Yıl 2006 gelen bir ihbar üzerine araştırmaya girdik, ihbar dehşet vericiydi, içme suyu olarak kullanılan şebeke suyunun içilemez olduğunu iddia ediyordu.
Gelen ihbara balıklama dalamazdık.
Araştırmaya girdik, sağlık müdürlüğünden su tahlil raporlarını aldık, inceledik, ihbar doğru idi, duyurulması gerekiyordu.
İlk etapta 2 televizyon programı yaparak halkı raporlar ışığında bilgilendirdim, ortalık karıştı, yetkililer ellerinde bardakları ile su içme gösterilerine başlasa da raporlar onları yalanlıyordu.
Gösteri yapan yetkililer, bir yandan da sadece koliform bakteri oranlarını düşürmek için otomatik klorlama tesisi kurma telaşına girdi, Otomatik klorlama yaparak bakteri oranlarını düşürmeye çalıştılar, bu yöntemin ne kadar sağlıklı olduğuna bilim adamları karar versin, ben karışmayayım.
Sadece koliform bakteri mücadelesi idi yapılan ama raporlar dehşetli bir sonucu daha göstermişti bize, ağır metal tespit edilmişti sularda.
Takibimiz devam etti, ağır metal ovada açılan derin kuyulardan şebekeye pompalanıyordu, derin kuyular yer altı sularından besleniyor, yer altı suları da Eyüp Bağları Sulama tesisince baraj gölünden çekilen tarımsal sulama sulardan nasibini alıyordu, baraj gölünün bu ağır metalli sularının kaynağı ise Elazığ Belediyesi arıtma tesisi idi.
Arıtma tesisine gelen şehrin atık suları ile birlikte sanayi atık suları da arıtılmadan baraj gölüne deşarj ediliyor, göl zehirleniyor, biyolojik canlılık yok oluyordu.
Bir çırpıda yazıp özetlediğim bu olay tam bir çevre felaketi idi, ben sadece kamuoyuna duyurdum, elimde bu imkan vardı, elinde çok daha imkan olanlar ise her zaman yaptıkları gibi kulaklarının üstüne yatmayı tercih etti, hesap günü gitsin Allah’a hesap versinler, kendi sorunları.
Basın ve yayın organlarında Elazığ Belediyesi yeni ve modern bir biyolojik arıtma tesisi yapıyor haberini öğrenince ister istemez yıllar öncesine gittim, gitmekle kalmayıp heyecanlandım, yazayım dedim.
Çevreci hassasiyetim, yaşanan çevre felaketinin önlenmesi için önceki yıllarda yaptığım çaba ve çırpınmalarım köşe yazmama sebep oldu.
Tesisin teknik özelliklerini detaylı bir şekilde köşemde yazmak isterdim, özel bir çaba da sarf ettim, bilgi edinmede gazetecilerin karşılaştığı zorluğu ben de yaşadım, bizzat Belediyeye giderek bilgi istedim, gönderelim dediler göndermediler.
Artık Belediye basın ve halkla ilişkiler müdürlüğünün anlamsız bir politikası mıdır yoksa başka bir nedenleri mi var ben şahsen bilmiyorum, kimseyi de suçlamak istemem, umarım detaylı tanıtımın önemini bir gün anlarlar, tanıtımının önemini anlatmak benim işim de değil görevim de.
Neyse biz işimize bakalım, tesis hakkında çok sınırlı bilgiyi basında bulabildim, sadece tesisin biyolojik azot ve fosfor gidermeli, uzun havalandırmalı, aktif çamur çökertmeli, üç adet havalandırma, üç adet de fosfor giderme havuzundan müteşekkil bir tesis olduğunu öğrenmiş olduk.
Merak edilen sorularımıza detaylı cevap bulamadık, mesela sanayi atık suları bu tesise yine akıtılacak mı, akıtılacak ise endüstriyel arıtma işlemi bu tesiste yapılacak mı?
Umarız Belediye basın ve halkla ilişkiler müdürlüğü duyarlılk gösterir ve kamuoyunu aydınlatır, biz de merakımızı gidermiş oluruz.
Tesis, Kentin ciddi bir yarasını, çevre kirliliğini, çok daha önemlisi insan sağlığını etkileyen bir sorunu ortadan kaldırmış olacaktır.
Bir başka önemli sorunu daha çözüme kavuşturacak, baraj gölünü hayatta tutacak, biyolojik canlılığın devamını sağlayacaktır.
Bu kalıcı ve elzem olan tesisi Kente kazandıran, başta Belediye Başkanı olmak üzere yönetim kadrosuna, Çevre Müdürlüğüne, katkı yapan personele, yapımcı firmaya teşekkür edip kutlamak da bizim görevimiz oldu.
Geçmişte yaşanan rezaleti duyurmak görevimiz olduğu gibi.
Yazının sonunda, son yıllarda hiçbir belediye başkanının cesaret edemediği alt yapı yenileme çalışmaları için de Belediye yönetimini tebrik edelim, su ve kanalizasyon şebekesi yenileme çalışmaları ile yazıda belirttiğim su şebekesine sızmalar sonucu artan koliform bakteri sorunu da çözüme kavuşacak, kent aşırı klorlu su içmek zorunda kalmayacaktır.
Kente hayırlı olsun tesis ve projeler.