Sevgili okurlarım geçen hafta yayınlanan “Fırat Üniversitesi’nden Bir Asaf Varol Geldi Geçti..” başlıklı köşe yazıma sosyal ağlarda ve özelden çok gurur verici yorumlar aldım.
Bu kadar karşılıksız çalışmaya verilen en güzel armağandı yorumlar.
Birçok okuyucu da yazımın devamını beklediklerini ifade ettiler.
Kaldığım yerden Asaf Hoca’nın çalışmalarını özetleyerek devam edeyim.
1992 yılında ben ve çocuklarım eğitim amaçlı Bradford-İngiltere’ye gitmiştik.
Asaf Hoca da son 4 ay izin alarak geldi.
Doğrusu ben evde olabileceğini düşünürken o gelmeden planını yapmıştı.
Sabah çok erken saatte evden çıkıyordu.
Bir başka şehir olan Salford ve Bradford Üniversitelerinde çalışmalar yapıyordu.
Asaf Hoca sadece Fırat Üniversitesi içerisinde çalışmadı, 1990 lı yıllarda üniversite dışında bağlantılar yapmanın peşindeydi. Teknik Eğitim Fakültesi Otomotiv Bölümünde eğitim yoğundu. Yeterli sayıda akademisyen, tekniker, stajyer öğrenci ve yeterli teçhizat atelyede var iken; “gaz emisyon ölçümü neden fakültemizin hizmetleri içerisinde olmasın?” diyerek yola çıktı ve gaz emisyon ölçümü işlemini fakülteye kaydırdı. Bu hizmet yıllarca devam etti.
1998 yılında başlatılan DAP (Doğu Anadolu Projesi) çalışmasında Fırat Üniversitesi koordinatörlüğünü görevini yaparken bölgedeki beş üniversitenin genel koordinatörlüğünü yaptı. Az sayıda eleman ile gece gündüz demeden hem üniversitede çalıştı hem de diğer üniversitelere sık gitmesi nedeniyle kar, kış demeden yollardaydı.
2000 yılında Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi kuruldu. Fakültenin öğrencisi yok, hocası da yoktu. Bu defa da başka üniversitelerden öğretim üyesi arayışlarına girdi. Öğretim üyelerinin Fırat Üniversite’ne gelmelerini sağladıktan sonra fakülteye öğrenci alımı başladı. Hemen ilk yıl İletişim Fakültelerinde halen takdirle anılan, ulusal basında söz edilen bir toplantı ve medya ödül töreninin üniversitemizde gerçekleşmesini ekibiyle birlikte sağladı.
2007 yılında Siirt Üniversitesi’nin kurulumu için rektör yardımcısı olarak görevlendirildi. Sıfırdan aldığı yapılanmayı çalıştığı bir yıl içerisinde üst düzeye taşımayı başardı. Yeni öğretim üyelerinin istihdamının ardından yeni fakültelerin açılışı için girişimlerde bulundu ve gerçekleşti. Şehrin bürokratları ile işbirliği yaparak üniversite adına ciddi atılımlar yaptı. En önemlisi Siirt’in coğrafi konum olarak tıkandığı yere üniversite kampüsünün yapılması düşünülür iken Asaf hoca ileriyi görerek, zamanın o zaman ki valisi Sayın Vali Necati Şentürk ile şehrin batı çıkışına kampüsün kurulmasının daha uygun olacağına karar verdiler, kampüs büyümeye açık olacaktı. Tabii Asaf Hoca o arada Ankara’ya sık sık gitti. Adeta YÖK’ü su yolu yaptı ve gerçekleştirdi. Siirt Üniversitesi’nde sadece bir yıl görev yaptı ama 4 yıla yetecek kadar hizmet ve hizmet temelini oluşturdu. Bir yıllık süreçte sadece bir defa Elazığ’a gelebildi. O da ne için? O yıllarda Fırat Üniversitesi’nde bir doçentlik sınavının yapılması gibi bir ilki sağlamıştı, jüri üyesi olarak zorunlu gelmişti. Elazığ’a gelmemesinin nedeni; yeni kurulmakta olan üniversite için bütün enerjisini ve zamanını harcıyordu.
Çok uzun süre olmasa bile orada da “Asaf Varol” isminin efsane olarak kaldığına inanıyoruz. Zaten yıllar geçtiği halde sonradan gelen dönütlerde aynı anlamı çıkarıyoruz.
Bir yıllık görevlendirmeden sonra 2008 yılında Fırat Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi’ne geri döndü ve o zamanki Rektör hocamız tarafından Fırat Üniversitesi Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü görevi kendisine verildi. İşin ağırlığı oldukça fazlaydı orada da başarılı yöneticilik sergiledi. Zaman onun için çok kıymetliydi. Öyle ki; o yıllarda ciddi bir sağlık sorunu hissettiği halde üniversite hastanesinin binası içerisinde odası da olduğu halde üç kat yukarıdaki hekim arkadaşlara gidip muayene olmamıştı. Ancak sıkıntısı sınırları zorlayınca çıkmıştı. Çünkü zamanla yarışıyordu. Yani işini sağlığının önünde her zaman tutuyordu.
