Olduğumuz kişiden daha fazlası olamadığımızın kesinliği hep çok insani, eğlenceli ve tipik olarak çocuksu olma arzusunu gerçekleştirmemizden alıkoymaktadır.
Psikodrama terapisi bireyin yaşam içinde kaybettiği spontane (kendi olma) ve yaratıcılığını kendi elleriyle kendini yontarak tekrar biçimlendirmesini sağlamayı hedefler.
Birey geçmiş çocukluk evresinde duygularının hasarlandığı bölgelere dikkat eder.
Psikodramanın en sevdiğim uygulaması birey kaşınan yeri bilmesine karşın kaşınacak yeri kaşımasından kaçınmamayı hasar vermeden onarmayı amaçlar.
Farkındalık, gelişim ve yaşamsal varoluşu birey kendi dinamikleriyle birlikte inşa eder.
Psikodrama, bireyin kendisiyle çatışmadan iş birliği yapabilmesini sağlar.
Psikodrama geçmişin yükünün geleceğimizin ışığını karartmaması için uygulanan tekniktir.
Kendimize ulaşma zor olsa da başarıldığında geçmişin yüklerinden hafiflemiş ve özgür hissettiren kabullenme aşamanın kapılarını açar.
Hepimizin iyileşecek bir geçmişi vardır. İyileşecek bir geçmiş ne anlama geliyor?
Geçmiş bizi hoş olan ya da hoş olmayan deneyimlere maruz bırakmıştır.
Yetişkin olmakla birlikte yaşama sevinci, anne ve babalarımızla geçirdiğimiz güzel çocukluk anları kritik deneyimlere dönüştü.
Ailede bir azarlama, bir tokat, bir aşağılanma ya da bir arkadaşın hatası, okulda bir öğretmenin azarlaması zor tecrübelerdir, sadece radikal bir şekilde marjinalleştirdiğimiz samimiyetimizde yaralar oluşturmuştur.
Bu tecrübeleri unutmak iyileştirmek demek değildir.
ma unutmayı yapmayı öğrendik ve öğretildik.
Geçmişteki acıları kabul ederek bu yaraları nasıl iyileştirirsiniz?
Kesinlikle iç dünyamızda savunma mekanizmalarını inşa ederek dünyaya gelmiyoruz.
Fakat çocukluk evresinde savunma mekanizmalarını çevresel etkenlere göre öğrenmeten başka çaremiz de yoktur.
İyileşmenin anahtarı kendimizi bu deneyimlerin özgün anlatımına açmaktır.
Netlik, sadelik, maske olmadan, hoş olmayan deneyimleri başka bir şey haline getirmeden ifade edebilmek gerekir.
Acıya gibi acı, kötülüğe gibi kötülük olduğunu söyleyebilmek iyileşmedir.
Paylaşmak mükemmelliğin aracıdır.
Özgün duygu paylaşımı empatiyi ve geçmiş deneyim acısını karşılama nedenlerine kolaylaştırma sağlar.
cıya kendimizi kurban etmeden kendi sorumluluğumuzu öteki (aile ya da devlet) üstlenmeden yapmayı bilmek gerekir.
Kiminle yapacağımızı seçmeyi bilmek gerekir, çünkü herkes başkalarının acısını almaya ve hoş karşılamaya da uygun değildir.
Özellikle paylaşıma açtığınız yara konusunda diğerleri de yaralanmışsa…böyle durumda diğerleri büyük olasılıkla kendilerini kapatıp acılarını en aza indirecekler, sizi dinlemeyi reddedecekler veya gereksiz teselli püskürtecekler yüzünüze ya da acınızın nedenlerinin sorularına saldıracaklar.
Sizi dinleyecek, acı deneyimlerinizin nedenini dinlerken olgun bir arkadaşınız olmadığında, uygun yer bireysel terapi veya psikodrama eşliğinde grup öz çalışmasıdır.
Psikodramada kısa oyunlar veya öyküler yardımıyla acının deneyimleriyle yüzleşeceğiniz, bizi kendimize sorgulamalarla getirecek olan, sonunda geçmişin fırtınalarıyla yüzleşerek, sonunda bizi batırmayacak çaresizlik denizine yön veren, zaferle çıkarak, geçmişin kapısından dışarı çıkabilir ve ancak bu şekilde günümüze gerçekten açılabiliriz, her yeni zorluğun ulaşabileceğimize güvenerek, artık hiçbir şeyin olmamasını dilemekten çok farklı, zorlukların kazandığı tecrübeden zengin olsanız bile, bileceğiz bir şekilde nasıl yapılır yeni zorluklardan kaçınmak daha önemlidir. Kendimizi bugüne açmak ve geçmişi iyileştirmek gerekir.
Ki geleceğe geçmişin mutsuzluğunu taşımamaktır.
e şunu unutmamak gerekir. Geçmişin yükselen piramit gibi dizilmiş acılarından bir kere de ya da kısa sürede iyileşmeyi beklememek gerekir. Dediğim gibi piramidin basamaklarında hasar görmüş (duygular) yerlerin onarımı gibidir geçmişin acı deneyimlerini psikodramayla iyileştirmek gerekir.
Psikodrama terapisine katılmak istemeyenler için bir de kitap önerim var: “Psikodrama Artı Gerçeklik ve İyileştirme Sanatı” adlı kitabı edinmenizi öneririm.