Henüz 6,5 – 7 ay var ama şehirde hareketlenmeler başladı.
14 ve 28 Mayıs seçimlerinden sonra neredeyse bütün partiler heyecanımızı kaybetmeden 2024 seçimlerine damga vuralım düşüncesinde.
Ak Parti, MHP, Saadet ve CHP; Belediye Başkanlığında iddialı iken bazı partiler de sahip oldukları sayısal potansiyellerini Belediye Meclis Üyeliklerinde pazarlık konusu yapmanın hesaplarını yapıyor.
MHP’in, önceki seçimlerin tam tersine bu seçimi önemseyip var güçleriyle asılacaklarını Genel Başkan Sayın Devlet Bahçeli’nin konuşmalarındaki satır aralarından çıkartmak mümkün.
İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’e yerel seçimlerden önce yuvaya dön çağrısını yenilemesi ve BBP Genel Başkanı Sayın Mustafa Destici’ye Türk Milliyetçilerini yakınlaştıracak çabalar içerisinde oluşu Sayın Bahçeli’nin yaklaşan yerel seçimleri ne denli önemsediğinin kanıtı niteliğinde.
Yerel cephede de gelişmeler farklı değil.
MHP Milletvekili Sayın Semih Işıkver’in; geçtiğimiz günlerde ilimize gelen AK Parti Kurmaylarından Sayın Bülent Arınç üzerinden AK Parti Milletvekili Sayın Prof. Dr. Erol Keleş ve Belediye Başkanı Sayın Şahin Şerifoğulları’na yürümesiyle başlayan, MHP Genel Kurulunda ise: “Kimse olmasa bile ben varım.” diyerek Elazığ Belediyesini Milliyetçi kadrolara teslim edeceğiz söylemleriyle devam eden çıkışlarının başka açıklaması olamaz.
Diğer tarafta Saadet Partisi 14 Mayıs seçimlerinde göstermiş olduğu performans ve kıl payı kaybettikleri ikinci sıra adayı Sayın Abdullah Akın’ın aldığı oyları 31 Mart Yerel seçimlerine tahvil etmenin haklı çabası içerisinde.
14 Mayıs seçim çalışmaları sırasında beyefendi kişiliği, Elazığ sorunlarına çözüm odaklı yaklaşımı ve gittiği yerde adından söz ettiren refleksleriyle kamuoyunda ciddi bir aday beklentisi oluşturan Sayın Akın 15 Mayıs itibariyle de çalışmalarını hız kesmeden sürdürmenin semeresini alacağına olan inançla 31 Mart’a yürüyor.
Bir de CHP var, Millet ittifakından Gelecek Partisi ve Saadet Partisinin de katkılarıyla bir önceki seçimde aldıkları oyu ikiye katlayarak sandıktan çıkmaları yerel seçimlere yaklaştıkça onların da iştihasını kabartıyor.
“Millet İttifakı devam edecek mi etmeyecek mi?” soruları partilerin genel merkezleri tarafından henüz açıklanmamışken Elazığ Milletvekili Sayın Gürsel Erol’un “Biz tek başımıza seçimlere gireceğiz ve seçimleri kazanacağız.” şeklinde iddialı konuşmaları onların da yerel seçimlere ne kadar asılacaklarını gösteriyor.
Yaklaşık 25 gün önce kendileriyle oturduğumuz özel bir sohbette Sayın Erol’a; “İttifakla mı gireceksiniz, yoksa farklı bir düşünceniz mi var?” diye sorduğumda seçimlere CHP olarak kendi adayları ile çıktıklarını söylemiş ve eklemişti: herkesin şok olacağı bir adayla milletin karşısına çıkacağız.
“Herkesin şok olacağı isim kim olabilir ki, yoksa siz mi aday olacaksınız?” dediğimde ise; ismin sürpriz olacağını kendisinin de asla böyle bir düşüncesinin olmadığını salık vermişti.
Aradan birkaç gün geçti Sayın Erol’un sürpriz dediği ismin kim olduğunu CHP İl Genel Kurulundan, sürprizin nasıl ters teptiğini de basında çıkan haberlerden öğrendik.
Zira isim CHP İstanbul eski Milletvekili Elazığlı Sayın Ali Özcan idi.
Konudan sonradan haberinin olduğunu söyleyen Sayın Özcan, kendisini arayan gazetecilere böyle bir şeyin mümkün olmayacağını, Sayın Gürsel Erol’un da CHP’de karar mercii olmadığını, bu tür kararların ancak Parti Meclisinde alınacağını söyleyerek Sayın Erol’un bu davranışını siyasi ahlaksızlık olarak değerlendirmişti.
Sayın Özcan’ın gazetecilere yaptığı açıklama aslında tam bir manifesto ve ders niteliğindeydi…
“Ben oldum olası CHP’de önseçim müessesesinin çalışmasını isteyen bir siyasetçiyim.” diyor ve ekliyordu Sayın Özcan: Son seçimlerde Saadet Partisinin adayı o güzel insan Abdullah Akın’ın getirdiği 30 Bine yakın oyu kendisinin aldığını zannediyor beyefendi.
14 Mayıs seçimlerinde alınan oyun kendisine ait olduğunu düşünüyorsa kendisi çıksın Elazığ Belediye Başkanlığına aday olsun, kendisinden özür dileyip gelip gözlerinden öpeceğim.
CHP iç suları böyle kaynarken dışarısı da farklı değil.
İl Başkanı Sayın Coşkun Çağlar Duran’ın yıllar sonra CHP’yi halkla barıştırıp buluşturması 2024 yerel seçimlerinde kendileri açısından biraz kıpırdanmaya neden olabilir ama yapılan nezaketsiz açıklamalar ve vefasızlıklar seçimlere gölge düşürecektir.
Saadet Partili Sayın Abdullah Akın’ın mükerreren Sayın Erol’a ittifak konusunda net konuşmayıp birlikte istişare edelim demesine rağmen konuyu cevapsız bırakıp Genel Kurul Salonunda Sayın Akın’ın da bulunduğu bir ortamda Sayın Ali Özcan’ın ismini deklare edip delegenin oyuna sunması gibi bir nezaketsizlikten bahsediyorum.
Geriye kaldı Ak Parti…
AK Parti de 31 Mart 2024’e en iddialı yürüyen partilerden biri.
Eski İl Başkanı Sayın Ramazan Gürgöze’nin iddialı çıkışı ve basından önce Billboardlarda boy göstermesinin yanı sıra adaymış gibi çalışıp çabalaması dikkat çekmekle birlikte 8 Ekimde yapılacak olan AK Parti Genel Kurulundaki yapılaşma ve kadrolaşmanın aday belirlenmesinde etkili olacağı kesin.
Dolayısıyla AK Partinin seçim sürecini değerlendirip kimin aday gösterilebileceği yönünde fikir yürütmek için AK Parti Genel Kurul sonrasını beklemenin daha uygun olacağı siyasi çevrelerde yaygın kanaat olsa da, adını adaletten alan bir partinin mevcut Belediye Başkanına adaletsiz davranıp haksızlık yapacağını düşünmüyorum.
Zira bunun sinyallerini Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sayın Mehmet Özhaseki Elazığ ziyaretlerinde vermişti.