Aralıklı gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nde asla boş durmadı, bilimsel çalışmalarının ve bazı yenilikleri üniversitesine taşımanın sorumluluğunu yaşadı. Birçok ortamda bazı yabancılar haritada Türkiye’nin yerini bilmezken Asaf Hoca sadece Türkiye değil; Fırat Üniversitesi’ni slaytlar ile anlatarak beyinlerde Fırat Üniversitesi olgusunu yaratıyordu.
Sam Houston State Üniversitesi ve West Virginia Üniversitelerinde zaman zaman gönüllü dersler verdi.
Türkiye’de var olan Teknik Eğitim Fakülteleri kapanmıştı. 2011 yılında yeni oluşum olan Teknoloji Fakülteleri açıldı. Bu defa da Asaf Hoca Teknoloji Fakültesi Yazılım Mühendisliği Bölüm Başkanlığına atandı. Yazılım Mühendisliği öğrenci aldı ama o bölüme yenilik getirmek çabasındaydı. Sıradan bölüm olmak istemedi. Fırat Üniversitesi’nde yine bir ilki gerçekleştirme hayalini gerçekleştirdi. O projeyi gerçekleştirmek hiç de kolay değildi. Çünkü Amerika Birleşik Devletlerinde bir üniversite ve oranın yetkili organları ile Fırat Üniversitesi ve YÖK arasında gerçekleşecek bir projeydi. Ne yaptı? Amerika’da Sam Houston State Üniversitesi ile Fırat Üniversitesi arasında bir protokolün kabulünü sağlamıştı. UOLP programı başlatıldı. Bu program hemen üniversite seçim kılavuzunda yerini aldı.
Neydi bu protokol derseniz? 2+2 denilen sistem. İlgili yazılım mühendislik bölümünü kazanan öğrenciler Fırat Üniversitesi’nde İngilizce hazırlık ve ilk iki yılı (1. ve 2. sınıfları) okuyorlar. Dil barajını geçen öğrenci 3. ve 4. sınıfları da Sam Houston State üniversitesi’nde okuyarak mezun oluyorlar. Bu eğitimi alan öğrenciler iki diplomaya sahip oluyorlar. Fırat Üniversitesi ve Sam Houston State Üniversitesi diplomalarına sahip olmanın avantajını yaşıyorlar. Amerika’da biliyoruz ki bütün üniversitelerin harçları yüksek. Bir başka eyaletten dahi gelen öğrencilerin ödediği harç çok daha yüksek. Dışarıdan giden yabancılar için daha daha yüksekti. Asaf hoca orada ciddi pazarlığa oturarak bu projeden giden öğrencilerin ödeyecekleri harcı, sanki Amerikalı ve o eyalette yaşıyor kapsamındaki meblağı belirlediler.
Öğrenciler Sam Houston’da eğitime başladıktan sonra zaman zaman giderek onları orada ziyaret etti. Zaten sürekli on line olarak üniversite görevlileri ve öğrenciler ile iletişim halindeydi. Bu programda giden öğrencilerin mezuniyet törenlerine de pandemi dönemi hariç her yıl katıldı. Kendi çocuklarında yaşıyor gibi onların mutluluklarını beraber yaşadılar.
Asaf Hoca mezun olan öğrencileri yakın izliyordu, onlara farklı kapılar açmanın peşindeydi. Öğrencilerin çoğu Amerika’da lisansüstü eğitimlerine devam ederken çalışma hayatına başladılar. Bir kısmı Türkiye’ye döndü, yine kilit yerlerde görev aldılar. Özelliklerine özellik katan gençler ve aileler bu projedeki yoğun çalışma ve gayreti biliyorlar Asaf Hocaya teşekkürleri geliyor.
Bilişim ve yenilikler ile uğraşan Asaf Hoca yine yenilik peşine düştü. Yeni bir bölüm açmanın gayreti ile Türkiye’de ilk ve tek olan “Adli Bilişim Mühendisliği Bölümünü” Teknoloji Fakültesine kazandırdı. Popüler bölüm oldu. Hali hazırda o bölümün beyin öğretim üyeleri yine Teknik Eğitim Fakültesi Bilgisayar Bölümünden mezun öğrencilerimiz. Başarılı bu akademisyenlerimiz TÜBİTAK projeleri hazırlayarak şimdiye kadar benzeri olmayan çalışmalara imza atıyorlar.
