Her yıl Tokat ilinde yapılan ’20.TOKAT ENLERİ İSTİKLAL ÖDÜLLERİ’ törenine bu da birçok kişi katılım sağladı. Kızılelma Dergisi Yazı İşleri Müdüresi ve YouTube Kızılelma Tv'de Yayınlanan "Dünya Köylüsü ile Sizin Hikayeniz" Programının Yapımcısı ve Sunucusu Ayla Bağ Hanımefendi; Tokat’ın Enleri İstiklal Ödülü töreninde en başarılı yazar ödülüne layık görüldü. ‘Dünya Köylüsü’ fikrinin sahibi Ayla Bağ. ‘Dünya Köylüsü’ diyince düşünmeye başladınız. Acaba sosyolog olan BAĞ, ‘Dünya Köylüsü’ ile neyi ifade etmektedir. ‘Dünya Köylüsü’nü şu şekilde açıklamaktadır: ‘Dünya üzerinde insanlar bir direktir. Bu direkler üzerinde sevgiye ait bir not vardır. Bize düşen bu notu okumak ve yola devam etmektir’ der. Kur’an-ı Kerim kutsal kitabımızdaki ‘OKU’ ile toplumu anlayabilmeyi ve toplumu yaşayıp araştırmaya vurgu yapar.
Hanım efendi kişiliğiyle Elazığ’a geldiğinde ‘Kırk Kızlar’ kitabının hazırlıkları aşamasında tanıştık. Tokat ilinin tarihte şifa dağıtan kızlarını, günümüz Tokat ilinin ekonomisine ve kültürüne hizmet sunan kadınlarını bu kitapta toparladı. Bu kitabın Kırk Kızlar’ndan biri olan annem Süreyya Kaya’ya da Tokat kültürüne katkısı ve emeklerinden dolayı kitabında yer verildi. Bu güzel buluşma Elazığ ilinde röportaj ve sohbet eşliğinde güzel saatlere vesile oldu. Tokat ilini bu iki güzel insan emekleriyle ve yüreklerindeki Tokat sevdası ile kültüre verdikleri hizmetle takdire şayan bir örnek olmaktadırlar.
Sosyolog –yazar Bağ, ‘YAŞAYAN KIRK KIZLAR EFSANESİ’ kitabının ardından Tokat ilinin efsanevi olacak günümüz emektarlarını konu aldığı ‘YAŞAYAN EFSANELER, İLK, TEK VE SON USTALAR’ kitabı ile günümüz efsanelerine bir imza daha attı. Bu kitabında ‘Zanaatkârlarımız; Anadolu’nun mayası olan bu topraklarda yerel tohumların içinde evrensel değerler barındıran birer hazinedir. Kültürümüzün can damarı olan unutulmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatlarımızı yaşatan ustalarımızdır. İşte bu hazinenin üzerinde binlerce yıl yaşayarak yüksek medeniyetin izlerinin öncülüğünde demlenmiş ustalar, bir sonraki nesle olan kültürün taşıyıcılığını da üstlenmişlerdir. Sanatkârlarımız bu topraklar ve insanlık için çok önemli sırları da yaptıkları eserleriyle birlikte bir sonraki neslin temelini oluşturmaktaki bilgiyi taşıyan bilgelerdir’ diyerek değerlerimizi gün yüzüne çıkarmıştır.
Toplumun değerlerini kaleme alan Bağ, yeni nesillere eserler bırakırken, bizlerin de unutmaya yüz tutmuş bilgileri hatırlatmasıyla nice güzel çalışmalara ve başarılara imzalar atması dileğiyle..
SOSYOLOG VE YAZAR AYLA BAĞ KİMDİR?
1971 yılında Tokat Niksar'da doğan araştırmacı yazar Ayla Bağ "Dünya Köylüsü" Logosuyla yazılarını yazmakta ve paylaşmaktadır. İlköğretimini Artova'da, ortaokulu Antakya'da, Liseyi Yozgat Aydıncık Lisesinde tamamlamıştır. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden mezun olmuştur. Marmara Üniversitesinden Aile Danışmanlığı eğitimi almıştır.
