Çok şey var ki, bilmiyorum, güzel olan, çok şeyi bilmediğimi biliyorum, bu harika.
“Şamar oğlanı” tabirini pek çoğumuz kullanırız.
Bu tabir nereden nasıl çıkmış, nerede nasıl anlam bulmuş yeni öğrendim.
'Şamar oğlanı' Osmanlı'da şehzadeye ders veren öğretmenin ders sırasında kızdığı zaman şehzadenin yerine dayak attığı kişiye verilen addır.
Ben öğrendim, bilmeyenleriniz de öğrenmiş oldu.
Farkındayız ya da değiliz, son yıllarda halkımız şamar oğlanı görevini, sorumluluğunu üstlenmiş, bu sorumluluğu benim mahzun halkım, halkımın ekseriyeti üzerine almış gibi yaşıyor.
Hayır, Osmanlıda ki bu uygulamaya menfi ya da müspet yorumlar yapmayacağım.
Şamar oğlanı gibi görülen halkımızın, bizlerin, hepimizin durumuna mercek tutacağım.
İnsan fıtratında, yaratılışında ki yazılımında yanlış yapması da hata yapması da mümkündür.
Bu mümkün olma hali kabul görse de yanlışı yapanlar makam mevkii edinmişlerse, para mal mülk sahibi olmuşlarsa, şan şöhreti yakalamışlarsa, kendilerine ayrıcalıklı bir yaşam düzeni oluşturmuşlarsa, kendilerine toz kondurmazlar, şamar oğlanları vardır, tüm yanlışlıkları, hataları, eksik ve yersizlikleri şamar oğlanına yıkarlar.
Farkında olduğunuz varsayımıyla, uzun yıllardır ve ekseriyetle şamar oğlanı görevini bizler yapıyoruz.
Nezaket, naiflik, realite, hak, hukuk, adaletli davranış biçimi, etik yaşam tarzı, hak getire!
Halk olarak tüm kötü ve yanlış kararların ceremesini bizler görüp yaşarken üstüne üstlük şamar oğlanı görevini de yine bizler yapıyoruz, ne berbat, ne feci.
Karar aldın, uygulamaya koydun, çadır devleti değil, onlarca, yüzlerce yardımcı, danışmana rağmen aldığın karar yanlış ve zararlı, hem günümüz hem geleceğimiz için berbat.
Tamam, ne güzel, geçte olsa farkına vardın ya da farkına varman sağlandı.
Ego, kibir tatmini için yine halkın, bizlerin şamar oğlanı gibi azarlanması, aşağılanması ötekileştirilip sütten çıkma ak kaşık gibi kendini soyutlaman, ne insani ne de ahlaki, kabul edilemez.
Şamar oğlanı olarak addedilmek, bazen ailemizde, bazen işyerimizde bazen samimi görüşmelerimiz olan arkadaşlarımız, komşularımız, dostlarımız içinde de mümkündür.
Seviye yakalamışsak, bilinç edinmişsek, etik bir yaşamın müdahili olmaya gayretliysek, küçük uyarı ve telkinlerle meseleye netlik getirip bu saçma halden uzak kalmamız ya da olan ilişki ve iletişim hallerini askıya almamız, koparmamız mümkün.
Bu tezatlıkla yaşıyoruz, bu tezat yaşama alkış tutmamız isteniyor, bu da yeterli değil, destek ve alkışlamamızda süreklilik, daimilik isteniyor.
Şamar oğlanı rolünü istemi dışı omuzlayan insanımız, halkımız, bizler nasıl kurtulacağız bu aşağılık halden?
Her şey belirgin, beşeri hayatlarımız ve yaşam süremiz ortada, hesap dışı bir meseleyle, olayla, afetle karşılaşmasak dahi, optimum 74 yıl yaşıyoruz, ülkem için süre bu kadar.
Bu sürede ki yaşanmışlığımız içinde günümüzden de geleceğimizden de emin, mutlu ve umutlu, sevgiyle, saygıyla, dayanışma içinde ömrümüzü idame ettirmek yerine, durum yaşadığımız gibi.
Gülümseyenleriniz var gibi, evet, şen şakrak, keyifle, sağlıklı, lüksün zirvesinde yaşayan bir zümre var, bir kısım insan var, ne yazımı okurlar ne de düşüncelerimi kaale alırlar.
Bizler bu berbat halden, yaşama şeklinden, şamar oğlanı dayatması ve katakulli uygulamalardan yine kendi hür irademizle kurtulacağız.
Her gün uyandığımızda keder, kaos, belirsizlikle değil, bugün dünden daha çok mutlu olmalıyım mottosuyla yola çıkacağız, yaşamak bu, hayat bu.