Okumak ,herkesin erdemli kabul ettiği davranış biçimidir. İnanı inanmayanı ayırt etmeksizin üzerinde önemle durduğu önemli bir kavramdır.
İnancımızın ilk temel emri de alak süresinde ifade edildiği üzere’ ’Seni yaratan rabbinin adıyla oku’ ’emridir. Okumadaki gaye anlam nedir? Her şeyi okumalı mıyız? Okumaktaki asıl maksat yaygın kullanılan tabirle, adam olmak mı? Adam olmak okumak ilişkisini incelemek gerektiğini vurgulamak isterim. Okumaktaki gaye bilgisizliği gidermek ise Eyvallah! Okumanın önemini yeterince kavrayamadık ve kavratamadık düşüncesindeyim. Okul çağına gelen çocuklarımızı okula kaydettirirken çoğu velinin hocam eti senin kemiği benim kavramının içi doldurulmamış boş sözcükler olduğu kanaatini taşımaktayım. Neden derseniz? En ufak bir öğrenci-öğretmen sürtüşmesinde okul basmalar sana buraları dar ederim gibi tehditkâr ifadeler bu düşüncemi haklı çıkarıyor, gibi. Hani kemiği senin eti benimdi? Sakın yanlış anlam çıkarılmasın öğrencilerimizi şiddetle terbiye edelim demek de istemiyorum. Okumanın önemini kavratamadığımızı neyi nasıl okumalı sorularına cevap veremeyişimizin nedenleri üzerinde durulması gerektiğinin daha önemli olduğunu belirtmek isterim. Tıpkı ilimde zirve olan Hz. Ali r.a dediği gibi: ’Akıllı adam okuyacağı kitapları bilerek seçendir’’ ifadesinde olduğu gibi bir Müslüman önüne gelen her türlü kitabı okumamalı ve okutmamalı da? Çocuklarımız okumayı sevmiyorlarsa eğitimciler ve ebeveynler kafa kafaya verip düşünmek zorundayız. Çocuklarımızı yeterince tanıyor muyuz? Onlara sadece okuyup adam olsunlar demek yeterli mi? Adam olmaktan gaye iyi bir fakülte mi? Öyleyse: Vatan düşmanı ırz namus tanımayan Abdullah Öcalan a ne demeli? O da siyasal mezunu. Yine adam okumuş Prof. olmuş hiç çekinmeden cinayet işliyor bunu nasıl izah edeceğiz. Ecdat ne güzel ifade etmiş: Okumak bilgisizliği giderir, ancak adam olmayınca eşşeklik baki kalır, diye. Demek: Adam olmanın yolu iyi bir fakülte değil? Önceliğimiz: Vatanın birliğini savunan aile değerleri önceliği olan bireyler yetiştirmek olmalıdır. Ne yazık ki okumayı da ticarileştirdik, önce maddi imkânları ön plana alıyoruz sonra değerleri; iş konuşmaya gelince de değerleri savunuyormuş gibi davranıp ikilemi yaşıyoruz. İstiklal şairimiz ne güzel ifade ediyor: Okumaktan gaye ne? Kişi hakkı (gerçeği) bilmektir. Gerçek olan: Okumalarını, seni yaratan rabbinin rızasını kazanmak adına ibadet gayesi ile yapmandır. Yine gerçek olan: Efendimiz sav i muhtaç gönüllere tanıtman amacıyla okumalarını yönlendirmendir. Yine gerçek olan hiçbir engel tanımadan şehadet arzusu ile Bedizzaman gibi: ‘’Birinci cihan harbinde at sırtında gerektiğinde okumayla eserlerini yazabilmendir. ‘’Gerçeklerle yüzleşmekten de korkuyoruz gibi: Eğitim-Öğretim diyoruz, ezberci anlayışın da etkisi ile Öğretim-Eğitim şeklinde yeni bir anlayış doğdu. Sosyal hayatta kullanılmayan bilgileri çocuklarımıza yükletip onları okumaya karşı duyarsız hale getirdik. Efendimiz( sav )in Fayda vermeyen ilimden sana sığınırım, ikazını unutur gibi olduk. Bizim inancımızda asıl amaç faydalı bir birey olmaktır, o yüzdendir ki hadiste: ’İnsanların en hayırlısı başkasına faydalı olanınızdır’ ’buyruluyor. Faydalı olmak için de okumayla kendimizi yetiştirip donanımlı hale getirmek zorundayız. Gerçekçi olmamız gerekirse okumuyoruz da. Okumayla ilgili yapılan bir araştırmada: Bir Japon’un yılda 25 kitap, bir İsveçli 10 kitap, bir Fransız’ın 7 kitap, ilk emri oku olan 6 türkün ise yılda sadece 1 kitap okuduğu tespit edilmiş. Gerçi, bir filozofa sormuşlar: Dünyada en zor şey nedir? Cevap vermiş: Sözdür demiş. Çünkü: Anlamak da zor anlatmak da. Sözel olarak oku demek kolay. Pratiğe dökülüp insanların hizmetine sunulması da ayrı bir maharet ister. Günlük kaygılardan uzak, okumasını rabbin rızasını kazanma adına gerçekleştiren okurlarımızın çoğalması temennisi ile: OKU ADAM GİBİ, YOKSA OLURSUN ODUN GİBİ, DİYORUM. SAĞLIKLA KALIN.