Yeni Ufuk Gazetesi - Elazığ Haberleri - Haberler
2024-10-11 14:59:03

SÜRGÜNLER ÜLKESİ!!!

Mehmet Zülfü Yarcel

11 Ekim 2024, 14:59

Son dönemlerde çokça gündeme gelen, insanların yüreğine hayata dair umutsuz duyguların tohumunu serpen olumsuz ve bir o kadar da üzücü haberlerle karşılaşıyoruz. Bu tarz yazıları bir yerlerde okuyunca ya da bu tarz haberleri izleyince televizyonda hepimizin yaptığı çok basit bir şey var:


Tepkisiz bir şekilde tepki göstermek!..


Bu, artık bizlerde bir özellik olarak yer almaya başladı. Her şeye kızıyoruz, her şeye tepkiliyiz, her şeyi kınıyoruz ancak hiçbir şeye sesimizi çıkarmıyoruz. Sanki bana dokunmayan yılanın bin yaşaması için tüm çabamız.


Peygamber Efendimizin (S.A.V) “Kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin, eliyle gücü yetmezse diliyle düzeltsin, diliyle de düzeltmeye gücü yetmezse en azından kalbiyle buğzetsin.” hadis-i şerifinin hep son kısmına uyuyoruz, sadece kalbimizle kınayıp duruyoruz. Hadisin başındaki eylemleri kulak ardı edip sadece bizim için en basiti olanı devreye sokuyoruz. Cümlelerimiz, içimizden haykırırcasına çıkarken dilimizden küçük fısıltılar şeklinde dökülüyor. Bizim bile kulağımıza ulaşmadan öylece kayboluveriyor tozun toprağın içinde!..

Göstermiş olduğumuz ya da göstermelik bir iki tepkiden sonra hepimiz kendi hayatımızın samimiyetsizliği arasına dönüyoruz. Okuduğumuz haberlerin sayfaları değiştirince geçeceğini, her şeyin bir sonraki sayfada düzeleceğini sanıyoruz ancak ateş düştüğü yeri yakıp yıkmaya kaldığı yerden devam ediyor!..

Son dönemlerde içinde bulunduğumuz durumu çok iyi şekilde ifade eden bir Nuri Pakdil cümlesi, aslında tüm dünya toplumlarını ve özellikle bizleri anlatıyor!..
“Bir ülke, utanma duygusunu yitirenlerle dolunca sürgünler ülkesi olur.” 


Şimdi bu cümleyi okuduktan sonra herkes önce aynanın karşısına geçip orada gördüğü kişinin utanma duygusunu hâlâ taşıyıp taşımadığına baksın, hem de gözlerinin taa içine bakarak. Sonra da aynayı diğer insanlara çevirsin. Birçoğumuz o aynaya baktığımızda hiçbir şey göremeyeceğiz çünkü sahip olduğumuz o “utanma” duygusunu yitireli uzun zaman oldu. Herkes yüzünün astarını bir kenara atalı çok oldu. Bunun yanında “mahremiyet” sözcüğünü de lügâttan çıkardık, anlamını ne zaman yitirdiğimizi hatırlamadan. Her şeyi insanların gözüne sokar olduk ve bunu da “özgürlük” kılıfına sararak kendimizi haklı çıkarmaya çalıştık.

Paylaşmak, birinin ihtiyacı dahilinde ortaya çıkan bir eksikliğini tamamlamak için yapılan bir eylemdir. Böyle olunca da paylaşarak birine yardımcı olmak insanı ruhen yüceltirken karşı tarafın da belki de bir yanını iyileştirmiştir. Ancak günümüzde kaybedilen utanma duyugusundan dolayı paylaşmak, sadece bir şeyleri insanların gözüne sokmak hâlini aldı. Tüm bunlar biraraya gelince de yaşadığımız diyarlar sürgün haline gelmiş oldu. Kimsenin yarasına merhem olmadığımız yetmezmiş gibi o yaraya tuz basar olduk. 

Aslında bu kadar umutsuz düşüncelere kapılmam kolay kolay çünkü inancım bana hep bir umudum var olduğunu söyler. Ben tüm bunlara rağmen o inancıma ve umuduma sarılıp utanma duygusunu yitirmeden sesimi ve kalemimi yükselterek yanlış olanı haykırmaya devam edeceğim. O yüzden kimse kendini bu konuda kayırmasın ve elinden geleni yapmaya devam etsin. Kendi çocuklarımıza “utanma” duygusunu, mahremiyet”i anlatır ve onlara bunun gibi birçok değeri doğru şekilde aktarırsak sürgünler ülkesini daha güzel bir cennet diyarına çevirebiliriz!..

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.