Ağızdan çıkan bir ahmak lafı ve arkasından gelen mahkûmiyet kararı Ülkeyi yine esas sorunlarından uzaklaştırdı.
Artık işsizlik, enflasyon, yoksulluk, sefalet gibi vatandaşın ana gündeminin yerini İmamoğlu’nun siyasi ikbali, İBB nin ne olacağı, kimlerin eline geçeceği, kayyum mu atanacak yoksa belediye meclisinden bir üye mi seçilecek gibi tartışmalar aldı.
İmamoğlu ve Soylu arasında geçen bir söz düellosunda sarfedilen ahmak lafı YSK üzerinde kalıp, bir kamu kurumuna atfedilen hakaret kapsamına alınması sonucunda verilen karar ile İmamoğlu siyasetten men ve hapis cezası almış oldu.
Kararın hukuki yönü bizi aşar, kendimizce yorumlar yaparak ahmak durumuna düşmek istemeyiz.
Ülkenin bir numaralı gündemi haline gelen bu kararının siyasi sonuçlarını yazmayı daha doğru bularak bir değerlendirme yapmak isteriz.
Olay, sonuç, yarar ilişkisi açısından bakıldığında bu karar çok şey anlatıyor, hele hele kararın açıklanması sonrası ortaya çıkan tablo epeyi düşündürüyor bizi.
En baştan şunu söylemekte bir sakınca görmüyorum, karar Ak Partiyi zora sokmuş, İmamoğlu’nun işine yaramıştır, sadece İmamoğlu dememin nedeni, İmamoğlu’nun altılı masanın yumuşak karnı olmasından dolayıdır.
Altılı masa halen daha başkanlık için ortak bir aday belirleyebilmiş değil, belirleyeceğini de zannetmiyorum, altı genel başkanın kafasında altı başkan adayının olduğu artık sır da değil.
Altılı masa ve İmamoğlu ilişkisi çok karmaşık bir ilişkidir.
CHP kendi partisinin belediye başkanı olmasına rağmen İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına başından beri mesafeli durmakta, genel başkan Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için kararlı bir görüntü vermektedir.
Nitekim Mahkûmiyet kararının açıklanmasından sonra Almanya gezisini yarıda kesip İstanbul’a dönen Kılıçdaroğlu yapılan mitingde İmamoğlu’na sen 16 milyonluk İstanbul’a hizmete devam edeceksin hiç merak etme diyerek, İmamoğlu hakkındaki niyetini açıkça belirtmiştir.
Altılı masanın ikinci büyük partisi İYİ Partinin kafasındaki aday ise Mansur Yavaştır, bu açıkça parti çevrelerinde dillendirilmekte İmamoğlu’na sıcak bakılmamaktadır.
Altılı masanın diğer dört üyesinin de İmamoğlu’na mesafeli olduğu biliniyor, bir mahkeme kararı ile İmamoğlu’nun tekrar ön plana çıkarılması, akla farklı ihtimal ve senaryoları da birlikte getiriyor.
Türkiye İstanbul Oligarşisi tarafından idare edilir, idari yapıda Ankara başken olarak belirtilse de İstanbul örtülü başkenttir, sermaye, sanayi, ticaret ve güç odakları İstanbul’da bulunmaktadır.
İstanbul bu özelliği ile Türkiye siyasetinde her dönem belirleyici bir rolün sahibi olmuştur.
İstanbul belediye başkanlığına seçilen İmamoğlu yine bu çevrelerin desteğini alarak gelebilmiştir, ilişkide olduğu güç odakları ve uluslararası kuruluşların da desteğini unutmamak gerekir.
Yine böyle bir ittifakın var olduğu kanaatindeyim ben, İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı olması için bu güç odaklarının tekrar inisiyatif aldığı benim kanaatimdir.
Yerel Mahkemenin kararının seçimlere kadar istinaf, yargıtay, Anayasa Mahkemesi süreçlerinden sonra kesinleşmesi mümkün görülmüyor.
Parlatılan, mağdur duruma düşürülen İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşısına aday olarak çıkarılması neredeyse kesin gibi diyebiliriz, altılı masanın İmamoğlu adaylığına karşı çıkışının da bu karar ile önü kesilmiş oldu, İmamoğlu artık mağdur ve mazlum biridir seçmen için.
Altılı masanın yedek ayağı HDP nin de İmamoğlu’na sıcak baktığı düşünülecek olursa masa İmamoğlu adaylığını kabul etmek zorunda kalacaktır.
Bana göre kararın esas mağduru Ak Partidir.
Genel kanaat Ak Parti İmamoğlu’nu kendine siyaseten tehlike gördüğü için mahkemeyi etkileyerek bu kararı aldırdı şeklindedir.
Hayır İstanbul belediye seçimlerinde yaptığı hatayı tekrarlayacak kadar acemi ve beceriksiz bir parti değildir Ak Parti.
Ak Parti çok iyi bilir ki, seçmen mağdura yönelir ve inadına mağduru destekleyerek mağduriyete sebep olanları cezalandırır, bunu Ak Parti son Mahalli İdareler genel seçiminde yaşadı ve ders çıkardı, bunun yanlış politika olduğunu anladı, tekrar aynı hatayı yapacak kadar acemi ve basiretsiz bir parti değildir Ak Parti.
En fazla 6 ay sonra yapılacak seçimlerde çıkacak sonuç hem Ülkemizi hem de Dünyayı yakından ilgilendiriyor.
Ak Parti kaybederse çok şey kaybedecek.
İmamoğlu’nun kazanması halinde kimse sistem değişikliği beklemesin, başkanlık sistemi devam edecektir, İmamoğlu sistemi aynen yürüteceğini açık açık belirterek, sistemin devamını isteyen güç odaklarına gerekli mesajı yıllar önce vermişti zaten.
Altılı masanın Güçlendirilmiş Parlamenter sistem Ütopyası da, ister İmamoğlu seçilsin İster Recep Tayyip Erdoğan devam etsin sonlanmış olacaktır, sistem iyi kurgulanmış, mükemmel işliyor, her sonuç sisteme yarıyor.