önlem almışlar, kapalı alana sayılı müşteri alıyor, hatta girişte müşteriye maske verip, ateş ölçüp sonra alıyor.
Ama çoğu market veya manavda insanların rahat hareket ettiğini görüyoruz.
Kişisel önlemi almada sınıfta kalıyoruz.
Sosyal mesafeye dikkat etmeyen çok kişi var. İşte onun için korkuyorum dışarıya çıkmaya. Mesela kasaptasınız, zaten et ürünü alan çok fazla değil, mesafeli durmaya dikkat ederken bakıyorsunuz sırtınıza sürtünerek sizi geçip siparişini vermiş, siz halen sıradasınız.
Olmuyor olmuyor bilinç meselesi bu.
Sıraya girme kavramı zaten kendisinde yok.
Böyle olunca kaçmaktan yoruluyorum.
Evden çıkmadığım günler çok mutluyum.
Covid 19 Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığının açıklamalarına göre Türkiye Covid 19 ile mücadelede başarı sağlamıştır.
Elbette uygulanan kısıtlamalar önemliydi.
Fakat asıl önlem kişisel alacağımız önlemlerdir.
Bu mücadelede başarı sağlamak insanları sanki de rehavete sürüklüyor. Küçük bir semt pazarının yanından geçtiğimde, çift sıra park eden araçları gördüğümde korktum doğrusu.
20 yaş altı gençleri evde tutmak zor iken tutulabiliyorsa, 65 yaş üstü yetişkin kuşak 45 günü aşkın süredir evlerde kapalı kalabiliyorlar ise dışarıda sorumsuz, boş, önlem almadan gezenlere sesleniyorum.
Kendinizi düşünecek bilince sahip değilseniz bari gönüllü kurallara uyanlara saygı duyun..
Sadece kendilerini riske atmıyorlar, onlarca kişiyi risk altına sokmak da büyük vebaldir.
Corona’yı Unuttur bize Allah’ım.