2017 yılında İlk Kitabı "Yaşayan Kırk Kızlar Efsanesi " adlı deneme araştırma eseridir. okat Gazetesi, Tokat Gündem Gazetesinde ve Tokat’a Dair sayfasında Köşe yazarlığı yapmaktadır. Yazıları ve şiirleri Kızılelma Dergisinde, Kümbet Dergisinde, Tokat Gündem Dergisinde ve çeşitli dergilerde yayınlanmıştır. Tokat Valiliği Himayaesinde Milli Eğitim Müdürlüğü’nün destekleriyle "KIRKKIZLAR " projesinde yer almıştır. Okullarda 130’un üzerinde söyleşi gerçekleştirmiştir.
"Kırkkızlar Kız Lisesinde " projesiyle Mahperi Hatun Anadolu Kız Meslek Lisesinde 20 söyleşi, "Tokat'a Değer Katanlar" projesiyle Zübeyde Hanım Anadolu Kız Meslek Lisesinde 10 söyleşi, Atatürk'ün Samsun'a çıkışları ve Milli Mücadelenin Başlangıcının 100. Yıl anısına, GOP Üniversitesinin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde, Genç Kadem Kulübünün önderliğinde "Anadolu'nun Mayası Kadınlarımız" adlı söyleşiyi gerçekleştirmiş ve 100. Söyleşiyi 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla atalarımıza armağan etmiştir.
TOŞAYAD 'la birlikte "Hikaye ve Şiirin Dilinden Tokat" adlı söyleşileri gerçekleştirmiştir. TOŞAYAD derneği ve İLESAM üyesidir. İLESAMLI İlim Adamı, Şair, Yazar ve Sanatçılar Ansiklopedisi 2. Ciltinde biyografisi ve "Kardeş olmak" şiiriyle yer almıştır. 2012 yılından bu yana internet üzerinden "dünyaköylüsü.blogspot.com" sayfasını yönetmektedir.
Kalemlerin Dansı Antoloji Kitabında, BU TOPRAĞIN SIRRI masalı ve KADINLAR adlı şiiriyle yer almıştır. 2020 yılında ikinci kitabı "Yaşayan Efsaneler İlk Tek ve Son Ustalar" çalışmasında 45 ayrı dalda ustanın hikayesine ve unutulmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatlarına yer vermiştir. "Ahiler Kervanı” Çalışmasıyla okullarda öğrencilerle ustaları buluşturarak, öğrencileri zanaatkârlar ve ustalarla tanıştırmıştır.
Pandemiyle birlikte sosyal medyada Kızılelma tv YouTube kanalında “Dünya Köylüsü ile Sizin Hikayeniz” programıyla söyleşilerine devam etmektedir. 8 Mart Dünya kadınlar gününde “Bizim Ellerde Kadın” etiketiyle çağrıda bulunarak, şehrimizin özel mekânlarını kadınlarla özdeşleştirerek çektiği videolarla başlattığı çalışmaya, klipleriyle destek verenlerle birlikte kadının var olan gücünü ve değerini yeniden hatırlatarak dikkat çekmiş ve farkındalık oluşturmuştur.
Halen Eskişehir Anadolu Üniversitesinde Açık Öğretim Fakültesi’nde "Kültür Mirası ve Turizm " 1. Sınıf öğrencisidir. Evli ve iki çocuk annesidir. Araştırmayı, okumayı, gezmeyi ve insanları çok sevmektedir. Köşe yazılarında genellikle başarı öykülerine yer vermektedir. Hayali Türkiye'de ve Dünyada Kırk kadının hikayesini yazmak ve söyleşilerde bunları dillendirmektir. Çalışmalarına sahada gezerek araştırarak devam etmektedir.
‘YAŞAYAN KIRK KIZLAR EFSANESİ’ AYLA BAĞ’IN KALEMİNDEN…
Vakti zamanında bu topraklarda hüküm süren bir kral varmış. Bu kral çok açgözlü zalim halkına zulüm eden onları sömüren kendisinden başka kimseyi düşünmeyen o yörede doğan erkek çocuklarını kendisine köle eden bir kral. Kralın birde dünya güzeli kızı varmış, bu kızın yetişmesinde yardımcı olan birde dadısı varmış. Dadısıyla ara sıra gezmek için kırlara ovalara ve ırmağın kıyısına giderlermiş. Irmak kızın yeşil gözlerine vurulmuş ilk görüşte, sabırsızlıkla beklermiş kızın bir dahaki gelişini. Gel zaman git zaman kız epeyce büyümüş serpilmiş güzelleşmiş artık dışarısını merak eder ve sorgular olmuş. Sürekli dadısına soru soruyormuş dadısı da bildiği kadarıyla cevap veriyormuş. Saraydan sıkılan kız bir gün dadısından izin alarak dışarıya çıkmış. Çarşı pazar gezmiş. Dışarıdaki insanlarla sohbet etmiş onların dertlerini dinlemiş. Konuştuğu insanlara kraldan memnun musunuz? Diye sormuş. Hiç kimse memnunuz dememiş. Herkes şikâyet etmiş. Kral çok kötü bizim çalışıp kazandığımızı elimizden zorla alıyor, vermezsek bize zarar veriyor hatta öldürüyor demişler. Bunu duyan kız çok üzülmüş ve dadısına söz verdiği üzere akşam olmadan saraya geri dönmüş. Dadısı kızın çok üzgün olduğunu görünce sormuş.