Çalışmaya, bilgiye doymayan Asaf Hoca kendisi için de bu defa farklı alanda eğitimi hedef aldı. Tabii ki bu eğitimi Amerika’da bir üniversitede yapmak istiyordu. Sosyal alana kaydı. Sam Houston State Üniversitesi’nde Kamu Yönetimi alanında tekrar yüksek lisans yaptı. Nasıl ders çalıştığını, adeta yağan ödevleri yapmak için gece – gündüz nasıl çalıştığını, saat farkından dolayı gecenin saat 03.00 ünde kalkıp derse katıldığını, sınava katıldığını en iyi bilen birisiyim. Bu yaşta bu kadar azim olur mu? demeyin oluyormuş. Üstün başarı gösterdiği için de burs verilmişti. Başarı ile takdir edilerek mezun oldu.
Fırat Üniversitesi’nin bir öğretim üyesi olarak yakın çalışma arkadaşları ile birlikte (en çok yardımcı olan isimleri anmadan geçemeyeceğim. Doç Dr. Murat Karabatak ve Prof. Dr. Cihan Varol) 2013 yılından beri Uluslararası Adli Bilişim ve Güvenlik Sempozyumunu Amerika’da, Portekiz’de, Romanya ve Türkiye’de düzenlediler. Dışarıda sempozyum düzenlemek elbette çok zor ama bir o kadar prestijliydi. Yine Fırat Üniversitesi sürekli ön plandaydı. Sunumlardan önce mutlaka üniversitemiz tanıtılıyordu.
Asaf Hoca lisans eğitimini yaptığı ve 1979 yılında göreve başladığı Fırat Üniversitesi’nden radikal bir karar alarak 2020 yılında emekli oldu. Aynı yıl İstanbul Maltepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendislik Bölümünde görevine başladı.
Çalışmayı ilke edinen eşim aynı heyecan, aynı azim ile çalışmaya devam ediyor.
Ben dışarıdan bir gözlemci olarak, biraz da buruk olduğum için dediğim şu oldu. “Fırat Üniversitesi’nde çok yeniliklere imza attın. Canla başla çalıştın, sağlığını ihmal ettin. Ne oldu sonuçta? sadece dersini verip evinde dinlenen kişi ile sen aynı kategoride kaldın, sıradan emekli olup ayrıldınız. Kim bu kadar çalışmayı takdir etti, Fırat’ta seni yaşatacak ne yapıldı ki….Maltepe Üniversitesi’nde de yapılsın!.”
Asaf hocanın cevabı “ben çalışmadan duramam, her gittiğim yer benim için kutsaldır, evet Fırat Üniversitesi’nde çok çalıştım, Kul bilmezse Allah bilir” diyerek çalışmaya devam ediyor.
Geçen haftaki köşe yazımda belirtmiştim. Asaf Hoca’nın çalışmalarına, özelliklerine asla eş olarak duygusal ve yanlı bakmadım. Dıştan ve en yakınen bildiğim çalışmaların bir kısmını, hatta yazarken hatırladıklarımı aktardım.
Emeği olanlar ayrıldıktan sonra ne yazık ki çabucak unutuluyor. Bu davranışa vefasızlık denir.
Zaman zaman törenlerde, basında, Tv programlarında Asaf hocanın, üniversitemize kazandırdıkları yeniliklerden söz edilirken arzu ederim ki o arada ismi zikredilsin (Örneğin; yurtdışı programı olan 2+2 programı defalarca farklı kişiler tarafından dile getirildiği halde bir defa olsun bu protokulün gerçekleşmesini sağlayan kişinin adı da geçseydi. Tek olan Adli Bilişim Mühendisliğinden söz edilirken yine anılmasını beklediğim isim.)
Özel bir not düşmek isterim. Adli Bilişim Mühendisliği Bölümü hocaları tarafından geliştirilen, TÜBİTAK tarafından kabul edilen, yerli ve milli yazılım olan projenin basına tanıtımında öğretim üyemiz o bölümü Asaf Hocanın kazandırdığını dile getirdi. Bu ifade ile ne oldu hocamızın vefası kendi değerini artırdı.
Üniversitemizde bir çok fakültedeki yine bir çok bölümünü öğrenciler tercih etmiyor. Dolayısıyla bölümde öğrenci yok. Teknoloji Fakültesinde de birçok bölüm aynı durumdayken Yazılım Mühendislik dört şube ile gündüz ve ikinci eğitim olarak tam kontenjan eğitimine devam ediyor. Yine Adli Bilişim Mühendislik Bölümü aynı şekilde gündüz (birinci) ve ikinci eğitime devam ediyor. İki bölümün öğrenci kontenjanlarının dolması elbette anlamlıdır.
Asaf Hoca gibi kurumuna ciddi katkısı olan isimler, yenilikler kazandıran, halen onların attığı bazı temelleri kullanan üniversitemiz onlar hayatta iken isimlerini üniversitede uygun bir yerde yaşatsalar şık bir davranış olur ve gelecek kuşağı da motive etmez mi?
Her ne olursa olsun Türkiye’de birçok üniversitede de marka olarak tanınan bir ASAF VAROL rüzgârı esti, esmeye devam etsin. Rüzgârın enerjisinden halen yararlanılıyor.
Azmin, enerjin, hizmetin bitimsiz olsun Sevgili Asaf VAROL Hocam.