Yeni Ufuk Gazetesi - Elazığ Haberleri - Haberler
2023-10-10 11:18:39

DELİLİĞİN TARİHSEL TECRİTİNDE: 2000 YILLIK VAHŞET TİYATROSU

Fatma Gödeoğlu

10 Ekim 2023, 11:18

Henry Kissenger “Avrupa diplomasisi”nin tıpkı demir gibi döğülerek zoruluklar altında biçim aldığını belirtir, Diplomasi adlı eserinde…çünkü Avrupa her ne kadar Aydınlanma ya da Rönesans veya Reformlar yapmış olsa da çok yakın tarihte Yahudileri Almanlar kamplara göndermekle birlikte zorunlu göçe de mahkûm etmişti.

Tabii ki Avrupa’da ilk tecrit-i uygulayan sadece Almanlar da değildir. Batı ve Avrupa İkinci Dünya Savaşı sonrası artık savaşın doğrudan şövalyesi olma sahnesinden çekilerek savaş şövalyeliğini diplomatik biçimde kendinden tecrit ederek Ortadoğu ve Asya ülkelerinin beşiğine bıraktı. Tecrit etmek Avrupa tarihinde Michel Foucault’un “Deliliğin Tarihi” eserinde deliliğin yeniden mevcut, ancak şimdiki hastalığın korkunç güçlerine atfedilen hayali bir işaretle işaretlenmiş durumda olduğunu belirtir. Ki Avrupa’da gözaltının yani tecrit-in sosyo-ekonomik bir sorunu çözmeye çalıştığını hatırlamakta fayda var: serseriler, dilenciler, fahişeler vb. toplu halde gözaltına alınarak tecrit edilirdi. Kısacası: Günümüzde deli ile Filistinlinin politik kaderi ayrı elbet. Artık her birinin farklı bir kaderi var (veya farklı bir hapishane de diyebiliriz): Gazze’ye ağır ambargo altında Filistinliler için atölye; Suçlular için hapishane; ve mücadele edenler için tımarhanedir. Kendi topraklarında tecrit edilen Filistinlilerin makus tarihi İsrail Devlet’inin kuruluşuyla da başlamaz. Anlayacağımız üzere tarihte toplulukların veya belirli bir ırka ya da inanç (mezhep) tecrit-i hiçbir şekilde uluslararası kamuoyunun gündeminden düşmez, çünkü tecrit-i gerçekten yöneten şey burjuva ahlakı, burjuva siyaseti ve burjuva inançlarına sahip hegemonik güçlerdir. Tecrit belirli bir topluluğa karşı uygulandığında bir de o tecrit-e seyirci olanlar vardır.

Ortadoğu Tarihi Uzmanı Bernard Lewis’in “Ortadoğu- Ortadoğu’nun 2000 Yıllık Tarihi” adlı eserine göre; Milattan Önce 525’te Pers İmparatoru Kiros’un oğlu Kamfiz Filistini fethettiğinde Suriye ve Mısır’da da hak iddia ettiğini belirtir. 1079’da da Filistin Selçuklu İmparatorluğunun hakimiyeti altına alınır. Filistin, Ortadoğu’da 2000 bin yıllık tarihsel süreci içinde istilaya uğramıştır: bunun nedeni de Filistin ve Kudüs Yahudilik-Hristiyanlık ve İslamiyet için kutsal topraklar olmasıdır. 1516’da Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine girdi. Ne var ki 1917’da İngilizler “Osmanlı Filistini”ni ele geçirmiştir. Lewis’e göre Osmanlıdan alınan ve “Mezapotomya” olarak tanımlanan coğrafyada “Suriye ve Levant olarak bilinen batıdaki devletin kuzeyi ile ortası Fransız Mandası’na, Filistin olarak adlandırılan güneyi de İngiliz Mandası’na girdi.” Avrupa’da bu kez tarih sahnesine Hitler 1933 yılında çıkınca İngilizlerin Kudüs’e Müftü olarak atadıkları Hacı Emin el-Hüseyni, Alman konsolosuna destek ve yardım teklifinde bulunmuştu. Kudüs Müftüsü daha sonra Filistin’den ayrılarak Beyrut, Bağdat ve Tahran’a gittikten sonra 1941 yılında Berlin’e gitmiştir. Filistin’in tarihsel sürecinin günümüze kadar gelişen olaylarını daha detaylı araştırmak isteyen okuyuculara Bernard Lewis’in yukarıda belirttiğim eserini ve farklı birçok kaynak okumasını öneririm.

