Allah devletimize zeval vermesin.
Bir önceki yazımda devletin sosyal devlet olma gereği yardıma muhtaç ailelerin her daim yanında olduğunu kaleme almış, geçmiş dönemler ile mevcut hükümet dönemindeki hassasiyetleri de mukayese ederek; daha kış gelmeden insanların yakacak yardımlarının dağıtılmaya başladığını anlatmıştım.
Tabi bu mukayeseli anlatımın ardından da gazetemize gelen bir ihbarı değerlendirdiğimizi, bu bağlamda da Tunceli ve İlçelerine aktarılmak üzere Devlet tarafından Elazığ’a gönderilen kömürlerin tonajlarında ciddi derecede eksilme ve buharlaşma olduğunu gündeme taşımıştım.
Konu gayet ciddi olduğu için sağ olsun devletimiz anında durumdan vazife çıkartıp konuyu mercek altına aldı.
Takip ettiğimiz kadarıyla ilgili ve bazı yetkili merciiler TCDD İl Müdürlüğüne gelerek konuya hassasiyet göstermişler.
Biz haberimizin dikkate alınıp alınmadığını takip etmek için ilgili kurumun yakınlarına konuşlanıp hareketliliği izlerken gazete haber merkezimize de davetsiz misafirlerin geldiğini ofisimizden gelen aramalardan öğrendik.
Meğer istemeden de olsa muhataplarıyla yer değiştirmişiz.
Biz ilgili bölgede aracımızın içinde bekleyip durumları test etmeyi amaçlarken birileri de gazeteye gelerek arkadaşlarımıza bu haberi neden yaptığımızı sorgulayarak mahkemeye vermekle tehditlerini savurup gitmiş.
Önemli değil.
Bizim için önemli olan devlet büyüklerimizin bu ciddi iddialar karşısında refleks göstermeleriydi ki, gösterdiler, müteşekkiriz.
Bugün kurum bünyesinde gerekli ama şifahi olarak incelemeler ve soruşturmalar başlatılmış.
Ardından TCDD Bölge Müdürünün Elazığ’a geldiği haberini aldık.
Yarın müfettişlerin gelip detaylı incelemeler yapacaklarını öğrenebildik.
En önemlisi bahse konu olayla ilgili kamera kayıtlarının anında incelendiğini ve malum yeleklilerin kamera kayıtlarında apaçık görüldüğünü iddialara göre de bu şahısların çağrılarak sizin orada ne işiniz vardı diye mini bir sorguya tabi tutulduğu bilgisini aldık.
Ayrıca yarın (21 Temmuz 2022) ise Tunceli Valiliğinin konuyla ilgili Elazığ’a bir ekip göndereceğinden Tunceli’deki dostlarımız aracığıyla haberdar olduk.
Anlayacağınız ortalık toz duman, devletini seven, milletinin hamisi olma bilincinde olan herkes teyakkuzda ve iddiaların peşine düşmüş, bir kez daha müteşekkir olduğumuzu beyan ediyorum.
Bugün ilgili bölgedeki hareketlilikten şunu anladık ki; gecikilmiş olsa da daha fazla kayıplar yaşanmasının önüne geçilmiş oldu.
Yine ilgili kuruma yakın kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre bazı kurum yetkilileri çıkan haberden dolayı çok mütehassis ve müteessir olduklarını beyan ederek üzüldüklerini ifade etmişler.
Evet ne yazık ki üzücü bir olay.
Ortada bir eksilme ve kayıp miktar var mı, var.
Bu kayıpların nedeni denetimsizlik ve işleyişi takipsizlik mi, aynen öyle: denetimsizlik ve takipsizlik…
Öyleyse kimse kusura bakmasın ama üzülmesi gerekenler üzülsün.
Bu devlet sosyal devlet olmanın gereğini yerine getiriyor mu, getiriyor.
