Bir eğitim öğretim dönemi daha bitti.
Yarıyıl sonu sınavları başladı. İlk uzaktan eğitim ders ve sınav dönemini 2019-2020 Bahar dönemi yaşamıştık.
Yani geçen bahar dönemiydi.
Öğrenci sistemde acemi, biz hocalar acemiydik.
Kısa zamanda da adapte olduk.
Bilgisayar teknolojisine yatkın olanlar daha kısa sürede süreci çözümlediler.
Bir eğitim öğretim dönemi sürecinde sancılı sınav dönemi yaşadık.
Biteceğini hayal ettiğimiz uzaktan eğitim sistemi güz döneminde de devam etti.
Yine kafamızı karıştıran ve içimize sinmeyen sınav dönemine girdik.
Sınav sistemindeki dengesizliği görünce, sonuçları görünce, bazı öğrencilerin rahatlık ve sorumsuzluklarını görünce, eminim ki birçok eğitimci benim gibi emeklerinin karşılıklarını alamamalarından üzgündürler.
Şahsen ben emeklerimin karşılığını alamayınca gençler adına üzülüyorum. Neden mi?
Bilgi yoksunu gençler olduğu gibi çok sorumsuz, ekran başında en fazla 1 saat ders dinlemekten aciz ve isteksiz, öğrenme isteği olmayan, ama sınavda “nereden yardım alır, emek vermeden geçerim” düşüncesinde olan geleceğimizin teminatları dediğimiz genç öğrenci kitlesi düşündürüyor.
Uzaktan eğitim sistemi olarak kullandığımız
Blackboard sistemine ders notlarımızı Word, pdf, ppt olarak, konu anlatımını da bazen ders hocasının önceden ders anlatım videosunu aynı anda haftalık yükledik.
Çoğunlukla da ders materyallerini yine yükledik ve tüm öğrencilere eş zamanlı (canlı) ders yapacağımız mesajını göndererek bilgilendirdik.
Canlı derslerimi programdaki ders saatlerinde de yaptım ki öğrenciler zaten o saatte sisteme bakabilirler umuduyla…
Canlı ders duyurusunu yapıp, derse girdiğimizde 70 kişilik sınıftan derse katılan öğrenci sayısının en fazla 3 ile 10 arasında değiştiğini görünce, eminim ki birçok arkadaşım da benim gibi o kadar emeği sadece vazifeyi yerine getirmek mi gibi düşünebilirler.
Derse katılımı yüz yüze eğitimde olduğu gibi teşvik etmek için avantajlarını anlatmanın yanı sıra, birkaç puan ile ödüllendirileceklerini söylediğim halde mevcudun az olması üzücüydü.
Arkadaşlarımın çoğunun sıkıntısı bu yöndeydi.
Final sınavlarımız bir hafta önce başladı.
Dijital sistem üzerinde ölçme değerlendirme yapıyoruz.
Ne var ki içimize sinmeyen ortam.
Biz hocalar bir ders için soruları hazırlamak birkaç günümüzü harcıyoruz.
Öğrencilerimiz ile aynı grupta olduğumuz whatspp grubundan bazen şahit oluyorum, sınavdan birkaç dakika önce “sınav başlamak üzere” ek duyurusuna, bazı öğrencilerden gelen cevaplar da şaşırtıcı “sınav mı vardı?” diye şaşkın olmaları, derse olan ilgisizliklerinin göstergesidir.
Ders sürecinde öğrenci bizi eş zamanlı videoda görebiliyor.
Ama biz sadece onlardan mesaj alabiliyoruz.
Yazışabiliyoruz.
Oysa bazen soru cevap şeklinde giden derslerde öğrencilerimizi görmek isteriz.
Kamerayı açmalarını istediğimizde çeşitli gerekçeler ile açmıyorlar.
Açmazlar, neden açsınlar dayandıkları kocaman Kişisel Verileri Korunma Kanununu var ki…
Gel de kamerayı açması için ısrar et!
Sınav güvenliği bu süreçte en büyük sıkıntımız oldu.
Yüksek Öğretim Kurumu Üniversitelerden gerekli önemlerin alınmasını istemişti.
Bazı düzenlemeler yapıldı. Sınav esnasında geçmiş soruya dönüş olmaması, istenirse her öğrenciye soru sırası farklı gidebilecek.
Çoktan seçmeli sorularda seçeneklerin yeri değişebilecek.
Tek oturum izni var. Ancak öğrenci sistemden teknik bir sorundan dolayı çıkmak zorunda kalırsa (kendisi çıkış yapmaz ise) sisteme tekrar girerek kaldığı yerden devam edebilecek.
Bu sınırlamalar yerinde.
Peki, sınava yalnız girmeyen yanında bilgisayarı iyi kullanabilen birisini yanında bulundurmasını nasıl engelleyebiliriz?
İki ekran kullanıp sorusuna cevap da bulabilir.
Kaldı ki zaten bu kısa sürede yeni iş oluşumları görüldü.
Anında sorulara cevaplar veriliyor, ödevler yapılıyor, akademik tezler yazılıyor, bitirme ödevleri yazılıyor.
Basında gördüğümüz kadarıyla yasadışı hizmet veren bu web siteleri, sermayelerini katladıkça katladılar.
Böyle sahtekâr yerler de mantar gibi arttıkça, bizim alacağımız önlemleri de engelliyorlar.
Sınav güvenlik açığı elbette ki başarısız öğrenci lehinedir.
Başarılı öğrenci emeğinin karşılığını ilerleyen yıllarda görecektir.
Ancak yılsonu başarı notlarının herkesin bazı derslerde birbirine yakın olması, sınıftaki tüm öğrencilerin geçer not alması düşündürücüdür.
Bir başka sıkıntı da şu; ölçme değerlendirmeyi olabilecek güvenirlikte yapabilmek için günlerini harcayan hocanın dersinde başarılı öğrenciler ayırt edici not alırken, bütün yardımlaşmaya rağmen kısmen de olsa sürekli yardım bekleyen öğrenciye süre yetmeyince, geçersiz not alması bu defa öğrenciyi ders ve hoca kıyaslaması, olumsuz düşüncesine sokabilir.
2019 yılında eşim Asaf Varol’un uzaktan eğitim ile verdiği dersler vardı.
Sınav yaparken öğrenciden arkasına ayna getirmesini isteyince doğrusu bende ne yapacak diye düşünmüştüm.
Öğrencinin getirdiği aynayı oturuş pozisyonun arkasına yerleştirmesini istedi.
Böylece hem ekran hem de öğrencinin yanında başkasının var olup olmadığını kontrol edebilmişti.
Bu yıl Sınavların online yapılmasıyla kopya sorunu daha da büyüyünce Bilkent Üniversitesi Rektörlüğü işte ayna kullanmayı zorunlu kıldı.
Önceden iki kamera kullanılırken her öğrencide iki kamera istemenin daha zor olacağı düşünülmüş.
Her öğrenciye (11 Bin civarında) ayna ve dik durması için aparatı 17 Aralık 2020 tarihi itibarıyla gönderdiklerini basında paylaştılar.
Her öğrenciye mail yoluyla ulaşarak adres onayı aldıktan sonra özel yaptırılan aynalar gönderilerek kopya olayını minimum düzeyde tutmayı amaçladılar…
Elbette sınav sürecinde herkesi aynı anda görmek zor, ama rastgele seçilerek her öğrenci görüntülebilinir.
Bu endişeyi taşıyan öğrenci en azından ekranını ve odasını paylaşmayacaktır.
Velhasıl sınavlarda elimden gelen titizliği gösterdiğime inanıyorum ama, içim yine de rahat değil.