-Ne oldu neden üzgünsün,
-Kızda babası hakkında bugün sokakta duyduklarını bir bir anlatır ve dadısına benim babam böyle bir insan olmaz ben babamı çok seviyorum gidip bunları babama anlatacağım der. Dadısı olmaz gitme anlatma baban sana kızar der ama kız dinlemez. Çıkar huzura bir bir gördüklerini işittiklerini babasına anlatır. Babası çok rahatsız olur duyduklarından, kükrer ve bir daha saraydan dışarıya çıkmasını yasaklar kızın. Kız üzgün bir vaziyette dadısının koynunda ağlar ve çareler düşünür. Dadısı kızı çok ama çok sevmektedir onun üzülmesine dayanamaz ve kılık değiştirerek saraydan çıkmasına yardımcı olur. Kız saraydan her çıktığında dışarda bir kızla tanışır arkadaş olur onların dertlerini dinler saraya dönünce de onlara derman olacak çareler üretir. Dadısının da yardımıyla bu böylece devam eder. Derken 39 tane kız arkadaşı ve birde kendisi 40 kız ihtiyacı olanlara, çaresizlere muhtaçlara açlara susuzlara hastalara yardım etmek için gece gündüz çalışırlar.
Kralın hüküm sürdüğü topraklarda bir derviş elinde kitaplarıyla köy köy şehir şehir gezmekteymiş. Gittiği yöre halkını aydınlatıp onların zalim Krala baş eğmelerine engel oluyormuş. Bunu duyan Kralın askerleri rahatsız olmuşlar ve dervişi yakalayıp eşek sudan gelinceye kadar dövmüşler. Kitaplarını yakmışlar ve öldü diye bir dere kenarına atmışlar. Aradan üç dört gün geçmiş derviş kendine gelmiş, elini yüzünü yıkayıp temizlendikten sonra yapılanlara, kitaplarının yakılmasına çok üzülmüş. Buna dayanamayan derviş diz üstü çöküp ellerini semaya kaldırmış. Allah’a niyazda bulunmuş” Ey güzel Allah’ım bu topraklarda doğan kız çocuklarını öyle yiğit öyle adaletli öyle merhametli öyle bilgili ve güçlü kıl ki kralın askerlerine baş gelsinler onların gittiği yerde huzur mutluluk ve sevgi baş göstersin” demiş. Derviş bir daha aşağıya inmemiş dağlarda yaşamış.
bir zaman sonra saraydaki ambardan malzemelerin eksildiğini fark eder ve askerlerine bunların yakalanıp öldürülmesi için talimat verir. Uzun uğraşlar sonunda hırsızlar yakalanır ve anlaşılır ki bütün bunları organize eden saraydan altını, inciyi ihtiyacı olana dağıtan Kralın kendi kızıdır. Hemen Krala haber verirler. Kralda diğerlerinin kellesini kesin kızımı bana getirin der. Askerlerden kaçamayan 39 tane kız oracıkta baş verir. Saraydan kaçan Kralın kızı tam ırmağın kıyısına gelir, arkasında askerler teslim ol çağrısı yaparlar ama kız geriye bile bakmaz kendisini çok sevdiğini bildiği hatta aşık olduğu ırmağın kollarına bırakır. Sevdiğine kavuşan ırmak sarıp sarmalar kralın kızını bir bütün olurlar alıp götürür gittiği yerlere… Sevgilisine kavuşan ırmak daha bir coşkulu akar coşar da coşar deli gibi akar… Askerlerden kimse cesaret edip gidemez arkasından, aşkına kavuşan ırmak o günden sonra sevdiğinin gözlerinin renginde YEŞİL akar.
Ben de Tokat’lı olarak
Yeşilırmak suların hep yeşil ve
Bağ Hanım kaleminiz daim olsun.