24 Ocak depreminin yaraları henüz sarılmamış, depremzedeler bu soğuk hava şartlarında hala konteynır kentlerde yaşam mücadelesi verirken bildiğiniz gibi ülke olarak bir de İzmir’de meydana gelen depremle sarsıldık.
İzmir depreminin can ve mal bilançosu elbette ki Elazığ’dan daha ağırdı.
Böyle bir şiddette depreme İzmir gündüz değil de gece yakalanmış olsaydı Allah korusun can kaybımız çok daha fazla olabilirdi.
Mevsim ve hava şartları da malumunuzdur ki Elazığ gibi zor ve çetin değildi.
Elazığ’da depremzedeler hem yaşanan sarsıntıyla, hem de şiddetli soğuklarla vurulmuştu.
Elazığ depreminde bu talihsizlikleri yaşayan sadece depremzedeler de değildi.
Enkaz çalışmalarında bulunan AKUT’çularla birlikte herkes bu olumsuzluklardan fazlasıyla etkilenmişti.
Yaşanan bu depremlerden sonra “Depreme karşı alınabilecek önlemlerin ve depremlerin zararlarının en aza indirilmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi” amacıyla 22 kişiden oluşan bir komisyon oluşturuldu.
Oluşturulan komisyonda görev alan milletvekillerinin sayıları da meclisteki sandalye sayılarına göre belirlendi.
Mecliste grubu bulunan her parti sandalye sayılarına göre isim verdi ancak ne hikmetse depremin yaralarının hala sarılamadığı ilimizden her hangi bir milletvekili bu komisyonda yer almadı, ya da alamadı.
Ne iktidar partisi ne de muhalefet partisi milletvekillerimizden hiç birinin bu komisyonda görevi yok.
Oysa gönül isterdi ki; depremi bizzat yaşayan bu şehrin milletvekillerinden en az iki kişinin olmasıydı.
Çünkü yaraların sarılması, deprem zararlarının asgariye indirilmesi için komisyonda damdan düşen birine ihtiyaç vardı onlar da Elazığ ve Malatya milletvekilleriydi.
Malatya’dan komisyona giren oldu, bizimkilere de ne yazık ki tepkileri bastırmak için eski belediye başkanlarından seçtik savunması kaldı.
Böyle bir gerekçeyi ve savunmayı doğrusu ben anlamakta zorluk çekiyorum.
Eski Belediye Başkanı olması mı kurulan komisyona katma değerler sunabilir yoksa depremi bizzat kendileri ve aileleriyle birlikte yaşayan ve deprem anından aylar sonrasına kadar her süreçte deprem sıkıntılarına tanıklık eden Milletvekilleri mi?..
Tabi ki depremi yaşayan ve sonrasına tanıklık edenler faydalı olabilirdi.
Demem o ki Elazığ olarak treni bir kez daha kaçırdık.
Nasıl mı, anlatayım…
Düşünün komisyonda ilimiz milletvekillerinden biri olmuş olsa idi ve bu milletvekili CHP'den Sayın Gürsel Erol olsaydı deprem sonrası geçen 10 aylık süre zarfında yapılması gerikirken yapılmayanların nedenlerini sorabilirdi.
10 aydan beridir söz verildiği halde tamamlanamayan konutların neden tamamlanamadığını araştırabilir, Konteynır kentlerde kalan binlerce ailenin bu kış hangi imkanlarda nasıl bir yaşam sürdüreceklerini irdeleyebilirdi.
Her şey bir tarafa muhalefetten bir isim olduğu için Deprem Vergileri ve özellikle de Acun Ilıcalı’nın topladığı paraların nereye, nasıl harcandığının araştırılmasını sağlayabilirdi.
Bunları çoğaltabiliriz ancak tren kaçtıktan sonra arkasından bakıp ah vah etmenin bir anlamı yok.
Öyle bir durumdayız ki artık keşke bile demek gelmiyor içimizden.
- - -