Bir şehir düşlüyorum: halkının yüzde doksandokuzunun Müslümanlardan oluşan, yerel nüfusun ihtiyaçlarının dört ana kıstası olan, coğrafi yapı, iklim şartları, ilim merkezi ve mezarlık alanları olarak birbirine çıkacak sokaklarının olduğu, her sokağınında nihayetinin ilim ve ölümü hatırlatan İki yere çıkacağı bir şehir.
Bir şehir düşlüyorum; havadar, yükseklerde ve suyu olan, ekinin bitmediği sert zeminler üzerinde inşa edilmiş bir şehir.
Bir şehir düşlüyorum; yerli halkın örf ve kültürüne uygun bir mimari ile tasarlanmış, buram buram tarih kokan binaların inşa edileceği bir şehir.
6.8 lik Elazığ Depremi' nde yapı stokunun neredeyse yüzde 40' lık büyük bir kısmının ağır riskli ilan edilip yıkım işlemlerinin başlatıldığı Şehr-i Aziz yeniden inşa edilecek iken, düşlediğim şehir olmasını istiyorum.
Devlet Başkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan'ın şehirleşme de öncelediği dikey gelişme değil, yatay büyüme ile Nemrud' un İbrahim A.S. rabbini vurmak için Hamman'a inşa ettirdiği mancınıklar gibi gökyüzüne doğru dikilen kulelerden tatmin ettikleri egoları ile şehrin her yönüne manzaralı evler yerine, yatay büyüme ile şehrin Doğu-Batı, Kuzey-Güney dengesini sağlayacak beşten bire doğru, bir arena basamakları gibi inen beş, dört, üç, iki, ve bir katlı binalar yapılıp, bu binaların tüm cadde ve sokaklarının ilim ve ibadet merkezleri olan cami, okul ve mezarlık alanına aktığı, aynı zamanda mezarlığa manzaralı evler inşa edilmeli.
Bir şehir düşlüyorum; maneviyat hamuru, milli yapısı, modern dünya anlayışına uygun spor kompleksleri, alışveriş merkezlerinin harcıyla inşa edilmiş zihinlerde, her daim ilim ve ölümü diri tutan bir şehir.
Elbette bazı kişiler neden ölümü hatırlatan bir şehir düşülüyorsun diye sorma hakkını kullanıp soracak olurlarsa: Ölümü zihinlerde diri tutamayan toplumlar, sekülerizmin kıskacında hep dünyevileşme hırsına saplanacaklarından, ağızların tadını kaçıran ölüm aniden geldiğinde bir değil bir kaç defa ölecekleri, can havliyle kaşı karşıya olurlar.
Kadim geçmişimizde yerleşim yerleri inşa edilirken, Resûl-i Ekrem tarafından hicretten sonra kendisine nisbetle “Medînetü’r-resûl” adını alan Yesrib’de yapıldı. Yesrib’de ibadetin yanında başta eğitim ve öğretim olmak üzere adalet hizmetleri, kamu idaresi ve diğer işlere yönelik hizmetlerin yürütüldüğü Mescidi Nebevî’yi inşa ettirerek ileride kurulacak Müslüman şehirleri için cami merkezli şehir modelini başlatan Resulullah, şehirde siyasî ve idarî durumu yeniden düzenleyip müstakil bir devlet kurmanın yanı sıra bir çarşı pazar yeri belirlemek suretiyle ekonomik hayata çeki düzen verdiği gibi. Mescidi Nebevî dahilinde beytülmal şeklinde kullanılacak bir oda tahsis etti. Ayrıca Bakī‘ mevkiini Mezarlık olarak kararlaştırdı.
Daha sonraları İlmin merkezi Olan Kûfe ve Basra şehirlerinde de Resulullah s.a.v. şehirleşme modeli uygulandığı, beytülmâl binası, aynî ve nakdî vergi gelirlerinin saklandığı dârürrızık, şehirlerin kenarında dârülberîd (postahane) ve askerî kışlaların her birinde at ahırları yaptırıldı ve mezarlık sahaları ayrıldığını görüyoruz.
İslam'ın öngördüğü Şehirleşme modeli Daha sonraları kurulan şehirleşmelerde Hıristiyan ve Yahudiler tarafından da benimsendiği, Arap, Mağribi, Yahudi, Endülüslüler, Türk ve berberi farklı gurupların yerleştiği mahallelerden oluşan şehirleşme modelinde de Cami merkezli ve mezarlık alanları yapılan Kalelerin dış kapı etrafında inşa edildiğine rastlıyoruz.
Buna en güzel örnek olarak Harput'da süt kale dış kapı karşısında Eğri minaresi ile bir ilim merkezi ve hemen yanında Mezarlık alanın olmasını gösterebiliriz.
Aynı şekilde İstanbul, Bursa, Sivas, Erzurum gibi şehirlerimizde de benzer durumlara rastlayabiliriz.
Elazığ yeniden inşa edilirken, düşümdeki şehir modeli ile inşa edilmesi; hem 4000 yıllık mazisiyle bütünleşmiş bir şehir olarak devlet tarafından uydu kentler ve akıllı şehirler için bir model olabilir, hem de Doğu-Batı, Kuzey-Güney dengesizliği ortadan kaldırılmış olarak şehir merkezindeki yığılmaların ve trafiğin rahatlatılması yanı sıra, yatay gelişme ile şehirin genişlemesi sağlanırken, şehir halkının da ilim ve ölüm arası bir hayatı zihinlerde hep diri tutulması sağlanmış olur düşüncesinde bir şehir düşlüyorum.
Selam ve dua ile...
BİR ŞEHİR DÜŞÜLÜYORUM...
Paylaş