YENİ MÜLETCİLER HOŞ MU GELECEK ACABA?

Filistin tarihinde ilk kez İsrail tarafından bir saldırıya uğramadan 50 noktayı vurdu. Sosyal medyada üzerine bir de öldürdükleri insanları soyarak kamyonlarda şampiyonluk kupası gibi sergilendi! Süreç takip edildiğinde yarı çıplak biçiminde kamyonet üzerinde şampiyonluk kupası gibi gezdirilen kadın cesedinin Alman vatandaşı Shani Louk olduğu öğrenildi. Uluslararası kamuoyu kupa gibi sergilenen ceset görüntüleri yayınlarıyla tanık oldu.

Filistin tarafı stratejik açıdan hesaplanmış bir saldırı gerçekleştirdi. Saldırı sonrası İsrail 50 yıl (1973) sonra ilk kez savaş durumu ilan etti. Hem de Yahudilik inancında cumartesi günü gibi “Şabat” yani dinlenme gününde… Tevrat’a göre dünya altı günde yaratılmış olup yedinci güne geldiğinde “tanrı yapmakta olduğu işi” bitirmiştir. Yedinci gün olarak cumartesi Şabat’tır ve Yahudiler dinlenir. İbadet eder. Yahudiler tarihlerinin başlangıcını Mısır’dan çıkışla başlatırlar. Ortaçağ’da yaradılışı başlangıç olarak almaya başlatır. Şabat bu iki başlangıç kabul edilen olayın anması için kutlanır. İsrail’e yapılan saldırının zamanlaması ve kime yarayacağı da önemli. İsrail’de protestolarla köşeye sıkışmış en aşırı sağcı Netanyahu hükümeti döneminde olması da çok ilginç! Ancak bu noktada bir şey daha var ki; Yom Kippur Savaşı (6 Ekim-25 Ekim) 1973’ün 50. yıl dönümüne göre mi hesaplandı? Aynı zamanda Yom Kippur Yahudi inancında insanların tanrı katındaki defterleri yılın ilk günü açılıp on günün sonunda mühürlendiğine inanırlar. Yahudiler bu günlerde de iş yapmazlar sadece ibadet ve tövbeyle ilgilenirler. Kamu işleri de durur. Hamas’ın kanatlı motorlarla İsrail tarafına geçerek saldırıyı gerçekleştirmeleri şayet Yom Kippur ile bağlantılı olarak hava sahasını ihmal edecek bir ülke olmadığı düşündüğümüz de milyonda bir ihtimal bile değildir. İsrail göz yummadığı sürece…

Noam Chomsky “Terörizm Efsanesi” kitabında tarihsel sürecin “Filistinlilere karşı ideolojik bir silah olarak işletildiğini ve bunun 1980’lerin ‘terörizm endüstrisi’nin anayurdu İsrail” olduğunu daha sonradan ise ABD’ye aktarıldığını dile getirir. Filistin şiddetini yasa ve medya aracılığıyla dünya genelinde hüküm giydirdiğini belirtir. En basit şekilde düşündüğümüz de Filistin İsrail’e havadan inme hareketiyle bombalama saldırısı yapacak. Almanya’dan festivale gelen bir Alman vatandaşı genç kadının bedenini kazanılmış bir zaferin kupası gibi dünyaya sergileyecek. Saldırılarını stratejik bir hata yapmadan hedefleri vuracak roket fırlatacak (İsrail hava savunma sistemi varken). İsrail Yom Kippur ve Şabat günü savaş ilan edecek!

Kendi adıma söylemem gerekse sinema kurgusu o kadar iyi kurgulanmış ki Alfred Hitchcock filmleri bu senaryonun yanında basit kalır. Kurgunun ana kahramanı Türkiye’dir. İsrail Gazze’ye topyekün saldırdığında tıpkı Irak, Suriye, Afganistan, Libya, Mısır’dan zorunlu olarak Anadolu’ya sığınan milyonlarca mülteciye yenileri eklenecektir. Anadolu tecrit edilmiş mülteciler için milenyum kampına dönüştürülmesine karşı yetkililer ne gibi önlemler alıyor sormak gerekiyor!

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.