Daha kış mevsiminin gelmesine aylar varken yardıma muhtaç ailelerin kışlık yakacaklarını ayaklarına kadar gönderiyor mu, gönderiyor.
Hem de en kalitelisinden.
Bu devlet istese kendi yerli kömürünü bu ailelere verip sosyal yardımda bulunduğunu iddia edemez mi, eder.
Lakin yine bu devlet kimse kusura bakmasın ama yaşanan ekonomik sıkıntılara rağmen kendi vatandaşına ithal kömür yardımında bulunarak kaliteden bile yoksun bırakmıyorsa; birileri de lütfen işlerini doğru yapsınlar.
Haberler geliyor; kurum yöneticileri sanki kendilerini suçlamışız gibi bizi mahkemeye vereceklerini yaymışlar.
Aman efendim neden istasyon meydanı ifadesini kullanmışız…
Pes yani PTT veya Demokrasi Meydanında mı kömürler buharlaştı diyecektik.
Biz basın olarak kamunun vicdanı olma görevimizi yerine nasıl ki riskler alarak getiriyorsak kimse kusura bakmasın ama kamu yöneticileri de görevlerinin bilincinde olmalılar.
TCDD yetkilileri ille de bir şeyler yapmak istiyorlarsa adliyeye kadar yorulacaklarına, iddia konusu olan durumları bir araştırıp doğruluğu halinde gereğini yapsınlar.
Mesela kamera kayıtları, kantar fişleri, gerekirse Tunceli Elazığ arası MOBESE kayıtları, teslim tesellüm tutanakları, kendi kurumlarının yeleklerinin nasıl temin edildiği, yüklenici firma çalışanları ise bu şahısların çalışma saat ve koşulları, sigorta bildirgeleri gibi bir sürü incelenmesi gereken durumlar var.
Hele hele kurum müdürleri ve gelecek olan müfettişler; kesinlikle son üç ayın kamera kayıtlarını incelemeliler.
TCDD kendisini sorumlu tutuyorsa kamuya ve müfettişlere şunu da açıklamalı; Tunceli ve ilçelerine aktarılmak üzere Elazığ’a gönderilen kömürleri vagonlara hangi tarihlerde yükleyip Elazığ’a hangi tarihlerde boşalttılar?
Devlet; “Vatandaşımın kışlık yakacağı bir an önce adresine gitsin” diye bütün imkanlarını seferber ederken bu kömürler yaklaşık kaç günde Elazığ’a ulaştırıldı?
Günlerce güneşin altında kalıp kuruyup çatlayan torbalardan dökülüp, fire olarak düşen kömürlerin miktarları nelerdir?
Bakın ekiplerimiz günaşırı ilgili bölgede beklediler hareketlilikleri izlediler.
Oradaki birçok vatandaş da toz toprak demeden torbaların doldurulduğunu iddia ediyorlar.
Bu iddialar doğru ise; vatandaşa da kömür yerine toz toprak gönderiliyorsa; bunun hesabını kim nasıl verebilir.
En azından kameralar bu torbalara odaklansın.
Onun için tavsiyemiz; yukarıda saydığımız inceleme kalemleri konusunda hassasiyet gösterilsin ve bugün olduğu gibi bundan sonraki süreçlerde de meydana giriş çıkışlar kontrol altında olup işler, iş disiplini çerçevesinde yürütülsün.
Burada tüyü bitmemiş yetimin hakkı var. Bu hak öyle vagonları temizlerken çıkan firelerin yarısı sana yarısı bana demekle olmaz.
Biz üzerimize düşen görevi yerine getirdik.
Devletimiz de durumdan kendisine vazife çıkartıp anında refleks gösterdi.
Tunceli Milletvekili Sayın Polat Şaroğlu’nu da haberdar edip takipçisi olmaları gerektiğini salık verdik.
Şimdi gelişmeleri takip edeceğiz.
En azından bundan sonra daha bir hassasiyet gösterileceğine kani olduğumuz için de konunun vicdani rahatlığını yaşıyoruz.