Bazı şeyleri anlamanız, dikkate almanız için ille de ağır mı konuşalım?
6 Şubat’ta yaşanan felaketi yediden yetmişe hepimiz iliklerimize kadar hissetmedik mi?
Sokaklara hep birlikte dökülüp sığınacak bir çatı bulmaya çalışmadık mı?
Felaketin şiddetinden sabahın 5’i itibariyle Elazığ Belediye Başkanı Sayın Şerifoğulları’nın durumdan vazife çıkartarak anında aksiyon alıp Ahmet Tevfik Ozan Fuar ve Kongre Merkezini depremzedelere açmasıyla binlerce Elazığlı vatandaş olarak o mekana sıkışıp üç gün boyunca çoluk çocuklarımızla birlikte orada kalmadık mı?
Sabahın ayazında korkudan çocuklarını kucaklayıp kendilerini sokaklara atan yalın ayaklı anneleri babaları hep birlikte görmedik mi?
Hele 6 Şubat’ın öğlen sonrası yaşanan ikinci depreminde Elazığlılar olarak yüreklerimiz bir kez daha ağzımıza gelmedi mi?
O ikinci depremin şiddetinden İstasyon Caddesinde bir bina yıkılıp enkazı, biri polis olmak üzere iki cana mezar olmadı mı?
İkinci depremin ardından Valilik karşısındaki bina kontrol altına alınıp devlet tarafından yerle bir edilmedi mi?
Daha öncelerden Elazığ Defterdarlığına ait olup da uzun süre Maliye Lojmanları olarak kullanılan Hürriyet caddesindeki devasa bina yine devlet tarafından kontrol altına alınıp yıktırılmadı mı?
Aynı şekilde Gazi Caddesindeki bina, 6 Şubattan itibaren günlerce kontrol altına alınıp şeritler çekilerek Gazi Caddesi esnafı günlerce mağdur edildikten sonra yıkımı gerçekleştirilmedi mi?
Şehrin ana arterleri olan Hastane Caddesi, İstasyon Caddesi, Gazi ve Hürriyet Caddelerindeki binaların kontrol altına alınmasından dolayı bu caddelerdeki esnaflar günlerce kapılarına kilit vurmadılar mı?
Elazığ’ın en eski ve tarihi camilerinden Yeni Caminin, depremde minaresinin yıkılma tehlikesinden dolayı ibadete birkaç gün ara verilip minaresi kontrollü bir şekilde yıkılmadı mı?
Şu anda bile Arıcak ilçesine bağlı Üçocak Beldesinin Kutludüğün Mahallesinde 6 Şubat depreminde yıkılan evlerden dolayı hala insanlar dışarıda aç biilaç değiller mi?
6 Şubat ikiz depremlerinin ardından devlet kurumları tarafından yapılan hasar tespitlerinde an itibariyle kesinleşen ancak devam eden tespit çalışmalarına göre: 428 Binanın, 2 Bin 905 bağımsız evin ağır hasarlı, 120 binanın ağır, 646 bağımsız evin ise orta hasarlı olup yüzlercesinin yıkılma kararı çıkmadı mı?
6 Şubat depremi ile birlikte açılması gereken okulların tatil süresi uzatılmadı mı?
Şu anda Elazığ Belediyesi Ahmet Tevfik Ozan Kongre ve Fuar Merkezi başta olmak üzere Gençlik Spor İl Müdürlüğüne bağlı KYK Yurtlarında, Harput’taki Külliye’de sayıları binlerin üzerinde olan insan topluluklarının misafirlikleri devam etmiyor mu?
Bu şehirde 6 Şubat tarihi itibariyle esnaf kapısına kilit vurmadı mı?
Bankalar bile faaliyetlerini interaktif işlemlerle sürdürürken günlerce kapalı kalmadılar mı?
Bankaların kapalı kalmasıyla internet kullanamayan binlerce banka müşterisi süresi gelen kredi taksitini ödeyemediği için ek faiz yüküyle karşı karşıya kalmadı mı?
Bunların hepsi oldu değil mi?
Allah da biliyor, biz de biliyoruz ki oldu.
Bütün bu olumsuzlukların bu şehirde yaşandığını siz de biliyorsunuz değil mi?
Biliyorsunuz…
Peki, bütün bunları bilmenize rağmen, şehrin ekonomik lokomotifi konumundaki ETSO başta olmak üzere bütün STK, SİAD, ODA ve Cemiyet yöneticileri olarak herkes yek vücut olmuş; “DEPREM 10 DEĞİL, 11 İLİ YIKTI. ELAZIĞ DA AFET BÖLGESİ OLARAK İLAN EDİLMELİDİR” diye haykırırken siz ey Ak Partililer: depremle ilgili yapmış olduğunuz her açıklamanın başında neden hala; “10 ilde meydana gelen deprem” diyerek konuşmanıza başlıyorsunuz?
Yaşanan depremin Elazığ’da da olduğunu bilmiyor musunuz?
Ya da depremin şiddetini iliklerine kadar hisseden Elazığ’ı da ekleyerek; konuşmalarınıza veya açıklamalarınıza; “11 İlde yaşanan deprem” diyerek başlasanız ağzınız mı eğirilir, bir yerleriniz mi hasar görür.
Ak Partinin beyleri, hanımları, gençleri hiç değilse bugün, bu acılı günlerde kendinize gelin.
Sırf Genel Başkanınız 10 İl’de yaşanan deprem dedi diye liderinize şirinlik adına bu şehri görmezden gelemez, kendinizi inkar edemezsiniz.
11 İl’de yaşanan deprem diyerek ağzınız burnunuz eğilmez ama bu şehrin gerçeklerini görmezden gelirseniz eğilmedik yeriniz kalmaz.
Belinizi bile doğrultamazsınız.
Onun için İl Başkanından Gençlik Kolları Başkanına, Milletvekillerinden Belediye Başkanlarına, İl Genel Meclis Üyelerinden Belediye Meclis Üyelerine kadar bütün Ak Partililere sesleniyorum; partiniz bugün var yarın olmayabilir ama bu şehir kadim bir şehir. Dolayısıyla ilelebet olacaktır.
Onun için silkinin, kendinize gelin, depremin Elazığ’ı da çok derinden etkilediğini kabul edin ve “ELAZIĞ DA AFET BÖLGESİ OLARAK İLAN EDİLMELİDİR” haykırışlarına siz de kulak verin.
Siz de biliyorsunuz ki Kahramanmaraş’ta yaşanan deprem aynı şiddetle Elazığ’da da oldu.
Zaten siz de buna inandığınız için Afet Koordinasyon Merkezine Zehra Taşkesenoğlu’nu bile dahil ettiniz.
Ne katkısı olacaksa artık…
Dolayısıyla açıklamalarınızda 10 değil 11 il vurgusu yapmayıp, Elazığ’ın da afet bölgesi olarak ilan edilmesini sağlayamayacaksanız, afet koordinasyon merkezlerinde malumu ilan edercesine aldığınız kararları kamuoyuna deklare ederek insanların aklıyla alay etmeyiniz.
Böyle bir durum gerçekleşmeyecekse lütfen Zehra hanımı da gönderiniz.
Hiç değilse vatandaş olarak ona karşı bir alerjimizin olduğunu kulak ardı etmeyiniz.